Korona Günlerinde İlahi Adaletin Sorgulanması
Meryem Altunkaya: “Karadeniz Ereğli’li, siyasetin içinde aktif çalışan, bazı sivil toplum kuruluşlarında gönüllü çalışmayı, kitap okumayı seven, denize, doğaya aşık, gazetecilik mesleğini çok severek ve özveriyle yapan, biri kız, diğeri erkek 2 evlat ve 10 ile 15 yaşlarında 2 erkek torun sahibi bir kadınım. Felsefem sadece sevgi, hayır dese de hayat, hayırlısı derim hayata inat.”
Esra Öziskender'in söyleşisi.
Zonguldak iline bağlı Karadeniz Ereğli ilçesinde ikamet eden sevgili kuzenim Meryem Altunkaya ile bir söyleşimiz. Meryem Ablam 15 yıllık bir gazeteci ve medyacıdır. Bir dönem radyoculuk da yapmıştır.
Bu arada ben de Karabük doğumluyum. Onu da belirteyim.
Bu yazının yayınlandığı gün, tam da bugün 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Kutlu olsun.
Keyifli okumalar.
Söyleşinin altına yorumlarınızı yazmayı unutmayın. Bana ulaşabileceğiniz email adresim: oziskender.esra@gmail.com
(Foto: Türkan Şoray'la)
GECİKMEZ "YARADAN'IN İLAHİ ADALETİ"
İnanırım ben, sabrın erdemine, beklemenin faziletine. Ya Allah dedin mi yürekten, orda dur ve bekle!!! Yüce Rabbim yaşadığımız sürece bizleri sık sık ilginç tesadüflerle karşılaştırır, yaşadıklarımızın sonuçlarını görmeden bunun geçici bir tesadüf mü yoksa ders alınıp, ders verilmesi gereken, olması zorunlu bir kader mi olduğunu bilemeyiz. Buna ancak sonuca vardığınızda karar verebiliyorsunuz.
Yaklaşık bir buçuk aydır çoluk çocuk hep birlikte evdeyiz. Evde olmak bizi pek rahatsız etmiyor zira biz ailece evde vakit geçirmeyi çok seven bir aileyiz.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve giderek yayılmaya devam eden, insanları evde yaşamaya zorunlu hale getiren bir koronavirüs illeti ile tüm dünya insanları savaş halinde.
Dünyada ciddi bir pandemi (salgın hastalık) yaşanıyor, insanlar da bunun beraberinde getirdiği bir stres ve endişe içindeler ama bunun yanında hala yaşanan olayı ve bu salgını çok fazla ciddiye almayan bir kesim de var.
(Foto: 2012 Survivor birincisi, dizi oyuncusu ve model Nihat Alptuğ Altınkaya ile beraber. Kendisi Meryem Altunkaya'nın kuzeni, benim de uzaktan akrabam olur. EÖ)
Dünya kurulalı beri insanoğlunun başına ne geldiyse hep bu vurdum duymazlığı yüzünden, sorumsuzca davranması, kuralları ciddiye almaması sonucundan gelmiştir.
Dünyayı saran virüs global bir virüs olduğuna göre, elbette nihai çözümün de global olması gerek. Dünyayı saran virüsten dolayı kuşkusuz her yönden çok yaralar alınacak. Yaşamak zorunda kaldığımız bu pandemi sürecinde, çok büyük bir panik havası yaratanlar da oldu maalesef, bazı fırsatçı küreselci merkezler insanlar üzerinde bir anda ortaya çıkan bu paniğin kontrolünü ellerine geçirmeye çalıştı.
Bizim yapmamız gereken tek şey, makul olmak ve bu süreci en hafif şekilde bekleyerek atlatmak. Bu virüs salgını dünya üzerinde olacak diye yıllardır zaten kenarından köşesinden konuşuluyor, gündeme getiriliyordu ama ciddiye alındı mı bilmiyorum. Bu, yaşadıklarımızın bilimsel tarafı. Bunun bir de manevi yanı var ki bence en önemlisi.
Bizler nefsine yenilen, nankör, bencil insanlarız. Allah'ın bize verdiklerine şükretmeyi bilmeden, hep daha fazlasını, daha iyisini isteyen doyumsuz birer canlılarız. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarız, en sevdiğimizi ellerimizle toprağa gömer ve hemen ardından sanki hiçbir şey olmamış, herşey normalmiş gibi nefsimizi doyurmaya devam ederiz.
Evet, doğum gibi, yaşam ve ölüm de elbette hepimizin geçirdiği doğal bir süreç, bunu mantıklı bularak yaşamı sürdürmek ayrı, soytarılaşmak ayrıdır.
İnsanoğlu sapıttıkça her dönemde Rabbim, dünyaya bir peygamber göndermiş, insanları uyandırması, doğru yola sevk etmesi için kitaplar göndermiş. İnançlarından dolayı kimse kimseyi yargılayamaz, ötekileştiremez. Herkesin kendine göre bir inancı, itikatı var, bunu inkar eden kendini de inkar etmiş olur. Bizim gibi müslümanların inandığı benim bildiğim, Allah'ın Elçisi Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav) ve kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'dir.
Herkes nasıl kendi inançlarıyla yaşıyorsa ben de kendi inançlarım, Türk örf ve adetlerimle yaşıyorum. Benim kitabım bana önce adaletli ve namuslu olmayı öğretmiştir. Türk örf ve adetlerim ise bana, bu dünyaya bir daha onun gibi bir liderin gelmesi imkansız olan Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda yürümeyi öğretmiştir.
Şimdi evinizde oturun ve kendinizle hesaplaşın, Allah'ın size verdiği bu imkanı iyi kullanın. Sorun kendinize ''ben nerde yanlış yaptım" diye.
Bu evde kaldığımız zaman aynı zamanda kendi kendimizle hesaplaşmamız için güzel bir fırsat.
Bazen diyorum ki bu başımıza gelenler az bile, bu yaşımda öyle insanları tanımak nasip oldu ki, musalla taşında görsem hak helal etmem.
Maalesef fütursuzca, doyumsuzca kullanılan ÖZGÜRLÜK kavramı da karaborsaya düşmüş ara ki bulasın. Ya da yanlış kullanılıyor, kötüye kullanılıyor. Ne demişler ''yumurta kırılmadan omlet olmaz''
Ben kim miyim? Ben Meryem Atunkaya, Zonguldak, Karadeniz Ereğli'de yaşıyorum. Üç erkek kardeşin içinde erkek gibi büyümüş, rahmetli avcı laz Nusret'in delikanlı kızıyım.
Babam, tüfeği elime vermiş, dipçiği omzuma dayamış, hedefe bak, basman gereken yerde hiç tereddüt etme tetiğe bas demiş, sırtında taşıman gerekeni taşı, zamanı gelince yere bırak, dövmen gerekeni tekme tokat giriş döv, sövmen gerekeni en kalaylısından söv, sevmen gerekeni korkma dibine kadar sev, kaybetmekten korkma senin olan zaten senindir, bir elinle verdiğini diğer eline gösterme, zarar göreceğini bilsen de yere düşene elini uzat onu yerden kaldır, iyilikten maraz doğar deseler de inanma, her iyiliğin karşılığınI veren Allah. Hayata hep güzel gözlerle bak, bak ki gördüğün bütün güzellikler sana gelsin, Allah sana uzun ömür versin ama vade geldiğinde ölmekten de korkma yaşamak kadar kutsaldır ölüm de, ben yüreği güzel evlatlar yetiştirdim onların gideceği yer cennettir, huzurdur demiştir.
(Foto: Çocukları Beyhan ve Uğur'la)
Ölümden, vicdanını satan ruhsuz insanlar korkar çünkü onlar yattıkları yerde kendilerini huzurlu hissettirecek ruhlarını çoktan satmış, terk etmiş yalnız insanlardır.
Hepimiz farklıyız, bir olmayalım birlik olalım, farkımıza saygı duyalım, tenler farklı, diller farklı, umutlar bir, gönüller bir, kaldıralım engelleri, birbirimize sarılalım.
YOLA ÇIKARKEN, YÜREK HEYBENİ OMZUNA AL, BİR GÖZÜNDE İKRAR, BİR GÖZÜNDE ASALET OLSUN.
Bugün 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü, ben de bugünü Atatürk'ün bir sözü ile kutluyorum:
"Basın, Milletin müşterek sesidir." M.K.ATATÜRK
#dünyabasıngünükutluolsun
Hepinize bol sağlıklı günler dilerim. Bana ulaşabileceğiniz email adresim: mlk1999@hotmail.com
(Foto: Kızı Beyhan'la)
Meryem Altunkaya ablama bu güzel söyleşi için ve bu salgın günlerinde bizimle duygularını paylaştığı için çok teşekkürler.
Bir başka söyleşi ve haberde buluşmak üzere. Esra Öziskender - HRLink Consulting
(Foto: Oğlu Uğur)
Haberin linki:
https://www.abdpost.com/korona-gunlerinde-ilahi-adaletin-sorgulanmasi/32634/
No comments:
Post a Comment