Matematik Öğretmeni Şeyma Karakoç'tan "Vaveyla"
“Kalbimdeki Bosna ve İzmir aşkı için .. Ve kalp sesini duyuramayan yankılara sığınan, sessizliğe gömülen uzaklara kaçan herkes için... Müzik için (ederlezi için), yağmurlar geldiğinde bir hiç uğruna ölen (giden) salyangozlar için... Fakat en önemlisi karakterimiz Hasan için, Vaveyla sizlerle” Şeyma Karakoç
Elbistanlı öğretmenin ilk kitabı okuyucu ile buluştu.
Esra Öziskender, @esraoziskender (Facebook, Instagram, LinkedIn) @HRLinkConsultin (Twitter) oziskender.esra@gmail.com
Anne ve babası Elbistanlı, İstanbul doğumlu matematik öğretmeni Şeyma Karakoç’un kaleme aldığı Vaveyla adlı ilk romanı okuyucu ile buluştu.
Şeyma Karakoç, lise yıllarından beri yazdığı şiirlerine ek olarak ‘Vaveyla’ adlı bir roman kaleme aldı. Genç öğretmenin roman türündeki bu kitabı yayımlanarak ülke genelindeki tüm kitapevleri ve online olarak okuyucunun beğenisine sunuldu.
EÖ: Kitabı Nasıl yazdın?
ŞK: Bir salyangoz gibi kabuğuma çekilip kış uykuma devam edecektim. Belki de evim sırtımda gezecektim. Salyangozlar sağırdır. Kulaklarımı dış Dünya'ya kapatıp yoluma devam edecektim. Fakat insandım. Bir akşam terasta yeni aldığım çilekli kahvemi tadarken, bir hayalin içinde buldum kendimi. İçtiğim kahvenin bir kitabın son sahnesi olabileceği fikri. Bu fikri özel yapan, "Vaveyla" nın ortaya çıkışı.
Başlangıçta bu fikri Dünya ile buluşturmak istemedim. Fakat arkadaşım Dt. Hasan Biçer, herkesten gizleyerek kurduğum bu hayali "Bir roman yazmalısın, kitap çıkarmalısın." sözleriyle ben daha hiç kimse ile paylaşmamışken bana sundu.
O gün yazmaya karar verdim. Bir söz verdim. Çıktığım bu yolda bana çok destek sağladı. Emek verdi. Umutsuzluğa düştüğüm zamanlar motive etti. Ne zaman vazgeçecek olsam verdiğim 'söz' aklıma geldi. Bizler Mehmet Akif Ersoy'un söze ne kadar çok değer verdiği hikayeleri ile büyüyen bir nesiliz. Arkadaşım, "Herkesi memnun etmek olanaksızdır." sözleriyle hayalimden vazgeçmemem için bu uzun yolda benimle beraber yürüyerek büyük bir fedakarlık gösterdi. İçimde koparmaya çalıştığım çığlığı "Vaveyla" olarak dış Dünya'ya aktarmayı beraber başarabildik.
Çok fazla yokuşlu yol vardı. Fakat zihnimdeki Dünya'yı elimin altına alıp okumak şu an büyük mutluluk veriyor.
EÖ: Bir matematikçi olarak nasıl yazar oldun?
ŞK: Çok küçük yaşlarda, henüz okula başlamadığım zamanlarda evimizde bir teyip ve çokça şiir kasetleri bulunurdu. Okuma-yazma bilmediğim için o şiirleri yazıp öğrenemezdim. Fakat teyipin geri tuşuna basarak şiiri geriye sarıp, tekrar ederdim. Aklımda tutmaya çalışırdım. Hatta o şiirlere özenerek ben de sözler üretirdim. Okuma-yazma bilmediğim için sözlerimi kaybetmemek adına kasetlerin üzerine kendi sesimi kaydederdim. Okula başladığımda annemin günlük defterlerinde boş kalan sayfalara şiirler yazmaya başladım. Kendi ajandamı ilk aldığımda şiirlerimi kendi ürettiğim harfler (sembol) ile yazmaya karar verdim. Neticede insanın sevgilisini herkesten saklaması olağan bir durum olarak karşılanır. Şiir sevgisinin bendeki ölçütü budur. Belki de çok sevdiğim beğendiğim yazıların altında "Anonim" yazması beni üzdüğü için, saklanmayı tercih etmiştim. Sözlerimin sahipsiz kalmaması için onları kendi ürettiğim alfabelerin içinde güvenle saklamıştım. Kendi kabuğumda gizlenmeyi seviyorum. Tam da bu sebeple Matematik Öğretmeni oldum. Matematiğin bize sunmak istediği anlamlar, rakamların içinde saklanıyordu. Benim gözümde, rakamlara anlam yüklemek, özel bir edebiyat , sanattır. Bu açıdan bakınca aslında matematik yapan insanların gizli bir edebiyat aşığı olduğunu düşünürüm. Ben de aşkını gizleyenlerdenim.
EÖ: Seni etkileyen neydi?
ŞK: Babam müzisyen. Müzik dinlemeyi çok seviyorum. Bir müziğe denk geldim: "Ederlezi". İlk dinlediğimde bunun bir ağıt olduğunu fark edemedim. Sözlerini anlamadığım halde, kalbimde müthiş bir acı hissettim. Bu da müziğin evrensel bir dili olduğunu; beynimiz çevirmenlik yapamasa da kalbimizin büyük bir ustalıkla çevirmenlik yapabildiğini bana bir kez daha gösterdi. Bosna Ağıtı, babasız kalan çocuklar için yazılmış. Kalbiniz nereliyse, kalbinizde hangi acıyı hissederseniz oralı olursunuz. Bu ağıtı dinledikten sonra orada doğmasam da bir an için, Boşnak olduğumu hissettim. Ve kitabımı yazarken yağmurlar geldiğinde salyangozların acımasızca insanlar tarafından bir hiç uğruna ölmesi, insanların bir hiç uğruna insanlar tarafından öldürülmesi ve geride kalan ölümsüz eserler, ağıtlar ve Bosna'dan etkilenerek yazdım
EÖ: Bu kitapla hedefin ne?
ŞK: Ben bir kitabı okurken hiç bilmediğim bir terime ya da olaya rastlayınca kendimi mutlu hissediyorum. Hemen araştırma yapıyorum. Bu kitabı yazarken de istedim ki, Bosna Savaşını araştıralım. İron Maiden sadece metal bir grup olduğu için dinlenmesin. İnsanlar grubun Bosna için yaptıklarını bilsin. Ya da Kahramanmaraş'ta bulunan Kara Lise'yi , 7 Güzeli Adam'ı araştırsın. Hansel ve Gretel'i bilmeyen bir kuşak, yani teknoloji ile büyüyen bir çağ ile Nazım Hikmet ile büyüyen çocukların yani dedelerimizin kuşak çatışması içinde büyüyen, ansiklopedilerden araştırma yapan son nesilim. 90'lar çocuğuyum.
2000 çağındaki ilişkilere baktığımda her şeyin çok hızlı tüketildiği ve tahammülsüzlüğün üst seviyelerde olduğunu görüyorum. Sevginin bile. Abdurrahim Karakoç'un Mihriban'ı sevdiği senelerin geride kaldığını görüyorum. Oysa Abdurrahim Karakoç'un Mihriban'ı sevdiği naiflikte sevmeli insan.
"VAVEYLA" kitabı teknoloji çağında yaşanan ve eski aşklara özlem içeriklidir. Birini sadece 'Var olduğu' için sevmek erdeminin güzelliğini anlatıyorum bu kitapta. Fedakarlığın ise kutsal bir eylem olduğunu.
Her şeyin bu kadar kolay unutulduğu bir çağda Yedi Güzel Adam'ın, Kara Lise'nin, Nazım Hikmet'in ya da Bilge Kral Aliya'nın mektubunun hatırlanması için yazdığım bir kitap aslında.
EÖ: İlerideki projelerin neler?
ŞK: Çok fazla şiir okuma yarışmalarına katıldım. 1.olmak beni çok mutlu ederdi. Fakat kendi şiirlerimi saklardım. Lisedeyken Tarih öğretmenim Recep Efe bir gün odasına çağırdı beni. "Bu çekmece artık senin, yazdığın şiirlerin kaybolmaması için burada saklayabilirsin." dedi. İnsan bir gün içinde bile değişik duygular içerisine girebilirken, ben senelerin getirdiği duygu değişimlerini o çekmecede güvenle sakladım. İçinde bulunduğumuz çağ, teknoloji çağı, bilgi en kolay haliyle elimizin altında fakat onu unutmak da ona ulaşmak ile doğru orantılı. "Söz uçar yazı kalır" der büyüklerimiz. Bu sebeple çocukluğumdan bu yana sakladığım, yazdığım ve yazacağım şiirleri bir kitap haline getirmeyi istiyorum. Aynı zamanda 2. romanımı yazmaya başladım. Yazmaya devam etmek en büyük projem.
EÖ: Kitap nereden temin edilebilir?
ŞK: Tüm kitap sitelerinden alınabilir. Yurt dışı için Amazon sitesinden alınabilir.
EÖ: Şeyma'cım, bu güzel sohbet için çok teşekkürler ve başarılar! Yeni yayınlarını bekliyoruz.
ŞK: Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Herkese iyi okumalar dilerim.
YURT DISINA GONDERIM ICIN AMAZON SITESINDEN KITABI TEMIN EDEBILIRSINIZ.
Linki buraya bırakıyorum.
Şeyma Karakoç Vaveyla (Bosna Ağıtı) YouTube Linki:
Link
Link
Linke Tıklayarak sipariş verebilirsiniz.
#vaveyla #usyayinlari #usyayinevi #dr #kitapyurdu #idefix #kitapsec #bosna #ağıt #ederlezi #şeymakarakoç
LINKE TIKLAYARAK SIPARIS VEREBILIRSINIZ
Link
Tüm sitelerde satıştayız . Linki tıklayarak kitabi sipariş edebilirsiniz . Destek olan herkese çok çok teşekkür ederim..
#usyayını
https://www.usyayinlari.com/vaveyla-seyma-karakoc
#Aliyaİzzetbegoviç #bosna #bosnağıtı #vaveyla #şeymakarakoç #şkk #edebiyat #şiir #roman #hikaye #karalise #antoloji #youtube #aliya #izmir #eylül #istanbul #bookstagram #müzik #kitap #söz #ağıt #like #takip #usyayınları #ederlezi
#usyayınevi #us #kitap365 #bkm
Şeyma Karakoç'un biricik anneciği Şerife İğde.
Şeyma Karakoç kimdir?
Annesi Elbistan’a bağlı İğde Mahallesi’nden olan Karakoç, 1994 yılında doğdu. Karakoç, lise yıllarında öğretmenlerinin desteği ile katıldığı tüm şiir yarışmalarında birinci olmuştur. Şiirleri ilçe gazetelerinde ve okul dergisinde yayımlanmıştır. Liseden mezun olduktan sonra, annesinin isteği üzerine Kastamonu’ya yerleşmiştir. 2012’de Kastamonu Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünü kazanmıştır. 2014’te, Sakarya Üniversitesine geçiş yaparak, iki ablası ile beraber aynı üniversitede okumuş, üniversitede 3 sene asistanlık yapmıştır. 2016’da, İstanbul/Bağcılar Ziya Gökalp Ortaokulunda matematik öğretmenliği yapmıştır. Öğretmenliği tattığı ilkokulu ve ilk öğrencilerini “yaşam kaynağım” olarak adlandırmaktadır.
Mesleğini Ağrı/Taşlıçay’da icra etmektedir. Öğretmen olmasına rağmen, hayatta öğrenecek çok fazla şey olduğunu dile getirip kendisini öğrenci olarak tanımlamaktadır. “Öğretmenlik bir meslek değil, gönül işidir, gönül işleri hep zor olmuştur,” düşüncesine sahiptir. Halen Anadolu Üniversitesinde Adalet Bölümü öğrencisidir.
No comments:
Post a Comment