Sırf Eylül 2021'de 26 Kadın Cinayeti
Eylül ayında 26 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 19 kadın, şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve T24)
Esra Öziskender, oziskender.esra@gmail.com, @esraoziskender, @hrlinkconsulting, @abdpostcom
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadın cinayetlerine ilişkin Eylül 2021 Raporu'nu açıkladı. Rapora göre geçen ay 26 kadın cinayeti yaşandı, 19 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
Raporada "Öldürülen 26 kadından 16’sının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor" denildi.
Raporda yer alan bazı veriler ise şöyle:
* 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 2’si oğlu, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i akrabası tarafından öldürüldü.
* Kadınların 18’i evinde, 2’si arazide, 1’i sokak ortasında, 1’i arabada, 1’i otelde öldürüldü. 3 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’u evlerinde öldürüldü.
* Kadınların 9’u ateşli silahlarla, 8’i kesici aletlerle, 4’ü boğularak, 2’si yüksekten atılarak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü
Eylül Ayında 26 Kadın Cinayeti, 19 Şüpheli Kadın Ölümü
Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 11 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi
Bu ay 26 kadın cinayeti işlenmiş, 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 26 kadından 16’sının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü. 16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Eylül ayında öldürülen 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 2’si oğlu, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i akrabası tarafından öldürülmüştür.
Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü
Kadınların 18’i evinde, 2’si arazide, 1’i sokak ortasında, 1’i arabada, 1’i otelde öldürülmüştür. 3 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’ evlerinde öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silahlar ile öldürüldü
9’u ateşli silahlarla, 8’i kesici aletlerle, 4’ü boğularak, 2’si yüksekten atılarak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü.
Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 38 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Mayıs 2021'de 10 milyon 178 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 2’si bir işyerinde çalışıyor, 2’si herhangi bir işyerinde çalışmıyor ve 22 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
Türkiye’de ve Dünyada Kadınlar Özgür Yaşayacak!
Teksas’tan Afganistan’a, Meksika’dan Türkiye’ye dünyanın her yerindeki kadınlar mücadele ediyor. Farklı coğrafyalarda, farklı ya da aynı konular özelinde verilen bir mücadele. Ama hepsinin bağlandığı nokta aynı: özgürlük. Kadınların ne giyeceğine, nasıl bir hayat yaşamak istediklerine, kürtaj hakkına, laikliğe ve yasalar tarafından kendilerine sağlanan pek çok hakka saldırılıyor. En yakınımızdaki erkeklerden, iktidara kadar uzanan bu erkek egemen sisteme karşı ise kadınlar canları pahasına direniyor. Özgürlük mücadelesi veriyor. Bunu sadece kendi topraklarındaki kadınlar için değil, dünyanın dört bir yanındaki kadınlar için yapıyor. Çünkü biliyoruz ki hepimiz özgür olmadan hiçbirimiz özgür değiliz. Her gün kadınlara ne yapmaları gerektiğini söyleyenlere karşı, biz “Özgür yaşayacağız!” diyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerdeki kadınlarla, her gün verdiğimiz mücadelemiz ortaktır. Bu mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmek de kazanımlarımızın kilit noktasıdır. Örgütlü mücadeleyle özgür yaşayacağımız bir dünya mümkün. Mücadelemizle Türkiye’de ve dünyada kadınlar özgür yaşayacak.
Kadınlar İntihar Mı Ediyor, Yüksekten Mi Atılıyor?
Kadın cinayetlerinde günümüzde, kadınları öldürüp/öldürmeye çalışıp intihar süsü veren faillerle karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl, Osmaniye’de yüksekten düşerek hayatını kaybeden Naime Özbulat’ın evli olduğu erkek tarafından pencereden itilerek öldürüldüğü deliller sonucu ortaya çıktı. Fail cinayeti inkar ederken, Naime’nin aşağı itildikten sonra pencerenin kapatılıp perdenin çekilmesi ve failin camda bulunan parmak izleri cinayeti ortaya çıkaran deliller oldu. Soruşturma sürecinin etkin yürütülmesi üstü kapatılmaya çalışan kadın cinayetlerinin ortaya çıkmasının en önemli aşamalarından biridir. Van’da ise evli olduğu Sinan Ergin tarafından intihar ettiği iddia edilen Çidem Ergin, hayatta kaldı. Gözlerini açtığında intihar etmediğini, evli olduğu erkek tarafından itildiğini söyledi. Kadınlar intihar etmiyor, öldürülüyor ya da öldürülmeye çalışılıyor. Hayatta kalabilen kadınlar uyandıklarında failleri işaret edebiliyor. Hayatta kalacak kadar şanslı olmayan kadınlar öldürüldüğünde görev yetkililere düşüyor. Soruşturma sürecinin etkin yürütülmesi, delillerin incelenmesi, gerekli durumlarda ek raporlara ve bilirkişi raporlarına başvurulması gerek. Tanıkların ya da tanık olabileceklerin ifadelerinin alınması, kadınların şiddet geçmişinin olup olmadığının incelenmesi önemli veriler veriyor. Soruşturma sürecinin etkin işlememesi, faillerin kadın cinayetlerinin üstünü intihar diye örtme kapısını aralıyor.
Yağmur Önüt’ün Geciken Adaletini Sağlayacağız
Bu ay görülen Yağmur Önüt cinayeti duruşmasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı duruşmaya gelmediği için dava ertelendi. Davayı takip etmeyen Bakanlık ve tebligatı 5 aydır göndermeyen mahkeme yüzünden Yağmur için sağlanacak adalet gecikiyor. Yağmur’un ailesiyle birlikte yıllardır adalet mücadelesi veriyoruz. Yetkililerin görevlerini yerine getirmemesi sonucu geciken adaleti mücadelemizle sağlayacağız.
Ruhsatı Askıya Almak Yetersiz, Bireysel Silahlanma Yasaklanmalıdır
Ateşli silahlarla ilgili yeni yönetmelikte kadına yönelik şiddet olaylarında failin silah ruhsatı askıya alınacağı yer alıyor. 2020 yılı raporumuza göre kadınların %56’sı ateşli silahlarla öldürüldü. Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürülürken 6284’te silaha el konulabilmesine karşı bu yönetmelik yetersizdir. Düzenlemede cinayet, yaralama gibi olaylarda caydırıcı maddeler yok. Ruhsat alabilecek mesleklere “uzman erbaş” da eklendi. Yapılan değişikliklerden bir diğeri de ateşli silahla işlenen suçlardan mahkum olanların infazın üzerinden beş yıl geçtikten sonra ruhsat başvurusu yapabilecek olması. Bu kişilerin tekrar ruhsat almak için başvurabilecek olması devletin yeniden işlenebilecek suçların önünü açmasını sağlar. Bireysel silahlanmaya karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Eylül ayında öldürülen 26 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri
13 yaşındaki Amara Dwla, Şanlıurfa’da yaşadığı evde yanıcı maddeyle yakılmış halde bulundu. Hastaneye kaldırılırken babası Ahmet Mohammed Dwla tarafından işkenceye maruz kaldıktan sonra yakıldığını söyledi. Babasının kendi evliliğine karşı kızını evlendirmek istediği ve küçük çocuğun istememesi sebebiyle bir süredir işkence gördüğü öğrenildi.
Mardin’de yaşayan 61 yaşındaki Emine Pulent koronavirüs tedbirleri gerekçesiyle cezaevinden tahliye edilen evli olduğu Abdulkadir Pulent tarafından götürüldüğü üzüm bağında bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü.
Kırşehir’de yaşayan S.Ö. evli olduğu B.Ö. tarafından tabancayla vuruldu. Ağır yaralanan kadın 4 gün süren yaşam mücadelesinin ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
İstanbul’da yaşayan 23 yaşındaki bir çocuk annesi Eda Aydoğan evli olduğu Abdullah Aydoğan tarafından evinde başından silahla vurularak öldürüldü.
Kahramanmaraş’ta yaşayan 45 yaşındaki Mercan B. bilinmeyen bir nedenle, evli olduğu erkeğin erkek kardeşi H.B. ile tartışmaya başladı. Tartışma sırasında H.B. yanında taşıdığı tabancayı çıkararak Mercan B.’yi öldürdü.
Düzce’de yaşayan 19 yaşındaki Özlem Kılıç boşanma aşamasında olduğu Hasan Kılıç tarafından barışma teklifini kabul etmediği bahanesiyle öldürüldü. Bir süre önce evi terk ederek annesi Gülfidan Key'in evine yerleşen ve boşanma davası açan Özlem Kılıç’ı öldürüp annesini de ağır yaralayan failin yakalanması için çalışma başlatıldı.
İstanbul’da yaşayan 80 yaşındaki Yüksel Sevinç oğlu Haluk Sevinç tarafından evinde defalarca bıçaklanıp boğazı kesilerek öldürüldü. Haluk Sevinç'in daha önce de bir kişiyi bıçakladığı için cezaevine girdiği, yakın bir zamanda tahliye edildiği öğrenildi.
Tokat’ta yaşayan iki çocuk annesi Kadriye Alper için evli olduğu Murat Alper kayıp ihbarında bulunmuştu. Birkaç gün sonra Kadriye Alper’in telefonundan yakınlarına “iyiyim” mesajı atınca gözaltına alınan fail Kadriye Alper’i öldürüp hafriyat alanına gömdüğünü itiraf etti.
İstanbul’da yaşayan Afganistan uyruklu 28 yaşındaki Fatıma Haydari eskiden evli olduğu Mehmet T. tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Diyarbakır’da yaşayan 24 yaşındaki Gurbet Fida evli olduğu Ali Fida tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Aralarında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktığı failin bunun üzerine Gurbet Fida’yı öldürdüğü ve ardından teslim olduğu öğrenildi.
Zonguldak’ta yaşayan bir çocuk annesi 28 yaşındaki Gülten Yankın boşanma aşamasında olduğu Emrah Yankın tarafından evinde av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Fail "Eşinizi neden vurdunuz?" sorusuna "Boşanmak istedi o yüzden. Çok sevdim ben onu, gururuma yediremedim ve ayrılmak istedi" dedi.
Çanakkale’de yaşayan 66 yaşındaki Nermin Güler aynı apartmanda yaşayan 35 yaşındaki oğlu Kamil Güler tarafından başına keserle vurularak öldürüldü.
27 Nisan 2020'de Osmaniye’de yatak odasının penceresinden düşen Naime Özbulat Taş ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Naime Ozbulat’ın olaydan 2 ay önce evlendiği Aşkın Taş tarafından önce şiddet gördüğü, ardından da yatak odası penceresinden atılarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Mahkeme heyeti, sanık Aşkın Taş'ın kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına, eylemin niteliği, fiilin işleniş biçimi, sanığın fiilden sonraki davranışları ve pişmanlık göstermemesi nedeniyle cezasından takdiri indirim yapılmasına yer olmadığına hükmetti.
Kayseri’de yaşayan 34 yaşındaki Şura Asena Altıntaş birlikte oldukları iddia edilen Şükrü Teke tarafından evinin oturma odasındaki pencereden atıldı. Ağır yaralanan kadın 7 günlük yaşam mücadelesi ardından hayatını kaybetti. Failin 2 ayrı suçtan arandığı öğrenildi.
İstanbul’da yaşayan 33 yaşındaki Filiz Akgöz birlikte olduğu Oktay Konak tarafından kıskançlık bahanesiyle evinde bıçaklanarak öldürüldü. Fail verdiği ilk ifadesinde; "Tartışma alevlenince elince bıçak vardı. Sakinleştirmeye çalıştım bıçağı karnına sapladı. Yarasına tampon yaparak 112'yi aradım." dedi. Akgöz'ün, geçtiğimiz mayıs ayında, kasten yaralama ve tehdit suçlamasıyla Konak hakkında Aile içi Kadına Şiddet Büro Amirliği'ne başvurduğu, Konak'a bir ay uzaklaştırma verildiği ortaya çıktı.
Giresun’da yaşayan 43 yaşındaki Şennur Çetin evli olduğu Murat Çetin tarafından evinde tabancayla vurularak öldürüldü. Failin askerden yeni gelen ve olay sırasında evde olan oğlundan helallik istediği, ardından da aynı tabancayla kendisini vurarak hayatını sonlandırdığı ortaya çıktı.
Adana’da yaşayan 35 yaşındaki 3 çocuk annesi Tuğba Dursun evli olduğu Burhan Dursun tarafından evinde, çocuklarının gözü önünde, kıskançlık bahanesiyle defalarca bıçaklanarak öldürüldü.
İstanbul’da yaşayan 17 yaşındaki Gülseren Mamuş birlikte olduğu Suat Ö. tarafından evinde, kıskançlık bahanesiyle, başından tabancayla vuruldu. Tabancayı camdan dışarıya atan fail intihar süsü vermek için ağır yaralı eşi Gülseren Mamuş’u kucağına alarak dışarıya çıktı, yoldan geçen birini durdurup bindiği aracıyla hastaneye götürdü. Ancak olay sırasında evdeki 6 aylık bebeklerine bakan kuzeni sayesinde cinayet ortaya çıktı.
Mersin’de yaşayan 39 yaşındaki iki çocuk annesi Fatma Karataş boşanma aşamasında olduğu ve ayrı yaşadığı Özkan Karataş tarafından, kız kardeşinin evinde, tabancayla öldürüldü. Henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan tartışma sonucu Özkan Karataş, yanında getirdiği tabancayla Fatma Karataş ve kardeşi Özge Kösteri’ye ateş açtı. İki kız kardeş kanlar içinde yığılırken Özkan Karataş, aynı silahla intihar girişiminde bulundu. Ağır yaralanan Özge Kösteri hastaneye kaldırıldı.
Kocaeli’de yaşayan 23 yaşındaki bir çocuk annesi Hatice Senem evli olduğu Mehmet Senem tarafından evinde, başına sert bir cisimle vurularak öldürüldü. Fail ifadesinde, eşiyle geçinemediklerini, sürekli tartıştıklarını, son tartışmalarında eline aldığı sert cisimle başına vurduğunu ancak kaç kez vurduğunu hatırlamadığını söyledi.
İstanbul’da yaşayan 35 yaşındaki bir çocuk annesi Nurgül Altıntaş birlikte olduğu erkek tarafından tabancayla öldürüldü. Bekçi olduğu öğrenilen failin ismi açıklanmadı. Altıntaş’ın akrabası “Devlet görevlisi, benim güvenliğimi korumakla mükellef olan birisi bunu nasıl yapabiliyor? Evlilik hazırlığı yapıyorlardı ama çocuğun ailesi karşı çıkıyordu” dedi.
İstanbul’da yaşayan 28 yaşındaki Melike Can evli olduğu Sebahattin Can tarafından çocuğunun gözü önünde, evinde boğularak öldürüldü. İşlediği cinayeti annesini arayarak haber veren fail, ardından sitenin bahçesine inerek etraftakilere “Eşimi öldürdüm polisi arayın.” diye bağırdı.
Muğla’da bir otelde tatil yapan Rus uyruklu 51 yaşındaki Tatyana Fedorova birlikte olduğu İ.S. tarafından kafasına içki şişesi vurularak öldürüldü.
Hatay’da yaşayan 41 yaşındaki Aynur Mert ve 16 yaşındaki kızı Aleyna Mert, evli olduğu eski uzman çavuş Turgay Mert tarafından boğularak öldürüldü. Fail önce tartışma yaşadığı Aynur Mert’i öldürdüğünü belirtirken "Sonra eve gelen oğluma ilaçlı ayran içirmek istedim. ‘Baba bu acı’ diyerek içmek istemedi. Ben de boğdum. En son eve gelen kızımı da boğdum" dedi.
Tekirdağ’da yaşayan 30 yaşındaki Nazlı Koldaguç, birlikte olduğu erkek Serkan İ. tarafından, bir arazide bıçaklanarak öldürüldü.
Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu Web Sitesi Linke Tıklayın:
Link
EK OKUMA; KADIN CİNAYETLERİ
YAZAN : Av. Arb. Eylem KAHRAMAN
Çocuğunun yanında eski kocası tarafından boğazı kesilerek katledilen ve ‘ölmek istemiyorum’ feryadıyla hafızalarımıza kazınan ‘Emine Bulut’ cinayetiyle, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını ve sonuçları bakımından da adeta kanayan bir sosyal yaraya dönüştüğünü bir kez daha gördük. Yaşanan bu vahim ve üzücü olayla birlikte hepimizin akıllarına gelen soru şu: Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önüne nasıl geçilecektir? Buna ilişkin önleyici tedbirler neler olmalıdır? Kanunlarımızdaki düzenlemeler kadına yönelik şiddeti durdurmak için yeterli değil midir?
Kadın cinayetleri, mağdur kişinin çoğunlukla bu cinayet öncesi uğradığı fiziksel, cinsel, psikolojik ve sözlü şiddet sürecinden sonra ortaya çıkmaktadır. Bir kişi, mağdur kadına karşı yaralama, ölümle tehdit veya kötü muamele gibi suçları işlemişse, cinayetin ilk işaretlerini vermiş demektir. Kadın cinayetine giden yol, bir şiddet sürecinden geçmekte ve sonrasında öldürme eşiği aşılmaktadır.
Sık karşılaşılan kadın cinayetlerinden bir başkası da töre saikiyle öldürmedir. Yeni TCK ile 2005 yılında hukukumuza giren töre saikinin tanımı yapılmamış, bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği, toplumsal yapıdaki dinamizm de göz önüne alınarak uygulama ve öğretiye bırakılmıştır.
TDK sözlüğünde töre, “bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, gelenek ve göreneklerin, ortak alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet ya da bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri” olarak tanımlanır.
Töre (namus) cinayeti, ait olunan toplulukta geçerli olan ve herkes tarafından kabul edilen yerel anlayış gereği işlenmekte; böylece kendisine yüklenen görev bilinciyle hareket eden kişi, bu davranışı nedeniyle ait olduğu toplulukta övülmekte, saygı duyulmakta, itibar kazanmakta, hoş görülmekte ve korunmaktadır. Kadını yok ederek kadının ve kendisinin namusunu ve şerefini kurtarma gibi sakat bir bakış açısına dayanan töre cinayetleri genellikle, ortadoğu kültür kodlarını bünyesinde barındırmaktadır. Töre cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için toplumdaki ilkel namus algısını yıkacak genel bir kültürel dönüşüm gereklidir.
Kadın cinayetleri ile ilgili yasal düzenlemeye bakıldığında ise insan öldürmenin cezası müebbet hapistir. Eş’i (kadın) öldürme ile, töre saikiyle insan (kadın) öldürme suçunun cezası ise ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Türk Ceza Kanunu, bir kişinin karısını ve töre gereği bir kadını öldürmesini nitelikli hal sayarak en yüksek ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yaptırımına bağlamıştır. Anlaşılacağı üzere kanunumuz diğer kadın cinayetlerini nitelikli hal kapsamında saymamaktadır. Onun için kanunda, toplumsal yapımıza uygun yeni düzenleme yapılarak, kadın üzerinde hakimiyet duygusu yaratan saldırgan kişinin boşanmış olduğu eski karısı, birlikte yaşadığı kadın, sevgili, nişanlı ve hatta ilişki kurmaya zorladığı kadın cinayetleri de nitelikli hal kabul edilerek somut bir norm olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis yaptırımına bağlanmalıdır. Bilinmelidir ki bu cinayetler kadının fiziki zayıflığı ve korumasızlığından kaynaklanmakta, kadın sadece ve sadece kadın olduğu için hedef haline gelmektedir.
Kimi zaman cezanın çok ağır yaptırıma tabi bulunması dahi bu suçun işlenmesinde caydırıcı etken olmaktan uzaktır. Zira gözü dönmüş birisi eylemin sonuçlarını düşünme yetisini kaybetmiştir. Dolayısıyla da kadın cinayetine giden süreçte mağduru koruyucu ve eylemi önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanması, son derece önemlidir; zira hayatı kurtaracak olan budur.
İşte bu amaçla çıkarılan 8/3/2012 Tarihli, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, aslında oldukça güçlü koruyucu ve önleyici tedbirler, hükümler öngörmektedir. Maalesef ki, bu kanunun uygulamasını layıkıyla yapamadığımızdan, kurumları hayata geçiremediğimizden istenilen sonucu alamamaktayız.
Öncelikle bilinmesi gereken konu bu kanunun uygulanmasında yetki ve görev sanılanın aksine Savcıya değil, Mülki amir, yani Vali veya Kaymakama aittir. Savcı sadece aşağıda açıklayacağımız zorlama hapsinin infazına bakar.
Mülkî amir korumaya ihtiyaç duyan kadınla ilgili olarak barınma yeri sağlanması; maddi yardım yapılması; psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi; hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması konularında hem yetkilidir; hem de görevlidir.
Aile mahkemesi hâkim tarafından, korunacak kadın mağdurun işyerinin değiştirilmesi, kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması hâlinde kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi gibi tedbirler de alınır.
Aile mahkemesi hâkim tarafından, kadına şiddet uygulayan kişi (fail) hakkında şiddeti önleme amaçlı bir takım yasaklayıcı ve kısıtlayıcı tedbirler alınabilir.
Saldırgan erkeğin, şiddet mağduruna (kadına) yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması; müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve yaklaşmaması; müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi; zarar vermemesi, rahatsız etmemesi; ruhsatlı silahları kolluğa teslim etmesi,; alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması,; bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması gibi tedbirleri alır. Tedbir kararlarının uygulanmasında hâkim kararı ile teknik araç ve yöntemler kullanılabilir.
Şiddet uygulayan saldırgan erkek hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir.
Tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan kişiye hâkim kararıyla üç günden on güne kadar, tekrarında on beş günden otuz güne kadar, toplamda altı ayı bulacak zorlama hapsine tabi tutulur. Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir.
İşin en önemli, en kritik kısmı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına verilen görevdir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürüten, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar.
Şiddet uygulayan kişi ile ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına; alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına; meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunur.
İşte yasanın öngördüğü bu koruyucu ve önleyici tedbirler uygulandığı, kurumsal alt yapı oluşturulup hayata geçirildiği taktirde birçok sorun çözülür. Burada yapılacak eğitim yoluyla, şiddet uygulayan saldırgan failin, yaşamın anlam ve önemini kavramasını, kendisinin bir insan olduğunu benimsemesini, vicdan ve merhamet duygularını harekete geçirmesini, öfkesine, stresine yenilmemesini sağlayacak rehabilitasyon çalışması oldukça önemlidir.
Tüm bu anlatılanların bir bütün olarak ve eşgüdüm halinde yapılabilmesi halinde, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önü büyük ölçüde kesilebilecektir.
Av. Arb. Eylem KAHRAMAN
Sırf Eylül 2021'de 26 Kadın Cinayeti
Eylül ayında 26 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 19 kadın, şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve T24)
Esra Öziskender, oziskender.esra@gmail.com, @esraoziskender, @hrlinkconsulting, @abdpostcom
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadın cinayetlerine ilişkin Eylül 2021 Raporu'nu açıkladı. Rapora göre geçen ay 26 kadın cinayeti yaşandı, 19 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
Raporada "Öldürülen 26 kadından 16’sının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor" denildi.
Raporda yer alan bazı veriler ise şöyle:
* 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 2’si oğlu, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i akrabası tarafından öldürüldü.
* Kadınların 18’i evinde, 2’si arazide, 1’i sokak ortasında, 1’i arabada, 1’i otelde öldürüldü. 3 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’u evlerinde öldürüldü.
* Kadınların 9’u ateşli silahlarla, 8’i kesici aletlerle, 4’ü boğularak, 2’si yüksekten atılarak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü
Eylül Ayında 26 Kadın Cinayeti, 19 Şüpheli Kadın Ölümü
Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 11 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi
Bu ay 26 kadın cinayeti işlenmiş, 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 26 kadından 16’sının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü. 16 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Eylül ayında öldürülen 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 2’si oğlu, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i akrabası tarafından öldürülmüştür.
Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü
Kadınların 18’i evinde, 2’si arazide, 1’i sokak ortasında, 1’i arabada, 1’i otelde öldürülmüştür. 3 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’ evlerinde öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silahlar ile öldürüldü
9’u ateşli silahlarla, 8’i kesici aletlerle, 4’ü boğularak, 2’si yüksekten atılarak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü.
Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz ay TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ‘ev işleriyle meşgul’ kadınların sayısı bir önceki yıla göre 38 bin azaldı. Böylece TÜİK’e göre işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı Mayıs 2021'de 10 milyon 178 bin oldu. TÜİK’in verileri bu şekilde açıklaması, kadın işsizliğinin gerçek boyutunun üzerini örtmeye çalışmaktır. Çalışma hayatına alınmayan ya da istihdamdan uzaklaştırılan kadınlar toplumda oluşan toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet ve kadın cinayetleri tehlikelerine karşı daha korunmasız hale gelmektedir. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 2’si bir işyerinde çalışıyor, 2’si herhangi bir işyerinde çalışmıyor ve 22 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
Türkiye’de ve Dünyada Kadınlar Özgür Yaşayacak!
Teksas’tan Afganistan’a, Meksika’dan Türkiye’ye dünyanın her yerindeki kadınlar mücadele ediyor. Farklı coğrafyalarda, farklı ya da aynı konular özelinde verilen bir mücadele. Ama hepsinin bağlandığı nokta aynı: özgürlük. Kadınların ne giyeceğine, nasıl bir hayat yaşamak istediklerine, kürtaj hakkına, laikliğe ve yasalar tarafından kendilerine sağlanan pek çok hakka saldırılıyor. En yakınımızdaki erkeklerden, iktidara kadar uzanan bu erkek egemen sisteme karşı ise kadınlar canları pahasına direniyor. Özgürlük mücadelesi veriyor. Bunu sadece kendi topraklarındaki kadınlar için değil, dünyanın dört bir yanındaki kadınlar için yapıyor. Çünkü biliyoruz ki hepimiz özgür olmadan hiçbirimiz özgür değiliz. Her gün kadınlara ne yapmaları gerektiğini söyleyenlere karşı, biz “Özgür yaşayacağız!” diyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerdeki kadınlarla, her gün verdiğimiz mücadelemiz ortaktır. Bu mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmek de kazanımlarımızın kilit noktasıdır. Örgütlü mücadeleyle özgür yaşayacağımız bir dünya mümkün. Mücadelemizle Türkiye’de ve dünyada kadınlar özgür yaşayacak.
Kadınlar İntihar Mı Ediyor, Yüksekten Mi Atılıyor?
Kadın cinayetlerinde günümüzde, kadınları öldürüp/öldürmeye çalışıp intihar süsü veren faillerle karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl, Osmaniye’de yüksekten düşerek hayatını kaybeden Naime Özbulat’ın evli olduğu erkek tarafından pencereden itilerek öldürüldüğü deliller sonucu ortaya çıktı. Fail cinayeti inkar ederken, Naime’nin aşağı itildikten sonra pencerenin kapatılıp perdenin çekilmesi ve failin camda bulunan parmak izleri cinayeti ortaya çıkaran deliller oldu. Soruşturma sürecinin etkin yürütülmesi üstü kapatılmaya çalışan kadın cinayetlerinin ortaya çıkmasının en önemli aşamalarından biridir. Van’da ise evli olduğu Sinan Ergin tarafından intihar ettiği iddia edilen Çidem Ergin, hayatta kaldı. Gözlerini açtığında intihar etmediğini, evli olduğu erkek tarafından itildiğini söyledi. Kadınlar intihar etmiyor, öldürülüyor ya da öldürülmeye çalışılıyor. Hayatta kalabilen kadınlar uyandıklarında failleri işaret edebiliyor. Hayatta kalacak kadar şanslı olmayan kadınlar öldürüldüğünde görev yetkililere düşüyor. Soruşturma sürecinin etkin yürütülmesi, delillerin incelenmesi, gerekli durumlarda ek raporlara ve bilirkişi raporlarına başvurulması gerek. Tanıkların ya da tanık olabileceklerin ifadelerinin alınması, kadınların şiddet geçmişinin olup olmadığının incelenmesi önemli veriler veriyor. Soruşturma sürecinin etkin işlememesi, faillerin kadın cinayetlerinin üstünü intihar diye örtme kapısını aralıyor.
Yağmur Önüt’ün Geciken Adaletini Sağlayacağız
Bu ay görülen Yağmur Önüt cinayeti duruşmasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı duruşmaya gelmediği için dava ertelendi. Davayı takip etmeyen Bakanlık ve tebligatı 5 aydır göndermeyen mahkeme yüzünden Yağmur için sağlanacak adalet gecikiyor. Yağmur’un ailesiyle birlikte yıllardır adalet mücadelesi veriyoruz. Yetkililerin görevlerini yerine getirmemesi sonucu geciken adaleti mücadelemizle sağlayacağız.
Ruhsatı Askıya Almak Yetersiz, Bireysel Silahlanma Yasaklanmalıdır
Ateşli silahlarla ilgili yeni yönetmelikte kadına yönelik şiddet olaylarında failin silah ruhsatı askıya alınacağı yer alıyor. 2020 yılı raporumuza göre kadınların %56’sı ateşli silahlarla öldürüldü. Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürülürken 6284’te silaha el konulabilmesine karşı bu yönetmelik yetersizdir. Düzenlemede cinayet, yaralama gibi olaylarda caydırıcı maddeler yok. Ruhsat alabilecek mesleklere “uzman erbaş” da eklendi. Yapılan değişikliklerden bir diğeri de ateşli silahla işlenen suçlardan mahkum olanların infazın üzerinden beş yıl geçtikten sonra ruhsat başvurusu yapabilecek olması. Bu kişilerin tekrar ruhsat almak için başvurabilecek olması devletin yeniden işlenebilecek suçların önünü açmasını sağlar. Bireysel silahlanmaya karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Eylül ayında öldürülen 26 kadının yaşam mücadelesi hikayeleri
13 yaşındaki Amara Dwla, Şanlıurfa’da yaşadığı evde yanıcı maddeyle yakılmış halde bulundu. Hastaneye kaldırılırken babası Ahmet Mohammed Dwla tarafından işkenceye maruz kaldıktan sonra yakıldığını söyledi. Babasının kendi evliliğine karşı kızını evlendirmek istediği ve küçük çocuğun istememesi sebebiyle bir süredir işkence gördüğü öğrenildi.
Mardin’de yaşayan 61 yaşındaki Emine Pulent koronavirüs tedbirleri gerekçesiyle cezaevinden tahliye edilen evli olduğu Abdulkadir Pulent tarafından götürüldüğü üzüm bağında bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü.
Kırşehir’de yaşayan S.Ö. evli olduğu B.Ö. tarafından tabancayla vuruldu. Ağır yaralanan kadın 4 gün süren yaşam mücadelesinin ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
İstanbul’da yaşayan 23 yaşındaki bir çocuk annesi Eda Aydoğan evli olduğu Abdullah Aydoğan tarafından evinde başından silahla vurularak öldürüldü.
Kahramanmaraş’ta yaşayan 45 yaşındaki Mercan B. bilinmeyen bir nedenle, evli olduğu erkeğin erkek kardeşi H.B. ile tartışmaya başladı. Tartışma sırasında H.B. yanında taşıdığı tabancayı çıkararak Mercan B.’yi öldürdü.
Düzce’de yaşayan 19 yaşındaki Özlem Kılıç boşanma aşamasında olduğu Hasan Kılıç tarafından barışma teklifini kabul etmediği bahanesiyle öldürüldü. Bir süre önce evi terk ederek annesi Gülfidan Key'in evine yerleşen ve boşanma davası açan Özlem Kılıç’ı öldürüp annesini de ağır yaralayan failin yakalanması için çalışma başlatıldı.
İstanbul’da yaşayan 80 yaşındaki Yüksel Sevinç oğlu Haluk Sevinç tarafından evinde defalarca bıçaklanıp boğazı kesilerek öldürüldü. Haluk Sevinç'in daha önce de bir kişiyi bıçakladığı için cezaevine girdiği, yakın bir zamanda tahliye edildiği öğrenildi.
Tokat’ta yaşayan iki çocuk annesi Kadriye Alper için evli olduğu Murat Alper kayıp ihbarında bulunmuştu. Birkaç gün sonra Kadriye Alper’in telefonundan yakınlarına “iyiyim” mesajı atınca gözaltına alınan fail Kadriye Alper’i öldürüp hafriyat alanına gömdüğünü itiraf etti.
İstanbul’da yaşayan Afganistan uyruklu 28 yaşındaki Fatıma Haydari eskiden evli olduğu Mehmet T. tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Diyarbakır’da yaşayan 24 yaşındaki Gurbet Fida evli olduğu Ali Fida tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Aralarında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktığı failin bunun üzerine Gurbet Fida’yı öldürdüğü ve ardından teslim olduğu öğrenildi.
Zonguldak’ta yaşayan bir çocuk annesi 28 yaşındaki Gülten Yankın boşanma aşamasında olduğu Emrah Yankın tarafından evinde av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Fail "Eşinizi neden vurdunuz?" sorusuna "Boşanmak istedi o yüzden. Çok sevdim ben onu, gururuma yediremedim ve ayrılmak istedi" dedi.
Çanakkale’de yaşayan 66 yaşındaki Nermin Güler aynı apartmanda yaşayan 35 yaşındaki oğlu Kamil Güler tarafından başına keserle vurularak öldürüldü.
27 Nisan 2020'de Osmaniye’de yatak odasının penceresinden düşen Naime Özbulat Taş ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Naime Ozbulat’ın olaydan 2 ay önce evlendiği Aşkın Taş tarafından önce şiddet gördüğü, ardından da yatak odası penceresinden atılarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Mahkeme heyeti, sanık Aşkın Taş'ın kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına, eylemin niteliği, fiilin işleniş biçimi, sanığın fiilden sonraki davranışları ve pişmanlık göstermemesi nedeniyle cezasından takdiri indirim yapılmasına yer olmadığına hükmetti.
Kayseri’de yaşayan 34 yaşındaki Şura Asena Altıntaş birlikte oldukları iddia edilen Şükrü Teke tarafından evinin oturma odasındaki pencereden atıldı. Ağır yaralanan kadın 7 günlük yaşam mücadelesi ardından hayatını kaybetti. Failin 2 ayrı suçtan arandığı öğrenildi.
İstanbul’da yaşayan 33 yaşındaki Filiz Akgöz birlikte olduğu Oktay Konak tarafından kıskançlık bahanesiyle evinde bıçaklanarak öldürüldü. Fail verdiği ilk ifadesinde; "Tartışma alevlenince elince bıçak vardı. Sakinleştirmeye çalıştım bıçağı karnına sapladı. Yarasına tampon yaparak 112'yi aradım." dedi. Akgöz'ün, geçtiğimiz mayıs ayında, kasten yaralama ve tehdit suçlamasıyla Konak hakkında Aile içi Kadına Şiddet Büro Amirliği'ne başvurduğu, Konak'a bir ay uzaklaştırma verildiği ortaya çıktı.
Giresun’da yaşayan 43 yaşındaki Şennur Çetin evli olduğu Murat Çetin tarafından evinde tabancayla vurularak öldürüldü. Failin askerden yeni gelen ve olay sırasında evde olan oğlundan helallik istediği, ardından da aynı tabancayla kendisini vurarak hayatını sonlandırdığı ortaya çıktı.
Adana’da yaşayan 35 yaşındaki 3 çocuk annesi Tuğba Dursun evli olduğu Burhan Dursun tarafından evinde, çocuklarının gözü önünde, kıskançlık bahanesiyle defalarca bıçaklanarak öldürüldü.
İstanbul’da yaşayan 17 yaşındaki Gülseren Mamuş birlikte olduğu Suat Ö. tarafından evinde, kıskançlık bahanesiyle, başından tabancayla vuruldu. Tabancayı camdan dışarıya atan fail intihar süsü vermek için ağır yaralı eşi Gülseren Mamuş’u kucağına alarak dışarıya çıktı, yoldan geçen birini durdurup bindiği aracıyla hastaneye götürdü. Ancak olay sırasında evdeki 6 aylık bebeklerine bakan kuzeni sayesinde cinayet ortaya çıktı.
Mersin’de yaşayan 39 yaşındaki iki çocuk annesi Fatma Karataş boşanma aşamasında olduğu ve ayrı yaşadığı Özkan Karataş tarafından, kız kardeşinin evinde, tabancayla öldürüldü. Henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan tartışma sonucu Özkan Karataş, yanında getirdiği tabancayla Fatma Karataş ve kardeşi Özge Kösteri’ye ateş açtı. İki kız kardeş kanlar içinde yığılırken Özkan Karataş, aynı silahla intihar girişiminde bulundu. Ağır yaralanan Özge Kösteri hastaneye kaldırıldı.
Kocaeli’de yaşayan 23 yaşındaki bir çocuk annesi Hatice Senem evli olduğu Mehmet Senem tarafından evinde, başına sert bir cisimle vurularak öldürüldü. Fail ifadesinde, eşiyle geçinemediklerini, sürekli tartıştıklarını, son tartışmalarında eline aldığı sert cisimle başına vurduğunu ancak kaç kez vurduğunu hatırlamadığını söyledi.
İstanbul’da yaşayan 35 yaşındaki bir çocuk annesi Nurgül Altıntaş birlikte olduğu erkek tarafından tabancayla öldürüldü. Bekçi olduğu öğrenilen failin ismi açıklanmadı. Altıntaş’ın akrabası “Devlet görevlisi, benim güvenliğimi korumakla mükellef olan birisi bunu nasıl yapabiliyor? Evlilik hazırlığı yapıyorlardı ama çocuğun ailesi karşı çıkıyordu” dedi.
İstanbul’da yaşayan 28 yaşındaki Melike Can evli olduğu Sebahattin Can tarafından çocuğunun gözü önünde, evinde boğularak öldürüldü. İşlediği cinayeti annesini arayarak haber veren fail, ardından sitenin bahçesine inerek etraftakilere “Eşimi öldürdüm polisi arayın.” diye bağırdı.
Muğla’da bir otelde tatil yapan Rus uyruklu 51 yaşındaki Tatyana Fedorova birlikte olduğu İ.S. tarafından kafasına içki şişesi vurularak öldürüldü.
Hatay’da yaşayan 41 yaşındaki Aynur Mert ve 16 yaşındaki kızı Aleyna Mert, evli olduğu eski uzman çavuş Turgay Mert tarafından boğularak öldürüldü. Fail önce tartışma yaşadığı Aynur Mert’i öldürdüğünü belirtirken "Sonra eve gelen oğluma ilaçlı ayran içirmek istedim. ‘Baba bu acı’ diyerek içmek istemedi. Ben de boğdum. En son eve gelen kızımı da boğdum" dedi.
Tekirdağ’da yaşayan 30 yaşındaki Nazlı Koldaguç, birlikte olduğu erkek Serkan İ. tarafından, bir arazide bıçaklanarak öldürüldü.
Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu Web Sitesi Linke Tıklayın:
Link
EK OKUMA; KADIN CİNAYETLERİ
YAZAN : Av. Arb. Eylem KAHRAMAN
Çocuğunun yanında eski kocası tarafından boğazı kesilerek katledilen ve ‘ölmek istemiyorum’ feryadıyla hafızalarımıza kazınan ‘Emine Bulut’ cinayetiyle, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını ve sonuçları bakımından da adeta kanayan bir sosyal yaraya dönüştüğünü bir kez daha gördük. Yaşanan bu vahim ve üzücü olayla birlikte hepimizin akıllarına gelen soru şu: Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önüne nasıl geçilecektir? Buna ilişkin önleyici tedbirler neler olmalıdır? Kanunlarımızdaki düzenlemeler kadına yönelik şiddeti durdurmak için yeterli değil midir?
Kadın cinayetleri, mağdur kişinin çoğunlukla bu cinayet öncesi uğradığı fiziksel, cinsel, psikolojik ve sözlü şiddet sürecinden sonra ortaya çıkmaktadır. Bir kişi, mağdur kadına karşı yaralama, ölümle tehdit veya kötü muamele gibi suçları işlemişse, cinayetin ilk işaretlerini vermiş demektir. Kadın cinayetine giden yol, bir şiddet sürecinden geçmekte ve sonrasında öldürme eşiği aşılmaktadır.
Sık karşılaşılan kadın cinayetlerinden bir başkası da töre saikiyle öldürmedir. Yeni TCK ile 2005 yılında hukukumuza giren töre saikinin tanımı yapılmamış, bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği, toplumsal yapıdaki dinamizm de göz önüne alınarak uygulama ve öğretiye bırakılmıştır.
TDK sözlüğünde töre, “bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, gelenek ve göreneklerin, ortak alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet ya da bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri” olarak tanımlanır.
Töre (namus) cinayeti, ait olunan toplulukta geçerli olan ve herkes tarafından kabul edilen yerel anlayış gereği işlenmekte; böylece kendisine yüklenen görev bilinciyle hareket eden kişi, bu davranışı nedeniyle ait olduğu toplulukta övülmekte, saygı duyulmakta, itibar kazanmakta, hoş görülmekte ve korunmaktadır. Kadını yok ederek kadının ve kendisinin namusunu ve şerefini kurtarma gibi sakat bir bakış açısına dayanan töre cinayetleri genellikle, ortadoğu kültür kodlarını bünyesinde barındırmaktadır. Töre cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için toplumdaki ilkel namus algısını yıkacak genel bir kültürel dönüşüm gereklidir.
Kadın cinayetleri ile ilgili yasal düzenlemeye bakıldığında ise insan öldürmenin cezası müebbet hapistir. Eş’i (kadın) öldürme ile, töre saikiyle insan (kadın) öldürme suçunun cezası ise ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Türk Ceza Kanunu, bir kişinin karısını ve töre gereği bir kadını öldürmesini nitelikli hal sayarak en yüksek ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yaptırımına bağlamıştır. Anlaşılacağı üzere kanunumuz diğer kadın cinayetlerini nitelikli hal kapsamında saymamaktadır. Onun için kanunda, toplumsal yapımıza uygun yeni düzenleme yapılarak, kadın üzerinde hakimiyet duygusu yaratan saldırgan kişinin boşanmış olduğu eski karısı, birlikte yaşadığı kadın, sevgili, nişanlı ve hatta ilişki kurmaya zorladığı kadın cinayetleri de nitelikli hal kabul edilerek somut bir norm olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis yaptırımına bağlanmalıdır. Bilinmelidir ki bu cinayetler kadının fiziki zayıflığı ve korumasızlığından kaynaklanmakta, kadın sadece ve sadece kadın olduğu için hedef haline gelmektedir.
Kimi zaman cezanın çok ağır yaptırıma tabi bulunması dahi bu suçun işlenmesinde caydırıcı etken olmaktan uzaktır. Zira gözü dönmüş birisi eylemin sonuçlarını düşünme yetisini kaybetmiştir. Dolayısıyla da kadın cinayetine giden süreçte mağduru koruyucu ve eylemi önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanması, son derece önemlidir; zira hayatı kurtaracak olan budur.
İşte bu amaçla çıkarılan 8/3/2012 Tarihli, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, aslında oldukça güçlü koruyucu ve önleyici tedbirler, hükümler öngörmektedir. Maalesef ki, bu kanunun uygulamasını layıkıyla yapamadığımızdan, kurumları hayata geçiremediğimizden istenilen sonucu alamamaktayız.
Öncelikle bilinmesi gereken konu bu kanunun uygulanmasında yetki ve görev sanılanın aksine Savcıya değil, Mülki amir, yani Vali veya Kaymakama aittir. Savcı sadece aşağıda açıklayacağımız zorlama hapsinin infazına bakar.
Mülkî amir korumaya ihtiyaç duyan kadınla ilgili olarak barınma yeri sağlanması; maddi yardım yapılması; psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi; hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması konularında hem yetkilidir; hem de görevlidir.
Aile mahkemesi hâkim tarafından, korunacak kadın mağdurun işyerinin değiştirilmesi, kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması hâlinde kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi gibi tedbirler de alınır.
Aile mahkemesi hâkim tarafından, kadına şiddet uygulayan kişi (fail) hakkında şiddeti önleme amaçlı bir takım yasaklayıcı ve kısıtlayıcı tedbirler alınabilir.
Saldırgan erkeğin, şiddet mağduruna (kadına) yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması; müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve yaklaşmaması; müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi; zarar vermemesi, rahatsız etmemesi; ruhsatlı silahları kolluğa teslim etmesi,; alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması,; bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması gibi tedbirleri alır. Tedbir kararlarının uygulanmasında hâkim kararı ile teknik araç ve yöntemler kullanılabilir.
Şiddet uygulayan saldırgan erkek hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir.
Tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan kişiye hâkim kararıyla üç günden on güne kadar, tekrarında on beş günden otuz güne kadar, toplamda altı ayı bulacak zorlama hapsine tabi tutulur. Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir.
İşin en önemli, en kritik kısmı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına verilen görevdir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürüten, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar.
Şiddet uygulayan kişi ile ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına; alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına; meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunur.
İşte yasanın öngördüğü bu koruyucu ve önleyici tedbirler uygulandığı, kurumsal alt yapı oluşturulup hayata geçirildiği taktirde birçok sorun çözülür. Burada yapılacak eğitim yoluyla, şiddet uygulayan saldırgan failin, yaşamın anlam ve önemini kavramasını, kendisinin bir insan olduğunu benimsemesini, vicdan ve merhamet duygularını harekete geçirmesini, öfkesine, stresine yenilmemesini sağlayacak rehabilitasyon çalışması oldukça önemlidir.
Tüm bu anlatılanların bir bütün olarak ve eşgüdüm halinde yapılabilmesi halinde, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önü büyük ölçüde kesilebilecektir.
No comments:
Post a Comment