Antarktika'ya Giden İlk Türk: Atok Karaali
Atok Karaali, 1943-2005 yılları arasında yaşamış elektrik yüksek mühendisi ve iyonosfer fizikçisidir. Türk adının uluslararası bilimsel kaynaklarda geçmesine vesile olacak işler yapmış bir bilim adamıdır merhum profesör.
Atok Karaali ve Karaali Kayalıkları
Annesi fizik doçenti Selma Karaali olan Atok Karaali, 1943 yılında Adana’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Robert Kolej’de yüksek öğrenimini devam ettiren Karaali, yüksek lisans için Stanford Üniversitesi’ne gitti. Amerika NSF (National Science Foundation) tarafından desteklenen VLF (very low frequency) araştırma projesi için çalışma arkadaşlarıyla Anntarktika’ya gitti. Böylece Antarktika kıtasına ilk ayak basan Türk, Prof. Dr. Atok Karaali olmuştur. 1967 yılında bu kıtaya gitmiştir. Stanford Üniversitesi ekibiyle, Plateau istasyonunda 1967-1968 yıllarında çalışmıştır. Antarktik Hizmet Madalyası ödülü almıştır. Antarktik kıtası üzerinde bir noktaya “Karaali Kayalıkları” (75°22′0″G, 137°55′0″B) ismi verilmiştir.
Atok Karaali (1943 - 2005)
1968’de Stanford Üniversitesi’nden Yüksek Elektronik Mühendisi ünvanını kazanarak mezun oldu. Ama yaşamı için kendisine Amerika’da çizdiği yol daha bitmemişti. Gel gelelim sıradan bir ofis işi de istemiyordu. İstediği fırsat, ABD Ulusal Standartlar Bürosu adlı kurumdan çıktı. Kurum’un Stanford Üniversitesi’yle birlikle Antarktika kıtasında yürüttüğü ‘’Operation Deepfreeze’’ adlı araştırmada bir yıl süreyle görev aldı. Bu işi ona en çok bunalıp yaratıcılığını sonuna kadar kullandığı zamanlar yarattı.
Bakın yakın çalışma arkadaşı Sayın Ali Akurgal, onun kutuplardaki geniş zamanlarını nasıl anlatıyor: ‘’Atok ile TÜBİTAK’ta tanıştım. Bizleri dizginlemek ve incitmeden olumluya yönlendirmek, Atok’un ana göreviydi. Üzerinde garip bir dinginlik vardı. Bunu sanırım Güney Kutbu’ndaki çalışmasına borçluydu. Güney Kutbu’nda bir gözlem istasyonundaki işi kabul edince onu ayrıntılı bir tıbbi incelemeden geçirmişler; dişlerindeki olası çürükleri bile önceden doldurmuşlar bir Noel zamanı Atok ve altı kişilik ekibi bir uçakla Güney Kutbu’ndaki gözlem istasyonuna götürmüşler. Bir dahaki tarifeli sefer tam bir yıl sonra! Çünkü, o noktaya uçmak, ancak yöredeki yaz mevsiminin en ılımlı vakti olan Aralık sonunda mümkünmüş.
Atok’un buradaki işi, gözlem cihazlarını çalıştırmak için gerekli elektriği sağlayan, çıkardığı ısı ile istasyonu ısıtan, aynı zamanda egzoz sıcaklığı ile erittiği buzlardan kullanma ve içme suyu veren iki jeneratörü sırasıyla çalıştırmak ve cihazların bakımlarını yapmakmış. Yani ona göre çok basit bir iş. Vakit bulursam okurum diye götürdüğü kitapların tümü ilk haftada bitmiş. Öncekilerin terk ettiği kitapları da sonraki iki haftada bitirmiş. Her yer buz. Dışarı çıktığında derin nefes almak bile yasak. Nefes yollarını dondurabilirsin. Yavaş nefes alınacak. -80 dereceyi gördüğünü söylerdi. Dışarıya ancak gözlem amacı ile çıkarlarmış. Daracık istasyon, kar, buz altında, dışarıya çıkma olanağı yok. Atok o dönemde, ileriki hayatında da kullanacağı planlamayı, detayları incelemeyi ve sonraki hamleleri düşünmeyi öğrenmiş. Ha, bir de dinginliği…
Tabii bu dinginliğin yararları saymakla bitmez. Özellikle biz Akdenizli tutuşkan insanların fışkırmaya çok müsait durumlarında o, sakin ve yol gösteren olarak kalmayı başarıyormuş. Acaba kutupların buzunu yanında mı getirmiş? Kim bilir, bomboş ve uçsuz bucaksız beyaz soğuk onu nasıl terbiye etti de en haddini bilmezi bile sakinleştirecek kadar geniş yürekli olabildi. Bu yeteneğini yaşamında hep olumlu kullanmıştır…’’
Burada Sayın Akurgal’ın lafını balla keselim. Ortamın insanı çılgınlıklara sürükleyen ıssızlığını yansıtmak için Atok Bey’in mesai arkadaşlarından Sayın Levent Tavacıoğlu’ndan bir anı aktaralım. Şöyle anlatıyor kendisi: ‘’Atok Bey’ in kutup günleri yalnız ve zor günlermiş. İnsanlar durağanlıktan bunalıma girerlermiş. Nitekim bir gün arkadaşlarından biri yanına gelerek diğer gözlem istasyonuna gideceğini söylemiş. Kapıyı çekmiş, çıkmış. Başta şaka yapıyor sanmışlar; çünkü diğer istasyon birkaç yüz kilometre ötedeymiş… Ondan bir daha haber alamamışlar. ‘’
Atok Karaali’nin en önemli özelliklerinden biri bir dünya insanı olması. Bunun en önemli kanıtı ise yaşamının çok farklı coğrafyalarda geçmiş olması. Araştırmacı kişiliğini yaptığı her işin mayasına katmayı bilmiş.
Genel olarak karla kaplı Coulter Tepelikleri’nin E yamacında yer alan küçük bir kaya kümesi. Marie Byrd Land’deki Matikonis Doruğu’nun 8,04672km batısında yer alır. Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin (USGS) aratırmaları ile ABD Donanınması’na ait hava fotoğraflarından (1959-65) yararlanılarak haritaya aktarılmıştır. Antarktik Adları Danışma Kurulu (USACAN) tarafından Plato İstasyonu’nda görevli iyonosfer fizikçisi Atok Karaali’ye ithafen adlandırılmıştır (1968). (Kaynak: Bilgi Kütüphanesi)
Türk bilim insanı iyonosfer fizikçisi ve elektironik yüksek mühendisidir. Aynı zamanda antartika kıtasına gitmiş ilk Türktür. Hatta 1968 yılında Stanford Üniversitesi adına Güney Kutbu'nde yaptığı çalışmalar ve gözlem yapılan üs bölgesinde hayati öneme sahip iki jenaratörü kullanıma konulması konusunda verdiği katkılarından dolayı antartika kıtasının güneyinde bulunan kayalara soyadına atfen karaali kayalıklarını verilmiştir. Ayrıca Prof. Dr. Artemis Karaali'nin merhum eşidir.
Atok Karaali'nin merhume annesi Prof. Dr. Selma Karaali.
Atok Karaali'nin kızının bloğundan:
Linki Tıklayın
Atok Karaali'nin kızı Gizem Karaali'nin bir yazısı:
Full Blog: https://www.google.com/amp/s/ggstem.wordpress.com/2013/04/11/selma-karaali-and-artemis-karaali/amp/
Kaliforniya'da yaşayan ve matematik profesörü olan kızı Gizem Karaali babasının anısını yaşatmaya çalışıyor.
2010 yılında Karaali, Ulusal Güvenlik Ajansı'ndan Genç Araştırmacı Ödülü'nü kazandı. Kazanılan ödülleri Yang-Baxter denklemleri, süper kuantum grupları ve Hopf cebirleri üzerine araştırmalarına devam etmek için kullanacağını belirtti.
Web
Prof. Dr. Artemis Karaali (2005'te kaybettiğimiz merhum Atok Karaali'nin eşi.)
Haberin Linki:
https://www.abdpost.com/antarktika-ya-giden-ilk-turk-atok-karaali/73136/
No comments:
Post a Comment