Türkiye'de İz Bırakan Amerikalı Türkler
Hayatlarının bir döneminde Türk-Amerikalı olarak Amerika’da yaşamış olup, daha sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapıp orada ses getiren Türklerden bahsedeceğiz.
TÜRKİYE'DE İZ BIRAKAN AMERİKALI TÜRKLER
Esra Öziskender, @esraoziskender (Facebook, Instagram, LinkedIn) @HRLinkConsultin (Twitter) oziskender.esra@gmail.com
1) Doğan Cüceloğlu - Psikolog, Yazar
2) Asım Can Gündüz - Gitarist
3) Defne Joy Foster - TV Sunucusu
4) Derya Arbaş - Aktris
5) Ayşe Özgün - TV Sunucusu, Gazeteci
6) Zerrin Arbaş - Sinema ve Dizi Oyuncusu
İlk dördü rahmetli oldu. Ruhları şad olsun. Ayşe Özgün (70) ve Zerrin Arbaş (75) hayattalar, Allah ikisine de uzun ömür versin.
DOĞAN CÜCELOĞLU
Doğan Cüceloğlu, 1938 Mersin-Silifke'de doğmuştur. On bir çocuklu bir ailenin on birinci çocuğu olan Doğan Cüceloğlu, Mersin'in Silifke kasabasında dünyaya geldi. On yaşındayken annesini kaybetti. Silifke'de en yüksek dereceli okul olan ortaokulu bitirdikten sonra subay olan ağabeylerinin yanında Ankara ve Kırklareli'nde okudu ve Kırklareli Lisesi'nden mezun oldu.
Ankara Atatürk Lisesi'nde edebiyat ve kompozisyon öğretmeni olan Cahit Okurer’in etkisi altında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne yazıldı ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde doktora yaptı. Uzmanlık alanı iletişim psikolojisidir.
Doğan Cüceloğlu, Amerika'da doktora öğrencisiyken, kendisi gibi doktora öğrencisi olan Emily ile tanıştı ve evlendi. On bir yıl süren evliliğinden üç çocuğu oldu: Ayşen, Elif ve Timur. Bu evliliğini noktalayan Doğan Cüceloğlu, ikinci evliliğini Yıldız Cüceloğlu ile yaptı.
Kendimi geliştirme süreci içinde kitap yazmaya başladı; ilk kitabı İnsan İnsana bu sürecin ilk ürünüdür. Gelişim süreci içinde kazandıklarını kitaplar yoluyla paylaşmaya devam ediyor.
Amerika'daki görevinden emekli olup ayrıldıktan sonra Türkiye'de kitap yazmayı sürdürdü. Kitap yazmanın yanı sıra konferanslar ve seminerler verdi, televizyon programlarına başladı.
İletişim psikolojisi uzmanı Doğan Cüceloğlu, kırktan fazla bilimsel makalesi ve çok sayıdaki kişisel gelişim kitabı ile tanınıyor.
1990'dan bu yana kitaplarını Türkçe olarak yayınlamaya özen gösteren Cüceloğlu, Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları içinde inceleyen kitaplar yazmıştır.
DOĞAN CÜCELOĞLU’NUN KİTAPLARINDAN BAZILARI
İçimizdeki Çocuk
İnsan İnsana
Mış Gibi Yaşamlar
Başarıya Götüren Aile
Savaşçı
Onlar Benim Kahramanım
Var Mısın? Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler
Öğretmen Olmak
İçimizdeki Biz
Geliştiren Anne Baba
Esra Öziskender'in Notu: Çok üzüldüm. Allah rahmet eylesin. Amerika’dan kesin dönüş yapan Türklerdendir kendisi. Ben de o dönem Türkiye’de insan kaynaklarında çalışırken beraber organize ettiğimiz şirket eğitimlerimiz olmuştu. Ben Amerika’ya döndükten sonra da ara ara haberleşirdik. Şu notu da şuraya iliştireyim; hatıra kalsın: Amcam rahmetli Mehmet Öziskender DÇİ Müfettişi idi (demirçelik işletmeleri). Karabük’te lojmanda aynı katta karşılıklı oturduğu mühendis komşusu Doğan Cüceloğlu’nun kardeşi idi. Doğan Bey kardeşine ziyarete gelmiş. Kapıda Öziskender soyadını okuyunca Esra Öziskender’in nesi oluyor diye sormuş. Amcası oluyor dediklerinde: “Ben Esra ile çok güzel çalışmalar yaptım” demiş. Allah rahmet eylesin. Seni iyiki tanıdık. Geriye Türkiye’de çığır açan kitapları ve eğitim videoları kaldı. “İnsan İnsana” kitabı çok ses getirmişti, türünde devrim niteliğindeydi. Devamında birçok eserleri oldu. Onun yolunu izleyenler çok oldu. Tüm sevenlerinin ve çocukları Ayşen, Elif ve Timur’un başları sağolsun ????#doğancüceloğlu #insaninsana #içimizdekiçocuk
ZERRİN ARBAŞ
Zerrin Arbaş, 16 Aralık 1946 yılında Fransa’nın Paris şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası ressam Avni Arbaş’tır. Avni Arbaş Fransız Hükümeti bursu ile Paris’e gitmiş ve burada yaşamaya başlamıştır. Zerrin Arbaş da bu sırada doğmuştur.
Doğumu sırasında annesinin ölmesi üzerine babası ona annesinin ismini vermiştir. Paris’te kızına bakmakta zorlanan Avni Arbaş kızını İstanbul’a anneannesinin yanına göndermiştir. Paris’te doğdu ve İstanbul’da büyümüştür. İlk ve ortaokulun ardından İstanbul Saint George Avusturya Lisesi’ni bitirmiş ve ardından İstanbul Konservatuvarı Bale Bölümü’nden mezun olmuştur.
İlk defa 1964 yılında “Cilalı İbo ve Kırk Haramiler” filmiyle sinema oyunculuğuna adım atmıştır.
1965’te yapılan güzellik yarışmasında “Türkiye Güzeli” seçilmiştir. Yarışmadan sonra aynı yılda ABD’ye giden Zerrin Arbaş, burada “Play Hause” isimli tiyatro okuluna devam etmiştir. Burada daha sonra evleneceği adam Dehl Berti ile tanıştı.
1967 yılında ise aslen Kızıl derili kökenli olan Delh Berti ile evlenmiştir. Evlilikleri 6 yıl sürdü ve 1973 yılında boşandılar. Boşanmadan önce Derya isminde bir kızları dünyaya geldi. Kızı çok genç yaşta 2003 yılında Los Angeles’da evinde geçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybetmiştir.
Zerrin Arbaş, 1984 yılında Hakkı Göçeoğlu ile ikinci evliliğini yapmıştır. Bu evlilikleri de fazla uzun sürmeyen Arbaş, 1988 yılında boşanma kararı aldı. Daha sonra İstanbul’da emlak işleri ile ilgilenmeye başlamıştır.
Bir dönem ABD’ye gezi için giden Zerrin Arbaş, geri döndüğünde yönetmen olan Memduh Ün’ün teklifi ile “Toprak Ana” isimli filmde oynamıştır. Bu filmde Fatma Girik ve Tamer Yiğit gibi tanınmış yıldızlarla birlikte oynamışlardır. Bundan sonra İstanbul’da kalarak sinema oyunculuğuna devam etmiştir.
1990 yılına gelindiğinde “Duygu Çemberi” adlı dizi ile oyunculuğa devam etmiştir Zerrin Arbaş.
Oyunculuk hayatına hızla devam eden Arbaş 1996 yılında da “Kara Melek” isimli dizide rol almıştır.
Son olarak 2009 yılında Halid Ziya’nın romanından uyarlama Aşk-ı Memnu dizisinde rol almıştır.
Hayatı boyunca 30’un üzerinde film ve dizi oyunculuğu yapan Zerin Arbaş, 70 yaşındadır.
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2009 - Aşk-ı Memnu 2. Sezon (Hülya) (TV Dizisi)
2008 - Türk Usulü (Emine Hala) (Sinema Filmi)
2007 - Benim ve Roz'un Sonbaharı (Tijen) (Sinema Filmi)
2006 - Hanımanne (Hanımanne) (TV Filmi)
2005 - Yeniden Çalıkuşu (Seval) (TV Dizisi)
2005 - Belalı Baldız (TV Dizisi)
2004 - Villa (Berna Perdeci) (TV Filmi)
2003 - Yeşilçam Denizi (Arzu) (Tv Programı)
2003 - Bedel (TV Dizisi)
1997 - İntizar (TV Dizisi)
1996 - Tutku (Semra) (TV Dizisi)
1996 - 1999 - Kara Melek (Lamia Saylan ) (TV Dizisi)
1990 - Yuva (TV Dizisi)
1990 - Gizli Yüz (Antikacı Kadın) (Sinema Filmi)
1990 - Duygu Çemberi (Müdire) (TV Dizisi)
1987 - Bir Avuç Gökyüzü (Sinema Filmi)
1986 - Bitmeyen Sevda (Gül) (Sinema Filmi)
1976 - Örgüt (Sinema Filmi)
1975 - Üç Yaman Bakire (Nazlıhan) (Sinema Filmi)
1975 - Yatak Hikayemiz (Gülşen) (Sinema Filmi)
1975 - Deli Yusuf (Melek) (Sinema Filmi)
1975 - Curcuna (Ingrid) (Sinema Filmi)
1974 - Battal Gazi'nin Oğlu (İren) (Sinema Filmi)
1973 - Yeryüzünde Bir Melek (Meral) (Sinema Filmi)
1973 - Müthiş Bir Tren (Nadide) (TV Filmi)
1973 - Gazi Kadın / Nene Hatun (Prenses Katyuşka) (Sinema Filmi)
1973 - Toprak Ana (Kezban) (Sinema Filmi)
1965 - Şeker Gibi Kızlar (Sinema Filmi)
1965 - Berduş Milyoner (Sinema Filmi)
1964 - Şahane Züğürtler (Sevim Pastırmacıoğlu) (Sinema Filmi)
1964 - İstikbal (Sinema Filmi)
1964 - Cilalı İbo Ve Kırk Haramiler (Sibel, Melike Sultan) (Sinema Filmi)
DERYA ARBAŞ
Sanatçı bir aileden gelen ve bir döneme damga vuran Derya Arbaş, 17 Haziran 1968 tarihinde ABD’nin Santa Monica şehrinde dünyaya geldi. Türkiye Eski Güzeli ve oyuncu Zerrin Arbaş ile Amerikalı oyuncu Dehl Berti'nin kızıdır. 1974'te annesi Zerrin Arbaş'ın oynadığı Battal Gazi'nin Oğlu adlı filmde, annesinin çocukluğunu canlandırdı. Uzun yıllar Amerika'da yaşadıktan sonra 15 yaşında Kuyucaklı Yusuf filminde oynamak üzere Türkiye'ye geldi. 1985-1986 arasındaki kısa süre boyunca birçok filmde oynadı. Türkiye'de ilk kez geniş kitlelerce tanınması ise bir dergiye kapak olmasıydı.
Dilan filmini çekerken Ağrı'da tanıştığı Nihat Polat ile 1986'nın sonunda gizlice evlendi. Bu evlilik döneminde sinemadan uzak kaldı. California Institute of the Arts’ta, resim ve heykel eğitimi aldı 1989'da ise kültür farklılığını öne sürerek evliliğini bitirdi. Bu uzaklaştığı arada, 1991'de babasını kaybetti.
1994'te Atıf Yılmaz'ın Gece, Melek ve Bizim Çocuklar filminde başrol oynadı. Film sonrası yine ABD'ye gitti. 1996'da Çılgın Badiler adlı dizi için bir süre yine Türkiye'ye döndü. 1997'de Amerika'da Hang Your Dog in the Wind filminde oynadı. 2000'lerde Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. 2001'de Kerem Alışık ile Günah dizisinde oynadı. Hayatının son dönemlerinde "Gratified Desire" (Doyurulmuş Arzu) adlı (yayımlanmamış) otobiyografik özellikler de barındıran bir roman yazmıştı.
16 Ekim 2003'te dedesi Avni Arbaş vefat edince cenaze töreni için Amerika'dan Türkiye'ye geldi. Cenaze sonrası 20 Ekim'de Los Angeles'taki evine döndü. Türkiye'ye dönmeyi planlayan Arbaş, 15 gün içinde dedesinin evine yerleşecekti. Ancak 22 Ekim'de geçirdiği kalp krizi sonrası yaşamını yitirdi.
Cenazesi, 28 Ekim 2003 günü Los Angeles’ın Chatsworth banliyösünde bulunan Oakwood Memorial Park mezarlığında, Kızılderili adetlerine göre yapılan törenle ABD’deki Kızılderili akrabalarının yanına defnedildi.
Ölmeden önceki dönemlerinde “Gratified Desire” (Doyurulmuş Arzu) adlı bir roman yazdı.
Filmleri :
1974 – Battal Gazi’nin Oğlu
1985 – Kuyucaklı Yusuf
1986 – Alev Gibi
1986 – Bitmeyen Sevda
1986 – Bir Günlük Aşk
1986 – Beyaz Bisiklet
1986 – Dilan
1993 – Silk Stalkings Love Never Dies (TV Serisi )
1994 – Gece, Melek ve Bizim Çocuklar
1994 – The Night, the Angel and Our Gang
1996 – Çılgın Badiler
1997 – Hang Your Dog in the Wind
2001 – Cinler ve Periler
2001 – Günah (dizi)
ZERRİN ARBAŞ'IN AÇIKLAMALARI
"Kızımın vefatını atlattım, her şey atlatılıyor. İnsanın doğduğu gibi ölmesi gerekiyor. Zaten bu acıları yaşamak istemiyorsanız ne anne olacaksınız, ne de baba. Evlat acısı yarası, hiçbir zaman kapanmıyor. Şehit annelerine bakıyorum çok büyük bir acı.
Kızımın vefat ettiğini şöyle öğrendim; kızım Derya, eve gidince hep telefon ederdi bana, telefon gelmeyince bu kez ben aradım, cevap gelmedi. Ben de Derya’ya yakın bir arkadaşıma haber verdim, ‘Bir bakar mısın?’ dedim. O da gitti, eve gidince kızım vefat etmişti. Acı haberi öyle öğrendim.
Kızımdan 5 gün önce de babam vefat etmişti. Çok tuhaf bir şey, 5 gün sonra Derya’nın ölmesi acı üstüne acı.
Özlediğimde kızımın fotoğraflarına bakıyorum, her şeyi duruyor. Amerika’dan bütün eşyalarını getirdim. Kızım şu an evde oturuyormuş gibi bir sürü anısı var bende. Kaderin önüne geçemiyoruz, kaderin önünde boynumuz kıldan ince."
ASIM CAN GÜNDÜZ
15 Ağustos 1955'te İstanbul'da dünyaya geldi, ailesinin işi nedeniyle Amerika Birleşik Devletieri'ne taşındı. 11 yaşında bir aile dostunun hediye ettiği gitar sayesinde müzik ile ilgilenmeye başlayan Asım Can Gündüz, The Monkees ve The Ventures gibi sanatçıların eserlerini arkadaşlarına çalmaya başladı. Daha sonra farklı müzik grupları kurdu ve Jimi Hendrix'in hayatını anlatan bir müzikalde ünlü gitaristi canlandırdı. Bu sayede Frank Zappa gibi ünlü isimlerle tanıştı.
Gündüz, uzun yıllar yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri'nden Türkiye'ye 1980'li yılların sonunda döndü ve grubu Ambülans ile 21 Ekim 1981'de TRT'de bestelediği 4 İngilizce sözlü şarkıyı çaldı. Ambülans grubu ile 1980'li yıllarda çalmaya devam etti. 1984 yılında Milliyet gazetesinin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması'nın konuk sanatçılarından biri olup, Türkiye'yi dolaştı.
1984 yılında tekrardan ABD'ye dönmeye karar verdi ve plak çalışmaları yapmaya başladı ancak anne ve babasını kaybettikten sonra tamamen Türkiye'ye dönmeye karar verdi.
1989 yılı Ekim ve Kasım aylarında ilk albümü Anasının Gözü / Cin Gibi'yi kaydetti. Ancak albümdeki parçalardan bazılarının sözlerinin argo kelimeler içermesi gerekçesi ile albümün satışı 1990'da yasaklandı ve bu durum sanatçı tarafından protesto edildi. Albümün çıkması ise 1992 yılını buldu. Özel televizyonların yayın hayatlarına başlamalarıyla, Asım Can Gündüz de bu albümü televizyonda tanıtma şansı yakaladı. Bu dönemde kendisinin televizyon performanslarına manken Sevda Demirel eşlik etti. Albümündeki "Turkish Girls" isimli şarkı aynı yıl BFBS Radio'da "ayın en iyi yabancı şarkısı" seçildi.
Asım Can Gündüz, sonraki yıllarda radyo ve TV programları yaptı. Energy FM, Power FM, ve Kiss FM radyolarının kurucu üyelerindendi. Ayrıca Zuhal Müzik'in ortaklarından biri olan Gündüz, burada gitar dersi de verdi. 1994 yılında Kanal 6'da Zeyno Günenç ile "Müzikalite" programı yaptı. 1997 yılında Baba Blues Band grubunu kurdu ve müzisyen arkadaşlarıyla televizyonda ve sahnelerde blues şarkılarını yorumladılar.
1998 yılında Bir Sevgi Eseri ismini taşıyan cover parçalara Türkçe sözler yazarak bir albüm çıkardı. "Romantik Blues" olarak tanıttığı bu albümde Gary Moore, Eric Clapton ve George Michael gibi sevilen sanatçıların şarkılarını sanatçılarla bire bir görüşerek telif ödemeleri yaparak yorumladı. 2000 yılında Dansöz adlı filmde oynadı.
2000 yılında ABD'ye geri dönme kararı alsa da bir sene sonra Marmaris'e taşındı, Marmaris içinde ve Türkiye dışında çeşitli mekânlarda konserler verdi. 2011 yılında "Nazar Değdi" ve "Yavrum" şarkılarını yayınladı. 2013 yılında ise Mc Dandik adlı filmde oynadı.
Amerika'nın ünlü Blues Hall of Fame, organizasyonu, Asım Can Gündüz'e "Legendary Blues Artist - Efsane Blues Sanatçısı" onurunu layık görmüştü. Hayatta olsaydı bu ödül kendisine Kıbrıs'ta 19 Temmuz 2016'da Kıbrıs Blues Festivali'nde takdim edilecekti. Son yıllarında Ankaralı rock grubu Heavy Sky'a destek olup, beraber konserlere çıkmaktaydı
Gündüz'ün ilk evliliğinden kendisi gibi müzisyen oğlu Evrencan Gündüz dünyaya geldi. İkinci evliliğini Tülay Bilben ile ABD'de yapmıştır.
Evinde geçirdiği kalp krizi nedeniyle eşi tarafından hastaneye kaldırılan Asım Can Gündüz, hastanede tüm çabalara rağmen, 24 Haziran 2016'da hayatını kaybetti. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Kanlıca Mezarlığı'nda annesinin yanına defnedilmiştir.
DEFNE JOY FOSTER
Defne Joy Nayman Foster (2 Eylül 1975, İncirlik, Adana - 2 Şubat 2011, İstanbul), Türk görüntü yönetmeni, oyuncu, sunucu ve eski DJ.
Türk olan annesi Hatice Nayman ile NATO'da subay olan ABD'li Steve Foster'ın kızı olan Defne Joy Foster, 2 Eylül 1975'te Adana İncirlik Hava Üssü'nde doğdu.Çiftin boşanmasıyla Foster'ın babası memleketi Alabama'ya giderken Foster, annesiyle kaldı.Ortaokulu İzmir Alsancak Ortaokulu'nda okudu. 1992 yılında İzmir Fatih Lisesi'nden mezun oldu ve daha sonra eğitimine devam etmedi.
İlk olarak 1996'da Kral TV VJ'i olarak ekran başına geçen Foster, daha sonra çeşitli kanallarda müzik programı sunuculuğu yaptı. Ardından dizi oyunculuğuna başladı. Uzunca bir süre Sihirli Annem adlı dizide Eda karakterini canlandırdı. Oyunculuğun dışında bir süre tekrar program sundu. Tv8'de yayınlanan Bir İş İçin Lazım adlı programı Cemil Büyükdöğerli ile birlikte sundu. Bunun dışında bir TRT programı olan Çeyiz Şov'u sundu. Ayrıca Kanal 7'de Zula adlı programın sunuculuğunu yaptı. Son olarak Acun Ilıcalı'nın sunup, yapımını üstlendiği Yok Böyle Dans adlı programa yarışmacı olarak katıldı.
Oyunculuk
1997: Ruhsar Konuk Oyuncu
2000: Beyaz Yalanlar Yardımcı Oyuncu
2000: Dadı Yardımcı Oyuncu
2003: Sihirli Annem Eda
2006: Selena Pandora
2007: Hayal ve Gerçek Yardımcı Oyuncu
Sunuculuk
Çeyiz Show
Çat Kapı
Bir İş İçin Lazım
NTV Yeşil Ekran
Uzman Avı
Zula
Yarışma
2002 : Altıncı His (Takım kaptanı)
2010-2011: Yok Böyle Dans (Yarışmacı)
Kişisel Hayatı
Foster, çalıştığı sette görüntü yönetmeni olarak çalışan ve burada tanıştığı İlker Yasin Solmaz ile 2008'de Assos'ta evlendi ve bu evlilikten 13 Haziran 2009'da Can Kılıç adında bir oğlu oldu.
Ölümü
2 Şubat 2011 tarihinde hayatını kaybeden Foster'in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.Defne Joy Foster'in şüpheli ölümüyle ilgili araştırmalar hala devam ediyo
AYŞE ÖZGÜN
Adana'da doğdu. Tarsus Amerikan Lisesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'na devam etti, mezun olmadan eğitimini yarım bıraktı. Gazetecilik hayatına, 18 yaşında Nokta dergisinde başladı. Daha sonra Aktüel ve Tempo dergilerinde çalıştı. Halen Hürriyet Gazetesi'nde yazdı. Evli ve bir çocuk annesidir.
Ayşe Özgün, 1951 yılında Adana'da doğmuştur. Bir abisi vardır. İlkokul 4. sınıftan sonra deniz subayı olan babasının ateşe olarak tayini çıktığı için gittikleri Amerika’da Washington, DC’de yaşadı ve ilkokulu orada bitirdi. Ortaokulu ve liseyi İstanbul Arnavutköy’de Amerikan kız kolejinde okudu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'na devam etti, mezun olmadan eğitimini yarım bıraktı.
Ayşe Özgün, gazetecilik hayatına, 18 yaşında Nokta dergisinde başladı. Daha sonra Aktüel ve Tempo dergilerinde çalıştı. Halen Hürriyet Gazetesi'nde yazıyor.
2015 yılına kadar ekranlarda farklı konuları ele alan Ayşe Özgün en çok Yaşar Nuri Öztürk ile yaptığı programlardaki sohbetleriyle adından söz ettirdi. Televizyon ekranlarında 6500’den fazla program yaptı.
Ayşe Özgün, 1972 yılında Haluk Özgün ile evlendi 1973 yılında oğlu Ali doğdu. 1974 yılında ikizleri Canan ve Ahmet dünyaya geldi.
Ayşe Özgün’ün üç çocuğu Ali Özgün, Canan Özgün ve Ahmet Özgün’ün; çeşitli kanallara otomobil ve motorsporları programları yapan ACA adlı bir prodüksiyon firması vardır.
Star TV'de yayımlanan Ayşe Özgün'ün yaptığı kadın programına katıldığı için babası tarafından öldürülen kadın olayından sonra Ayşe Özgün'ün programı 11 Kasım 2005 tarihi itibariyle yayımdan kaldırıldı.
2015 yılının başlarında TVEM’de yayınlanan “Kim Haklı Kim Haksız” adlı programın sunuculuğunu Tuğba Ekinci ile beraber yaptı.
Kitapları :
2002 - Annelik Deneyimlerim
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2005 - Dikkat Şahan Çıkabilir (Kendisi)(TV Dizisi)
2003 - Hayat Bilgisi (Kendisi) (TV Dizisi)
2002 - Reyting Hamdi (Dedektif) (TV Dizisi)
Allah siz okuyucularıma ve tüm sevdiklerinize de sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler versin, Allah sıralı ölüm versin, hiç bir anne babaya evlat acısı yaşatmasın, şehit haberleri aldığımız şu günlerde Allah tüm şehit annelerinin yardımcısı olsun, ailelerine sabırlar versin, şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Esra Öziskender
(Kaynakça: Hürriyet, Milliyet, Karar, Sabah, Biyografya)
Doğan Cüceloğlu:
“Ben Amerika'da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yapıyorum. Amerika'da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark yaratıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor. İstisnalar kesinlikle olabilir ama genellikle böyle.
Türkiye'ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum. Şehirleşme ve eğitim. Türkiye'de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum. Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Bu son derece kuvvetli bir duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur.
Ama şehirleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda değerler bilinci çok yüksektir. Sanki eğitilmiş Amerikalı.... Burada çok önemli bir gözlem var. Bunun üzerine düşünmek lâzım.
Benim analığım yörüktü. Annem öldükten sonra babam yeniden evlendi. Biz ona anne demedik, Ayşe teyze dedik. Ben daha on yaşındayım, sapanla vicik dediğimiz küçücük bir kuşu vurmaya çalışıyorum. 'Vurma oğlum' dedi. Ben, sen ne bilirsin Yörük karısı tavrı içinde, 'Ne var parmak gibi küp küçücük kuş' dedim.
Analığımın cevabı:'Yavrum! Canın küçüğü büyüğü olur mu? Allah her birine bir can vermiş. Vurma yavrum günah.' dedi.
Şu derinliğe bakın. Okuma yazması yok bu kadının. Yıllar Sonra bunun anlamını anladım. Anladığım zaman ağlamaya başladım.
Konferanstayım, böyle gözyaşı dökerek ağlıyorum. Yanımdaki Amerikalı kadın, ne oluyor bu adama diye meraklanmaya başladı. Ne oluyor dedi. O kadar mutluydum ki, 'çok mutluyum' dedim ağlayarak. Kendi kendime 'Ya Rabbi! Çok şükür. Sağken bunun farkına vardım.
Biz bütün insanlar kardeştir deyince sanki çok şey söylüyoruz. Kadın bunları aşmış. Canlardan oluşan bir aile, büyük küçük yok. Hepsi birbirine eşit. Onur eşitliği var. Canın büyüğü küçüğü olur mu? Allah hepsine can vermiş. Şu bilinci görüyor musunuz? Nereden geliyor bu?
Bu, tasavvuf kültüründen geliyor. Bu yayılmış. Eğer şehirleşme ve eğitim ele geçirmemişse, hâlâ bu mayamızda var. Ben zamanım olsa, hiç şehir yüzü görmemiş hiç okumamış köylülerin, özellikle yaşlı kadınların arasında zaman geçirip, onlardan bilgelikler öğrenmek isterim.
Bu topraklarda neler birikmiş. Ne insanlık deneyimleri var. Bir de doğadan kopmamış. Sürekli doğayla haşır-neşir içerisinde o bilgelikler bilenmiş. Kitap bilgisi değil. Farkına varmış ve bir yere oturtmuş.”
Doğan Cüceloğlu
No comments:
Post a Comment