Featured Post

Yeşil Kart Bir Çözüm müdür?

YEŞİL KART BİR ÇÖZÜM MÜDÜR? Üniversite’de iken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Orada bir ark...

Thursday, May 21, 2020

Sibel Öztaş: Yüreğim Hep Vatanım Diyor

Öztaş: Yüreğim Hep Vatanım Diyor

Sibel Öztaş: Buranın iklimi bende çiçekler açtırmıyor. Sokakta duyduğum sohbetler bana sıcak gelmiyor. Memleketimdeki sokak sohbetleri bile benim içimi ısıtmaya yetiyor. Gördüğün gibi ben hala buraya uyum sağlayabilmiş değilim. Buranın bir çok avantajını inkar edecek değilim. Tabii ki bunlara sahip olduğum için şanslıyım ve mutluyum ama yüreğim hep “vatanım” diyor. 

Öztaş: Yüreğim Hep Vatanım Diyor
12 Nisan 2020 - 11:17 - Güncelleme: 12 Nisan 2020 - 19:00

(Resim: Sibel Öztaş & Esra Öziskender)

Esra Öziskender'in Röportajı:

EÖ: Salak Erik Ağacı isimli kitabın çok ses getirdi. Bu kitabı yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdin? 

SÖ: Kitap yazmak gibi bir niyetle başlamadım yazmaya. Ara sıra denemeler, şiirler yazardım eskiden. Kompozisyonum fena değildi, hatta ortaokulda bir kompozisyon yarışmasında derece alıp bedava tatil kazanmıştım ama Salak Erik Ağacı isteyerek doğmuş bir çocuk değil, kazara olmuş bir bebek. Göğüs kanseri olduğum dönemde tuttuğum günlükleri yakın dostlarımla paylaştığımda, onların “bu yazdıklarını kitaplaştır Sibel” demesiyle, acaba bu yazdıklarım kitap olabilir mi diye düşünmeye başladım. Günlüğümü kitap olabilecek şekilde düzenleyip Fatih abime gönderdikten ve onun görüşünü de aldıktan sonra kesin kararımı verdim. Fatih abimin hayatımdaki yeri çok özeldir. Kitapta yaptığım sitemlerin oldukça büyük bir  bölümü de onadır aslında. Kendisi hem bir kitap kurdudur, hem de aşırı derecede açık sözlü ve dobradır. Yazdıklarımı beğenmezse hiç benim kırılacağımdan filan korkarak “güzel olmuş bastır” demeyeceğinden, bilakis “kızım manyak mısın, sakın bastırıp da kendini rezil etme” diyerek bana engel olmaya çalışacağından emindim. Ona gönderip dört gözle cevap bekledim, aramadı beni bir hafta boyunca. Ah dedim, beğenmedi, kalbim kırılmasın diye de cevap yazmadı. Sonra beni başka bir sebepten dolayı aradığında lafın arasında sordum kitabı nasıl bulduğunu. “Ya ben o dosyayı açamadım Sibel’cim” deyince çok rahatladım. Tamam dedim, başka bir formatta yeniden gönderiyorum, lütfen oku ve bana bildir ne düşündüğünü. Hemen ertesi günü aradı beni ve “Kızım manyak mısın çok ağlattın beni" dedi. “Belki de kardeşim olduğun ve de yaşadıklarının çoğuna şahitlik ettiğimden bu kadar çok etkilendim ama çok güzel olmuş, mutlaka bastır” dedi. “Ya o sana yaptığım sitemlere kızmadın mı hiç” diye sorunca da “hayır gülüm, sana o zamanlar öyle hissettirmişim, duygularını olduğu gibi yazmışsın.  Bastır mutlaka” deyince tamam dedim ve kitabım basıldı. Çok şükür hep güzel ve cesaret veren yorumlar aldım kitabımı okuyanlardan. Bu da beni tarif edemeyeceğim kadar mutlu etti ve” iyi ki yazmışım, iyi ki bastırmışım” dedirtti bana. Bu yüzden kitabımı okuyan, duygu ve düşüncelerini benimle paylaşan tüm okuyucularıma ki artık onların her biri benim dostum, çünkü kitabımın sayfalarında birbirimizin yüreklerine dokunduk, bir çok duyguyu paylaşarak beraber ağlayıp, beraber güldük,  buradan hepsine ayrı ayrı tekrar çok teşekkür ediyorum. Onların yüreklendirmesiyle de yazmaya devam edeceğim.



No comments:

Post a Comment