Featured Post

Yeşil Kart Bir Çözüm müdür?

YEŞİL KART BİR ÇÖZÜM MÜDÜR? Üniversite’de iken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Orada bir ark...

Wednesday, December 13, 2017

Amerika ve iş

Merhaba Arkadaşlar,

İşsizliğin doruk noktasına ulaştığı şu günlerde Amerika’da iş bulmanın bir başka alternatifi de evden çalışmak. Ayrıca, işsizlik oranından bağımsız olarak evden çalışmayı tercih eden birçok iş arayan da bulunmakta. En büyük sebep esnek çalışma saatleri, bir ofise bağlı kalmama, yol masrafından tasarruf etme, çocuklu ev hanımları için çalışma saatlerini düzenleyip çocuklarıyla daha fazla vakit geçirebilme olanağı öğrenciler için hem okuyup hem gelir elde etme aracı, part-time (yarı-zamanlı) çalışanlar için de gelirlerini yükseltme olanağı sağlamasıdır.

Evden çalışmaya en çok talep olan işleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

1) İlan Pazarlama Acentaları

İlan pazarlama acentaları her türlü medya için ilan veren kişi ve kuruluşları bulmakla yükümlüdür. Bu ilanlar yazılı medya için hazırlanmış olabileceği gibi radyo, internet, billboard, televizyon veya bugünlerde New York sokaklarında sıkça gördüğümüz bisikletli ilancılar için de olabilir. Siz bu ilanları oturduğunuz yerden pazarlayan kişi olacaksınız. Yapılan bir araştırmaya göre 2016 yılına kadar bu alanda 35 bin adet yeni iş sahası açılması öngörülmüştür.

2) Sekreter / Asistanlar

“Administratıve Asistant” dediğimiz sekreterlik veya asistanlık, evden çalışılan işler arasında yükselen bir trende sahiptir. Artık Asistan deyince insanların aklına bir masanın başında oturan ve şirkete gelenleri karşılayan kişi gelmiyor. Son yıllarda artık bir çok şirket “virtüal” yanı görünmez olmaya başladı. New York’ta böyle bir “virtüal office”i aylık $ 90’dan başlayan fiyatlarla kiralayabilirsiniz. Bu durumda sadece adresi kiralamış oluyorsunuz ve bir de size gelen postaları alıyorlar, ek hizmetler isterseniz onlar da ayrıca ücrete tabi mesela tele-sekreter hizmeti, bir asistana mesaj bırakma, konferans odalarını kullanma vb. Virtual Office’i yanı görünmez ofisi ne kadar çok kullanıyorsanız o oranda bir ödeme yapıp kiralamanız mümkün. Lokasyon ve verilecek hizmetlere göre aylık ödemeniz $500 ve üstüne kadar çıkabiliyor. Özellikle Manhattan’da normal bir ofis kirasını düşünecek olursak bu rakamlar çok düşük kalıyor tabiiki. Ama sonuçta bu hizmetin en büyük faydası işinize daha profesyonel bir görünüş kazandırmak, daha merkezi bir yerde ofisiniz olduğu izlenimini vermek ve gerektiği zaman bu ofislerin konferans odalarını kullanabilmek. İşte evden çalışan sekreterler de bu şirketlerin bütün yazışma ve telefon görüşmelerini evden hallediyor, randevuları ayarlıyor, müşterilerle görüşmeleri yapıyor, yanı gerçek bir sekreter gibi ama evden çalışıyor.

3) Bilgisayar Mühendisleri

2016 yılına kadar 324 bin yeni işin bu alanda açılacağı öngörülmektedir. Bilgisayar mühendisleri zamanlarının bir çoğunu yeni software tekniklerini dizyan, etme, geliştirme, test etme ve yeni gelişmeleri takip etmekle geçiriyorlar. Evden başka bir firmaya yardımcı olabileceğiniz gibi kendi işinizi de kurabilirsiniz.

4) Mahkeme Raportörleri

Mahkeme Raportörleri çoğu zaman freelance yanı evden çalışırlar. Mahkeme kararlarını yazıya dökerler, toplantı , seminer ve basın bültenlerini hazırlarlar.

5) Müşteri Temsilcileri

Özellikle, tanımadığımız hedef kitlelerin rastgele aranması gibi nitelendirebileceğimiz ve soğuk arama olarak tercüme edebileceğimiz Cold Calling’in çok yaygınlaştığı şu günlerde evden çalışan müşteri temsilcilerinin de işleri yoğunlaştı. Bu alanda hepinizin de bildiği gibi Amerika’dan yurt dışına açılma daha çok yaygın, kredi kartı şirketinizi aradığınız zaman Hindistan’daki bir temsilci size cevap verebiliyor. Ama gene de özellikle düşük ekonomilerde satış ve pazarlamayı hızlandırmak için her zaman evden çalışan müşteri temsilcilerine ihtiyaç oluyor. Şu anda 2.2 milyon olan müşteri temsilcisi sayısının 2016 yılına kadar 2.7 milyona çıkması bekleniyor.

6) Toplantı Organizatörleri

Herhangi bir toplantıyı düzenlemek için maaşlı ve sürekli eleman bulundurmak artık firmalar için çok pahalı olmaya başladı. O nedenle freelance çalışan toplantı organizatörlerini tercih ediyorlar. Toplantı organizatörü olarak toplantının yapılacağı yerin doğru seçimi, gerekli alet ve eşyaların kiralanması, bulunması, misafir konuşmacıların ayarlanması, katılımcıların belirlenip davetiyelerin gönderilmesi vb tüm detaylarla ilgileniyor ve toplantının veya etkinliğin en başarılı bir şekilde geçmesine çalışıyorlar. Çok rahatlıkla evden başlatıp yürütebileceğiniz bir iş.

7) Hukuk Asistanları

“Paralegals” dediğimiz avukat veya hukukçu asistanları diğer tüm asistanlık görevi yanında biraz hukuk bilgisi veya deneyimi de taşıdıklarından serbest çalışan avukat ve hukukçulara çok yardımcı olabilmektedirler ve bu alanda her zaman talep vardır. Rahatlıkla evden yapılabilecek bir is.

8) Pazar Araştırmacıları

Pazar araştırmacıları için %20 bir iş olanağı artışı öngörülmektedir gelecek yıllarda. Düşük ekonomilerde şirketler gelirlerini artırmak için satış ve pazarlamaya yöneldiklerinden en kuvvetli medyaya ulaşma bakımından Pazar Araştırmacılarının önemi çok artıyor.

9) E-Bay Satıcıları

Günümüzde artan bir trend de internet üzerinden satış yapmak. İnsanlar bu konuda tüm yaratıcılıklarını kullanıp temasa geçtikleri kişi ve kuruluşların ürün, hizmet ve malzemelerini internet üzerinden komisyon usulüyle satışa sunuyorlar. Bu konuda internette çok fazla kaynak bulabilirsiniz, bu ise nasıl başlanıp başarılı olunacağına dair.

10) Finans Danışmanları

Yatırımlarını nereye yapacağına karar vermek, üniversite kredilerini kontrol etmek veya emekliliklerini güvence altına alabilmek gibi değişik nedenlerle bir çok insan günümüzde Finans Danışmanları ile çalışma gereği duyuyor. 2016 yılına kadar bu alanda %41 artış bekleniyor.

Kariyer Uzmanları Nasıl Çalışır – Devam edecek…

İki türlü Kariyer Uzmanı vardır, biri maaşlı olarak bir firmaya çalışır eleman statüsünde, diğeri de freelance kendi adına çalışır. Freelance çalışan Kariyer Uzmanları kendi müşterilerini kendileri bulurlar ve komisyon usulü çalışırlar. Biliyorsunuz geçen yazımızda Kariyer Uzmanlarının nasıl çalıştığına değinmiştik, ikinci bölümü de yakında yayınlayacağız böylece bu alana ilgi duyan arkadaşlar yazılarımızı takip ederlerse geniş bilgi alma imkanına kavuşacaklar. Ayrıca iş ararken Kariyer Uzmanlarının nasıl çalıştığını bilmeleri onlara iş arama taktiklerinde çok yardımcı olacaktır.

Her zamanki gibi huzurlu, sağlıklı, neşeli ve bol kazançlı günler diliyorum.

Yorum, soru ve önerilerinizi bekliyorum.

Esra Oziskender. esra@hrlinkconsulting.com



Esra Öziskender / Amerika

İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031 (What’s App)
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerika-ve-is-makale,2863.html

Amerika ve Yeşil Kart Rüyası - 2

Ekonomi eğer bu kadar kötü olmasaydı belki şansları daha fazla olabilirdi ama ekonomin bozuk olduğu ve en azından 2012 yılına kadar düzelmeyeceği beklenilen böyle bir dönemde yabancı bir ülkeden gelmiş, İngilizcesi çok iyi ve akıcı olmayan, Amerika’da hiç profesyonel is tecrübesi ve eğitimi olmayan birinin yeşil kartı dahi olsa kariyer yapması çok zor. Şansının çok yaver gitmesi lazım ki bulunduğu yerde hakikaten onun niteliklerine uygun bir iş açığı olacak ve de başka kimseyi de bulamıyor olacak bu şirket. Belki o zaman işe alınması mümkün olabilir. Kaldı ki örneğimizdeki çift beraber iş aradıklarından her birinin ayrı bir eyalete gidip çalışması da pratikte pek mümkün değil. Aynı lokasyonda is aramak zorunda olmaları da ayrı bir engel.

Texas’ta bir başka çift, onlar da Türkiye’de üniversiteden mezun olup, avukat olup gelmişler buraya, lotary’den yeşil kart çıkmış. Onlar hiç avukatlık işi aramadılar bile. Çünkü avukatlık yapabilmeleri için kesinlikle ek dersler almaları (hatta belki de yeniden okumaları) gerekiyor. Kanunlar tamamen farklı bildiğiniz gibi. Dolayısıyla direkt olarak bir lokanta açtılar. Simdi bir bebekleri oldu ve lokantacılıkla geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar, çok süper gitmiyor ama en azından kendilerini geçindiriyorlar. Avukatlık diplomalarını da sandığa kaldırdılar. En azından çocuklarına güzel bir gelecek sağlamak için bu ülkeye geldikleri düşüncesi onları biraz olsun rahatlatıyor.

Connecticut’ta bir çift, gene aynı şekilde yeşil kartla gelmişler. Erkek Türkiye’den bilgisayar uzmanı emeklisi, eşi de muhasebe müdür yardımcısı emeklisi olarak geldi. Simdi ne mi yapıyorlar? Erkek bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, bayan da temizliğe gidiyor. Sebep, İngilizceleri yok denecek kadar az. Amerikan sistemini, eğitim sistemini, çalışma ortamını hiç bilmiyorlar ve bu şekilde bir profesyonel hayata atılmaları çok zor. Kendilerini geliştirmeleri lazım ama geçim derdi olduğu için ona da zaman ayıramıyorlar ve bu durum tam sekiz yıldır bu şekilde devam ediyor.

Virginia’da bir çift, bayan Türkiye’de pazarlama müdürüymüş, eşi de satış müdürü. Simdi bayan son dört yıldır çocuk bakıcılığı yapıyor, eşi de taksi şoförlüğü, yeşil kartla gelmişler ve şu anda her ikisi de vatandaş.

Doktorları saymıyorum bile çünkü doktorların işi çok zor, eğitimlerinin büyük bir bölümünü burada tekrar almak zorunda oldukları için bir çoğu hiç girişmiyor bile, zaten eğer evli ve çocukları varsa böyle bir “yeniden hayata başlama” seklinde plan çok da uymuyor onların aile düzenlerine.

Hep evlilerden örnek verdim, bekarlar içinde yeşil karta rağmen zorluk çekenler var tabiki ama onların işi biraz daha kolay sanki çünkü en azından sadece kendilerini geçindirmek zorundalar, bir de teorik olarak (pratikte bu herkes için mümkün olmasa da) iş neredeyse oraya taşınmaları daha kolay. O nedenle onlar daha serbest bir şekilde iş arıyorlar. Ancak Maine’de oturan bir arkadaş, yeni vatandaşlığını aldı, son üç yıldır araba yıkama atölyesinde işçi olarak çalışıyor, Türkiye’de işletme bölümü mezunu.

Bu örnekleri neden verdik? Hep sanılır ki Amerika’da oturma ve çalışma izni olmayanlar profesyonel hayatta çalışamaz, kariyer yapamaz, alt düzey işleri (yani Amerikalıların yapmak istemediği diye tabir ettiğimiz isleri) yapmaya mecbur, diğerlerinin oturma ve çalışma izni varsa hayatlarını düzene koymaları çok kolay. İşte yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi her zaman böyle olmayabiliyor. Yeşil kartı olanla, olmayan ayni işi yapabiliyor.


Yeşil karta başvurmadan önce iyi bir araştırma yapmak lazım. Çünkü yeşil kart çıktığı zaman, bu fırsatı kaçırmayayım deyip hiç bir araştırma yapmadan, İngilizce bilgisi ilerletilmeden, uygun eğitimler alınmadan buraya göç edilirse hüsrana uğrayabiliyor arkadaşlarımız. Kaldı ki bütün bu araştırmalar ve hazırlıklar yapılsa bile gene de hüsran olabiliyor, özellikle ekonominin iyi olmadığı dönemlerde.

Ne iş olsa yaparım, yeter ki oraya bir kapağı atayım, nasılsa bir şekilde yolunu bulur kariyerime de devam ederim mantığı her zaman, her yerde ve herkes için islemiyor maalesef ve günler, aylar, yıllar su gibi gelip geçiyor. Çok arkadaşımız var bu şekilde, bir de dönüp bakıyorlar ki on yıldır Amerika’dalar ama ideallerindeki işi yapma anlamında bir arpa boyu yol alamamışlar.

Şimdi bu demek değildir ki kariyer yapmamak insanları çok mutsuz eder vs. Tabiki kişiye ve ortama göre değişir, tabiki herkes de kariyerini yapmak zorunda değildir, yapabildiğini yaptığı için çok mutlu olan insanlar da var, çok farklı bir alanda iş kuranlar ve başarılı olanlar var v.b. Ancak yeşil kart profesyonel hayatta faydalı mıdır diyenler için birkaç örnek verdik.

Şu da var ki eğer bir kişi Amerika’da zaten sevdiği veya alanına çok yakin bir işte H1B statüsünde yani çalışma izni ile çalışıyorsa ve bu kişi bir şekilde yeşil kart sahibi olursa işte o zaman çok faydalı çünkü artık çalışma vizem yenilenecek mi, kalabilecek miyim, dönmek zorunda mı kalacağım stresi ortadan kalkmış oluyor.

Bir de tabiki her halükarda yeşil kart, oturma ve çalışma izni verdiği için her konumda ve şartta bu izne sahip olmayan herkes için bulunmaz bir nimet. Ancak kariyerime Amerika’da da devam edeyim veya Amerika’da yeni bir kariyere başlayayım dediğiniz anda yeşil kartın o gizemli gücü birden yetersiz kalabiliyor. İste o zaman insanın hakikaten: - Yeşiiiilll, yeşilll!!! diyesi geliyor…

Bu konuya bir başka yazıda tekrar devam etmek üzere… Eğer sizler de bana etrafınızdaki ve ya kendinize ait örnekleri gönderirseniz sevinirim. Gördüğünüz gibi isim vermiyoruz, eyalet isimleri de gerçek örneklerdeki ile ayni değildir.

Hepinize şu soğuk havalarda bol güneşli günler dilerim!!!

Sevgiler,



Esra Öziskender / Amerika

İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031 (What’s App)
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerika-ve-yesil-kart-ruyasi-2-makale,2761.html

Amerika ve Yeşil Kart Rüyası - 1

Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerde bir bakıyorsunuz sıcak hava dalgası esiyor, bir bakıyorsunuz soğuk hava kasırgası var gibi. En son, vize tartışmaları, karşılıklı yasaklamalar, şimdi ise yavaşça yumuşama ve vizelerdeki sıkıntıların aşılmaya çalışılmasına yönelik atılan adımlar var.

Türkiye’de üniversite okurken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Bir arkadaşımız, okeyde kendisine joker gelsin diye şarkı tutturmuştu ve jokere de yeşil ismini takmıştı.
-Yeşiiillll, yeşil!!! Yeşiiillll, yeşil!! diye kendi kendine mırıldanırdı. (Yeşili yani jokeri çağırma şarkısıymış.)

Şimdi ben de ne zaman yeşil kartla ilgili bir haber duysam hemen aklıma bu şarkı geliyor ve kendi kendime, “Yeşiiill, yeşil” diye mırıldanasım geliyor. Hani böyle gizli bir şarkı ile çağırsak tüm ihtiyacı olanlara bir anda geliverecekmiş gibi ve de sihirli değneği ile her şeyi bin anda düzeltiverecekmiş gibi.
Yeşil kartın profesyonel hayattaki etkisi ile ilgili bir yazı olsun istedim bu yazım. Simdi diyeceksiniz ki bunun tartışması yapılır mı? Tabi ki yeşil kartın kariyerimize çok büyük bir etkisi var. Ben de diyorum ki “depends!!!” yani duruma bağlı olarak değişir Onun için size gerçek hayattan bazı örnekler vereceğim (isimler saklı kalmak şartıyla. Eyalet isimleri de gerçek kahramanlarımızın oturduğu eyaletler değildir, kim oldukları anlaşılmasın diye).

California’da bir Türk çift var. Her ikisi de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun mühendisler. Okulda tanışıp evlenmişler. Türkiye’de beş sene iş hayatında çalıştıktan sonra kendilerine lotary’den yeşil kart (green card) çıkmış ve Amerika’ya göç etmişler. Buraya kadar normal bir hikaye olarak gözüküyor. Ancak bütün problemler bundan sonra başlıyor. Türkiye’de her ikisinin de bir işi ve oturdukları güzel bir evleri ve geleceğe yönelik hayalleri varken bakin burada neleri var; Küçük bir apartman dairesinde kalıyorlar, ara ara yanlarına ev arkadaşı alıyorlar geçinebilmek için. Tam iki senedir bilfiil is arıyorlar ve bulamıyorlar. Buldukları en iyi isler geçici olarak yapabilecekleri alt düzey işler. Artık hayallerini ve umutlarını da kaybetmek üzereler ve bir çıkış yolu arıyorlar.

Yeşil kartları olmasına rağmen neden bu kadar zorlanıyorlar is bulmakta dersiniz? Her şeyden önemlisi yabancı dil, İngilizceleri çok iyi düzeyde değil, ilerletmeye çalışıyorlar ancak hem geçim derdi hem de iş arama yoğunluğu içerisinde İngilizceye adam akıllı fokus olup ilerletmeleri çok uzun zaman alacak. İkincisi mühendis olarak Amerika’da hiç tecrübeleri yok ve Türkiye’de aldıkları eğitim ile burada nasıl çalışabilirler açıkçası ben de bilemiyorum bildiğim tek şey bazı mühendislik alanları için buradan ek ders almalarının gerektiği, çünkü mühendislik – mimarlık gibi teknik mesleklerde öğretilenler ve uygulamalar ülkeden ülkeye değişiyor (birkaç başka meslekte olduğu gibi.) Simdi bir çözüm olarak doktoraya kayıt olmayı düşünüyorlar. Böylece okulda kalıp kariyer yapma şanslar olabilir ancak bir çok kişi bu yolu denediği için ve de doktora yaptıktan sonra okulda kalma garantisi olmadığı için o çözüm de pratikte ne kadar isleyecek bilemiyoruz.


Esra Öziskender / Amerika

İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031 (What’s App)
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerika-ve-yesil-kart-ruyasi-1-makale,2757.html

Amerika’da kutladığımız Cumhuriyetimizin 94. Yılı



Gurbette yaşayan Türklerin en fazla özlemini çektikleri değerlerden bir tanesi de vatan hasretidir.

Bizler, aile hasreti, eş, dost hasreti ve yakınlarımızın hasretleriyle uzak kaldığımız dostluğumuzu, arkadaşlığımızı resmi fotoğraflara bakıp pekiştiren ve ölsem gideren bir milletin temsilcileriyiz.

Türk olarak, Amerika’da yaşamanın güçlükleri ve zorluklarını çok yakından tanıyoruz. Türkiye ile Amerika arasındaki dostluk ilişkilerinin düzelmesi içinde elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya çabalıyoruz. İki ülkenin halkları ve insanları olarak bizler çok iyi anlaşıyoruz.

Ülkemizin değerlerini de Amerika’da yaşamak ve yaşatmaktan mutluluk duyuyoruz. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94. Yıl dönümü kutlamaları bu kez Amerika’da tam tamına günlerce, hatta haftalarca sürdü.

Bizim bu mutlu günümüze, Amerikalıların da ortak olması bizleri mutlu etti. Sevindirdi.

Şimdi, organizasyonların bazılarında benim de emeğim olan Cumhuriyet kutlamalarıyla ilgili haberleri sizlerle paylaşmayı istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 94. yıl dönümü, ABD'nin New York'ta kutlandı.

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu ve New York Başkonsolosu Ertan Yalçın'ın ev sahipliğinde New York'ta verilen resepsiyona çok sayıda ülkenin BM daimi temsilcisi, Türk-Amerikan toplumu temsilcileri ve birçok konuk katıldı.
Resepsiyon, Türkiye ve ABD milli marşlarının okunmasıyla başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı ise Başkonsolos Ertan Yalçın tarafından okundu.

Etkinlikte konuşan Sinirlioğlu, tüm katılımcılara teşekkür ederek, geçmişte olduğu gibi Cumhuriyet'in kuruluşunun 94. yıl dönümünde hep birlikte demokrasi ve Cumhuriyet'e bağlılığın gösterilmesinin önemini vurguladı.

Medeniyetler Korosu konseri

HATAY'ın 'Antakya Medeniyetler Korosu, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) konserleri kapsamında New York'ta sahneye çıktı. Unutulmaz bir konser izlediklerini söyleyen Türkiye'nin New York Başkonsolosu Yalçın, Antakya Medeniyetler Korosu üyelerine ve Şef Yılmaz Özfırat'a teşekkür etti.
Hatay'da 3 semavi din ile 6 mezhebin mensuplarından oluşan, Türkçe, Arapça ve Ermenice ilahiler seslendiren 'Medeniyetler Korosu'nun ABD'de vereceği konserler için hazırlanan 47 kişilik kafile, vize engeline takılmıştı. ABD ile Türkiye arasında yaşanan vize krizi üzerine 250 üye arasından ABD vizesi olanlarla yeni koro oluşturulmuştu. Repertuvarlarını da değiştirmek zorunda kalan 40 kişilik yeni koro, Türkiye New York Başkonsolosluğu ve Türk- Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) iş birliğiyle düzenlenen organizasyon kapsamında New York'ta sahne aldı.
Türkiye'nin New York Başkonsolosu Ertan Yalçın, TASC yöneticileri, oyuncu Mete Horozoğlu, New York'ta bulunan farklı ülkelerin başkonsoloslarıyla davetlilerin katıldığı ve Amerikan Kızılderilileri Ulusal Müzesi'nde gerçekleşen konserde, Hatay'da yaşayan farklı dinlere mensup koro üyelerince seslendirilen ilahiler alkış aldı.
Antakya Medeniyetler Korosu Şefi Yılmaz Özfırat yönetimindeki konserin final bölümünde, arka sıralardan 5 yaşındaki bir çocuğun, "Mustafa Kemal Paşa'yı istiyorum" diye bağırması geceye damga vururken, Antakya Medeniyetler Korosu'nun büyük bir coşkuyla seslendirdiği İzmir Marşı'na salondaki konuklar da eşlik etti.
Geçtiğimiz günlerde New York'ta gerçekleşen terör saldırısından duydukları üzüntüyü dile getiren Antakya Medeniyetler Korosu Başkanı Özfırat, terörün her türlüsünü lanetlediklerinin altını çizdi. Özelde Hatay'ı, genelde Türkiye'yi başarıyla temsil ederek, dünya barışı için konserler vermeye devam edeceklerini dile getiren Özfırat, kasım ayının sonunda İsrail ve Filistin'de de konser vereceklerini kaydetti.
Unutulmaz bir konser izlediklerini söyleyen Türkiye'nin New York Başkonsolosu Yalçın ise Antakya Medeniyetler Korosu üyelerine ve Şef Yılmaz Özfırat'a teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi.

…….



ABD'DEKİ CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI :
-----------------------------------
NEW JERSEY :
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'muzun düzenlediği 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Balosu
Waterside / 29 Ekim Pazar akşamı :5pm - 10 pm arası
-----------------------------------
NEW JERSEY :
TADF'mizin üyesi Türk Amerikan Giresunlular Derneği'mizin Cumhuriyet Bayramı kutlaması
Beverly, South New Jersey/Dernek Binası / 27 Ekim Cuma akşamı :7pm
-----------------------------------
NEW JERSEY :
İTÜ Mez Derneği'nin kutlaması
Edgewater / 28 Ekim Pazar günü :12:30 pm
-----------------------------------
NEW JERSEY :
Amerikalı Türkler/ Deniz Çelik
Bayrak Çekme Töreni - Lyndhurst Belediyesi - 29 Ekim Pazar günü :12:30 pm
-----------------------------------
NEW YORK :
TADF'mizin üyesi Amerika Türk Hars Birliği ve Amerika Kemalistler Birliği'nin Cumhuriyet Bayramı Kutlaması
Staten Island Dernek Binası / 28 Ekim Cumartesi akşamı :6 pm
-----------------------------------
NEW YORK :
TADF'mizin üyesi Amerika Türk Kadınlar Birliği'mize bağlı ATATÜRK OKULU'muzun Cumhuriyet Bayramı Kutlama Programı
Manhattan uppereastside / 28 Ekim Cumartesi günü : 15:30 ( 3:30 pm )
----------------------------------
NEW YORK :
NYPD Middle East & Turkic Society Derneği'nin Bayrak Çekme töreni
Bowling Green / 27 Ekim Cuma günü / 11:30 am
-----------------------------------
CONNECTICUT:
TADF'mizin üyesi SNE-TACA Derneği'mizin Bayrak Çekme töreni
Connecticut State Capitol / 2 Kasım Perşembe : 12:00 pm 13:00 pm arası
-----------------------------------
CONNECTİCUT:
TADF'mizin üyesi SNE- TACA Derneği'mizin Cumhuriyet Bayramı Balosu
The Farmington Club / 5 Kasım Pazar akşamı : 7 pm
------------------------------------
FLORİDA:
TADF'mizin üyesi TACAF Derneği'mizin Cumhuriyet Bayramı Balosu
Tampa / 28 Ekim Cumartesi gecesi : 7 pm
-------------------------------------
FLORIDA:
TADF'mizin üyesi FTAA derneğimizin Cumhuriyet Bayramı Balosu
29 Ekim Pazar akşamı : 6 pm
Florida Türk Evi
3020 NE 32nd Av. Suite 123
Fort Lauderdale, FL.
---------------------------------------
FLORIDA :
USF Student Organization tarafından düzenlenecek olan Cumhuriyeti Bayramı Pikniği - Riverfront Park USF
6200 E. Fletcher Ave. Tampa, FL.33617
28 Ekim Cumartesi : 12:00-19:00 arası
----------------------------------------
WASHINGTON, DC :
ATA-DC ve MATA Derneklerinin Cumhuriyet Bayramı Balosu
28 Ekim Cumartesi akşamı : 7 pm
-------------------------------------
WASHINGTON, DC :
Türkiye Cumhuriyeti Washington Büyükelçiliği'mizin Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu
27 Ekim Cuma günü : 18:30 - 20:30 arası
--------------------------------------
CALIFORNIA :
TADF'mizin üyesi ATA- SC Derneği'mizin Cumhuriyet Bayramı Balosu
28 Ekim Cumartesi akşamı : 7 pm
-------------------------------------
NORTH CAROLINA :
ATA- NC Derneği'nin Cumhuriyet Bayramı Balosu
29 Ekim Pazar gecesi : 7 pm
-------------------------------------
CHICAGO :
TADF'mizin üyesi TACA Derneği'mizin Cumhuriyet Bayramı Balosu
28 Ekim Cumartesi akşamı : 7 pm
-------------------------------------
BOSTON :
Türkiye Cumhuriyeti Boston Konsolosluğu'muzun Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu
30 Ekim Pazartesi : 18:00 - 20:00 arası
-------------------------------------
GEORGIA :
TADF'mizin üyesi Turkish American Cultural Association of Georgia (TACAGA ) derneğimizin Cumhuriyet Bayrami balosu,
28 Ekim 2017, 18:00
Crowne Plaza Atlanta Perimeter at Ravinia
-----------------------------------------
TEXAS :
San Antonio Türk Amerikan Derneği'nin Cumhuriyet Bayramı Balosu
28 Ekim Cumartesi akşamı : 6 pm
San Antonio, Texas



Bizler, Amerika’da yaşayan ve ülke özlemi çeken Türkler olarak, milli birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi buralarda temsil eden Dış İşleri Bakanlığımız ve Birleşmiş Milletler Temsilcilerimizin de yardım ve katkılarıyla bir araya gelerek pekiştirdik. Cumhuriyetimizin 94. Yıl dönümünde Türk ve Amerikan dostluğu için imza attık. Şimdi, 10 Kasım’da Ata’mız, gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 79. Yıl dönümünde özlemle anacağız.

Esra Öziskender

İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin

https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerikada-kutladigimiz-cumhuriyetimizin-94-yili-makale,2727.html

Amerika’da çalışma hayatı - 2

İnsanların daha iyi bir gelecek veya ailesinin geleceğini garanti altına alınmasıyla ilgili yurt dışına çıkışları ve ülke dışında çalışmaya başlaması artık çok kolay. Çünkü, globalleşen dünyada iletişim hatları ve internetin gelişmesiyle ülkeler arası sınırlar kalktı.

Türkiye ilk olarak 1960’lı yılların başında Almanya’ya göçmen işçi olarak ilk kez ekonomik ve insan gücünü yurt dışına taşıdı. Şimdi, bakıyorum, dünyanın dört bir köşesinde Türkler var. Kimisi işçi, kimisi işveren.

Benim yaşadığım Amerika’da iş hayatı ile ilgili olarak bir önceki yazımda sizlere bilgi vermiştim. Şimdi, geride kalan bilgileri de aktarıyordum.

Genel olarak işsizlik sigortası kendi isteği veya hatası dışında işini kaybeden çalışanlar içindir. Eğer şirkete maddi veya manevi olarak verdiğiniz bir zarardan dolayı isten çıkarıldıysanız ya da kendi isteğinizle istifa ettiyseniz işsizlik sigortası almanızın onaylanma şansı düşüktür. Ama siz şartlar öyle olsa dahi işten çıkarılma sebebinizle ilgili şüphe uyandıracak bir durum varsa ve sebep kesin değilse o zaman bir şansınızı deneyip gene de işsizlik sigortasına başvurabilirsiniz. Nasılsa ilgili merciler durumu detaylı olarak inceleyip lehte veya aleyhte bir karar vereceklerdir. Aleyhte karar vermelerinin de size hiçbir sakıncası yoktur. Karara karşı itiraz hakkınız da her zaman mevcuttur.
Harcamalarınızı Takip Edin: Artık istediğiniz gibi para harcama lüksüne sahip değilsiniz. Harcadığınız her kuruşun hesabını yapın. En azından yeni bir iş bulana kadar. Eğer paranızı nereye harcadığınızı çok iyi bilirseniz, nereden tasarruf edeceğinize de daha kolay karar verirsiniz.
Önceliklerinizi Sıralayın: Faturalarınızı öncelik sırasına göre sıralayın. Listenin en altındakileri elemeniz daha kolay olur. Ayrıca, büyük miktarda paranın en çok gittiği yerlerden harcamaları kısarak da büyük bir tasarruf sağlayabilirsiniz, bunların arasında mutfak alışverişi, dışarıda yemek yeme, elektrik, telefon vb. faturaları ve ulaşım, seyahat gibi harcamaları sayabiliriz.

Nakit Paranızı Elinizde Tutun: İşsizlik zamanlarında nakit para altın değerindedir. Yaptığınız bütün ekstra borç ödemelerinden vazgeçin. Mesela okul kredisi borcunuzu veya ev kredinizi arada bir ekstra para yatırarak bitirmeye çalışıyorsanız bundan vazgeçin ve sadece minimum ödemeniz gerekeni ödeyin ki elinizde nakit para kalsın. Kredi kartı şirketleri ile borçlarınız üzerine faizi düşürmek için pazarlık edin. Birçok sabit giderler için (elektrik, telefon vb.) firmalar düşük gelirliler için indirimli oranlar sunmaktadırlar. Kendi elektrik, şu vb firmanızın web sitesine girerek bu konuda daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Bazı borçlarınızı da issizken dondurmanız mümkün. Mesela kredi kartı şirketleri issizlik durumunda kredi kartı borçlarını 3 ila 6 ay arasında dondurabilmektedirler. Birçok ev kredisi yani mortgage veren firmalar da issizlik durumunda yardımcı oluyor.

Emeklilik Sigortanıza Dokunmamaya Çalışın: Kredi kartlarını ödemek için emeklilik sigortasına dokunmak iyi bir fikir değildir. Uzun vadede kayıplarınız ve vergi dezavantajlarınız çok fazla olacaktır. Böyle bir karar vermeden önce mutlaka iyi bir finansal danışmana danışmanızı tavsiye ederiz.
Nakit Para Getiren Faaliyetler: Mesela garaj satışı düzenleyebilir, böylece hem elinizdeki fazlalık eşyalardan kurtulur, hem de biraz nakit para elde edebilirsiniz. Eğer imkanınız varsa evinizin bir odasını kiralamayı deneyin. Bütün mal varlığınızı gözden geçirip içinde size para kazandıracak bir şey olup olmadığına bakın. İş aramadığınız zamanlarda yapabileceğiniz ve size kısa yoldan nakit getirecek işleri gözden geçirin; bebek bakıcılığı, garsonluk, tezgahtarlık vb.

Bu tip işler hem sizi faal kılacak hem de iş ararken ek bir gelir sağlayacaktır.

Acil Durum Devlet Yardımları: Eğer gerçekten çok zor duruma düşerseniz (umuyorum ki böyle bir durum yaşanmaz) bir acil durum planı yapmanızda fayda vardır. Yiyecek bankaları, yiyecek biletleri, çocuklar için yiyecek yardımı gibi destekler her eyalette mevcuttur. Bunlara nasıl ulaşacağınızı dikkatlice ve önceden bağlı olduğunuz eyaletin web sayfasından araştırın.

Gönüllü İşler Yapın: Gönüllü işler size para kazandırmaz belki ama çevre kazandırır. Mesela bir hastanede Medikal Asistanlık işi arıyorsanız, aynı hastanede gönüllü çalışarak size iş başvurusu yapmanızda ve hatta referans vermekte yardımcı olacak birçok kişiyle tanışmış olursunuz. Gönüllü işler sizi faal ve sosyal kılarak işsizliğin verdiği boşluğu dolduracaktır. Ayrıca, tecrübe her zaman tecrübedir. Gönüllü bir işi de rahatlıkla resumenize (CV’ nize) koyabilirsiniz.
Bol kazançlı günler dileğiyle bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Esra Öziskender


İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerikada-calisma-hayati-2-makale,2642.html

ABD’ de çalışma hayatı - 1

Rüyalar ülkesi olarak pek çok kişinin hayallerini süsleyen Amerika’da iş bulma ve çalışma hayatı ile ilgili olarak pek çok konuşulan var. Bunların hangisi gerçek, hangileri hayal ürünü öğrenmek için biraz düşünmek ve bilgi sahibi olmak gerekiyor.

İş Arama Planı Yapın: İş görüşmeniz olmasa bile güne hazırlıklı ve zinde başlayın. Erken kalkın, duşunuzu alın, güzel kıyafetlerinizi giyin ve o günkü planınızı uygulayın. Sizin randevunuz olmasa bile siz gene de hafta sonundan bir sonraki hafta yapacaklarınızı planlayın.

İşe gitmeseniz bile işe gidecekmişsiniz gibi güne hazırlıklı başlamak sizi zinde ve aktif kılacaktır. Fazla televizyon başında oturmayın, bilgisayar başında gereksiz vakit harcamayın, yani evde olsanız bile çalışıyormuş gibi gününüzü planlayın. Aksi takdirde boşa geçecek olan her dakikanız ileride sizin aleyhinize işleyecektir ve evdeyken vakti boşa geçirmek de çok kolaydır. Bu tuzağa düşmeyin. Eğer evdeyken kendinizi disipline etmekte zorlanıyorsanız, giyinip, hazırlanıp bir kütüphaneye veya laptop’unuzu alıp bir cafeye giderek de kendinize bir iş arama düzeni oluşturabilirsiniz. İş başvuruları ile ilgili bir hedef belirleyin ve bu hedefe mümkün olduğunca yaklaşmaya çalışın. Mesela günde en az 10 telefon görüşmesi yapacağım ve en az 5 iş başvurusunda bulanacağım gibi…

Hangi sektörlere ve hangi alanlara yoğunlaşarak iş arayacağınızın planını yapın. Bu konuda kendinizi yetersiz görüyorsanız uzmanlardan destek alın. Bu gibi hizmetlerin bedeli çok pahalı değildir ve her zaman karşılığını alırsınız. Eğer kariyer değiştirmeyi düşünüyorsanız, değiştirmek istediğiniz alanla ilgili mümkün olduğu kadar çok bilgi edinmeye çalışın. İlgilendiğiniz alanlarda ücretsiz seminer ve konferanslar varsa onlara katılmaya çalışın. Resume (CV)’nizi gözden geçirerek güncel olmasına dikkat edin. Hedefe yönelik CV yazma konusunda bu işi bilen arkadaşlarınıza veya uzmanlara danışın.

Uzmanlık Alanınızla İlgili Güncel Kalın: Her ne kadar çalışmıyor olsanız da ömür boyu işsiz kalacağınızı düşünemezsiniz. Elbette ki er veya geç (tercihen en kısa zamanda) bir iş bulacaksınız. O nedenle sanki işinize hiç ara vermemiş gibi alanınızdaki yenilikleri takip edin. Bu sizi hem güncel kılacak hem de gittiğiniz iş görüşmelerinde büyük avantaj sağlayacaktır.

Ulaşılabilir Olun: İş ve özel hayatınızdaki kontaklarınız sizin sadece iş adresinizi biliyor olabilir. Hiç vakit kaybetmeden bütün networkünüze size en kolay ulaşabilecekleri iletişim bilgilerinizi verin. İşinizi kaybettiğinizi ve şu anda iş aradığınızı söylemekten çekinmeyin. Kimden nasıl bir yardım geleceğini hiç bilemezsiniz. Hem bu devirde kimin ne zaman işsiz kalacağı da belli olmuyor o nedenle işsiz olduğunuzu söylemenin sizin için başkalarının gözünde yetersiz gösterecek bir olgu olduğu fikrini aklınızdan çıkarın (eğer böyle düşünenlerdenseniz.)

Sağlık Sigortanızı İhmal Etmeyin: Eğer sağlık sigortanızı eski işyeriniz sağlıyor idiyse, COBRA adı altında işinizi kaybettiğiniz tarihten itibaren 60 gün içerisinde bu sefer priminizin tamamını sizin ödemeniz kaydıyla 18 ay boyunca tekrar devam ettirebilirsiniz. Primin tamamı çalışan tarafından ödeneceği için genellikle bu çok pahalıya mal olabiliyor. İnternette daha ucuz sağlık sigortası yollarını araştırabilirsiniz, eğer sigortaya gücünüz yetmezse sağlık indirim planlarını deneyin.
Devletin sağladığı indirimli veya bedava sağlık hizmetlerini de araştırıp bunlara başvurabilirsiniz. Herhangi bir büyük hastanenin Finansal Yardım servisi bu konuda size yol gösterebileceği gibi direkt olarak bağlı olduğunuz eyaletin web sitesinden de ilgili bölümü arayıp bilgi alabilirsiniz.
İşsizlik Sigortasına Başvurun: İşsizlik sigortasına başvurmuş olmak bazılarının endişelendiği gibi sizin kredi skorunuzu etkilemez. Ne kadar erken başvurursanız ilk işsizlik sigortası çekinizi o kadar erken alırsınız. İşsizlik sigortası genel olarak 26 hafta devam eder ama çoğu zaman eyaletlerin çıkardığı özel genelgelere göre bu durum 13 ila 20 hafta daha uzatılabilir.

Genellikle haftalık olarak alacağınız işsizlik sigortası çekleri muhtemelen sizin kaybettiğiniz maaşınızın yerine geçmeyecektir. Maksimum alacağınız miktar eyalete göre değişir. Bu linkte eyaletler bazında bu oranları görebilirsiniz: http://fileunemployment.org/unemployment-benefits-comparison-by-state


Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/abd-de-calisma-hayati-1-makale,2637.html

Kaçak




“Göçmenlik deyince bunun yasalı veya gayri meşrusu olmaz. İnsanlar bu ülkeye Kızılderililer zamanında geldi ve göç etti. Kimse yasa dışı değil. Herkes bu ülkeye göç edebilmeli.” Linda Ronstadt (Amerikalı müzisyen)

Bu yazımda hepimizin bildiği ve hepimizin en az bir kişi tanıdığı Kaçak Göçmenler konusunu ele alacağım. Kacak kelimesi ne kadar rahatsız edici olsa da bir o kadar gerçek. Aynen, Dr. Kimball – Kaçak dizisinde olduğu gibi bu arkadaşlarımız da aslında Amerikan Hükümeti ile bir kovalamaca oynuyorlar. Sonunda kimin kazandığı ise belli değil. Amerikan Hükümeti mi kazanıyor yoksa kaçaklar mı bilemiyorum. Çünkü bütün bu kovalamacanın sonunda artılar da oluyor eksiler de. Her iki taraf için, sanki bir danışıklı dövüş gibi adeta.

Kaçak kelimesinin göçmenlik yasasındaki tanımı “Undocumented” yani gerekli yasal belgeleri olmayan kişi. Aslında birçok yasal tanımı var. Hepsinin kullanıldığı yerler ayrı ancak hepsi aynı kapıya çıkıyor: “Amerika’da gerekli yasal oturma ve çalışma izni bulunmadan bulunan diğer ülke vatandaşları.”
• İllegal Alien / İllegal İmmigrant
• İrregular immigrant/migrant/alien/worker/resident
• Undocumented immigrant/migrant/alien/worker/resident
• Paperleşs immigrant/migrant/alien/worker/resident
• İmmigrant “without immigration/legal statüs”
• Out of statüs immigrant/migrant/alien/worker/resident (Kaynak: Wikipedia)

Eğer ülkeye yasal yollardan giriş yapılmış ancak, sonradan kaçak durumuna düşülmüşse ilerde bir şekilde yasal duruma geçme olasılığı var. Ancak, kaçak yollardan yani yasal evraklar – vize olmadan giriş yapılmışsa, (eskiden çok yapılan gemiden kaçmak gibi), göçmenlik avukatlarından öğrendiğim kadarıyla, kesinlikle bu kişiler yasal duruma geçemiyorlar. Ya da çok zor oluyor ve çok uzun yıllarını alıyor. (Bazı hafifletici nedenler varsa, tabi bunların hepsi göçmenlik hukuku konusu olduğu için ve benim de alanımın dışında olduğu için detaylarına girmiyorum ama merak edenler bana yazarlarsa şirketimizin avukatlarına yönlendirebilirim.)

Hepimizin tanıdığı, bildiği, sevdiği, etrafında böyle arkadaşları, akrabaları, tanıdıkları, arkadaşlarının arkadaşları mutlaka vardır. Dünyada en çok kaçak işçi çalıştıran ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. O yüzden artık bu durum bu ülkede kanıksanmış durumdadır.

ABD dünyanın en fazla kaçak göçmenine sahip ülkesi. 2017 verilerine göre ülkede 11,555,000 yasal olmayan göçmen var (ABD’nin nüfusu 321 milyon.) Hepsinin ayrı bir hikayesi var, hepsinin kendine göre haklı nedenleri var. Bu yazımda Türkiye’den gelip de kaçak duruma düşen arkadaşları inceleyeceğim için onların sebeplerine bakalım. İşte bunlardan bazıları:

1) Türkiye’de iş bulamadım, aramaktan usandım, bulduğum en iyi işler asgari ücret seviyesinde idi ben de kapağı Amerika’ya attım, inşallah burada kendime güzel bir gelecek kuracağım, kendimi (ve varsa çoluk, çocuğumu ya da ilerde doğacak çoluk çocuğumu) ve de Türkiye’de geride bıraktığım ailemi kurtaracağım.
2) Çocuklar için geldik biz buraya. Başka hiçbir şey için değil. Sadece ve sadece onların geleceği için. Burda çok daha güzel bir geleceğin onları beklediğini düşünüyoruz ve bu nedenle anne–babaları olarak biz onlar için hayatlarımızı feda ediyoruz. Sadece onlar için.
3) Bir kere gelmiş bulundum, sonra çok sevdim, alıştım ve ayrılamadım ama maalesef yasal durumumu da bir türlü sağlama alamadım, Türkiye’ye gitmeye korkuyorum çünkü bir daha geri gelemeyebilirim. O nedenle böyle iki ülke arasında kaldım işte. Ne oraya gidebiliyorum ne de burada yasal olarak kalabiliyorum. Açıkçası ne yapacağımı ben de bilmiyorum ama Allah büyüktür inşallah bir gün bir çıkış yolu çıkacak.
4) Ben kaçak olacağımı bile bile geldim bu ülkeye. Yıllar önce bir arkadaşım da gelip kaçak duruma düşmüştü ama sonra bir anlaşmalı evlilik yaptı ve yasal oldu, şimdi çok güzel bir hayatı var. Ben de arıyorum inşallah bulacağım anlaşmalı evlilik yapacak birini ve kurtulacağım bu durumdan.
5) Okumaya geldim ama geri dönmek istemiyorum. Önce bir işe girmiştim fakat çalışma izni almadılar. Ben de geri dönmektense ne pahasına olursa olsun burada kalmaya karar verdim. Elbet bir gün bir çıkış yolu bulacağım.
6) Türkiye’den çok soğumuştum, her şeyden çok bıkmıştım, kendimi buraya attım biraz ferahladım, geri dönmeyi düşünmüyorum, elbet bir çıkış yolu bulacağım.
7) Buraya tedavi için geldim, Türkiye beni hasta ediyor. Elbet burada yasal olarak kalmanın bir yolunu bulacağım.
8) Biz karı-koca Türkiye’de yaşamak istemiyoruz. Burada kalmak için ne gerekirse yapacağız. Paramız pulumuz var. Şimdilik yasallığımızı korumak için sürekli öğrenci vizemizi yeniliyoruz, gittiği yere kadar gidecek.
9) Amerika hep benim hayalimdi. Hedefim buraya kapağı atabilmekti. Sonrasını düşünmüyorum, elbet bir çıkış yolu bulunur.
10) Türkiye’de borç batağına saplandım, kendimi buraya attım, burada ne de olsa ne iş olsa yapıp para kazanmanız mümkün, çok şükür borçlarımı ödedim ama şimdi de kaçağa düştüğüm için geri dönemiyorum. Çünkü dönersem bir daha geri gelmem çok zor. O nedenle bir çözüm yolu arıyorum, inşallah bulacağım.
11) Türkiye’de başımdan üzücü olaylar geçti, uzaklaşmak ve unutmak, yeni bir hayata başlamak istedim. Burada aradığım hayatı bulacağımı ümit ediyorum.
12) Türkiye’de belli bir yaşın üzerinde iseniz ve halen evlenmemişseniz çevre baskısı çok fazla. Ortamdan uzaklaşmak istedim.
13) Türkiye’de yalnız bir bayanın rahatça yaşaması çok zor, dedikodu ve mahalle baskısı had safhada. Burada özgürüm, karışan, görüşenim yok, çok rahatım o açıdan, dönmeyi düşünmüyorum, kaçak olmaya da razıyım.
14) Zengin olacağım ben, biliyorum bir gün olacak, parayı burada bulacağım, yasal durumumu da bir gün halledeceğim inşallah.
15) Türkiye’de üniversiteyi kazanamadım, burada herhangi bir üniversite okuyup sonra da burada kalmanın yollarına bakacağım.
16) Türkiye’de husumetli olduğum insanlar var, bana zarar verebilirler, uzaklaşmam gerekiyordu, en uzak ülkelerden biri de Amerika. Burada mutluyum, geri dönmeyi düşünmüyorum.
17) Ülkenin politikası ve gidişatından memnun değildim, burada yeni bir hayata başlayıp, aileme daha güzel bir gelecek sunmak istiyorum. Yasal olmak için ne gerekirse yapıcağız inşallah.

Bu liste böyle uzar gider… Bütün arkadaşlarımızın ayrı bir hayali, ayrı bir ümidi vardır. Bir gün gerçekten her şeyin değişeceğine inanırlar yürekten ve bazıları için bu değişim gerçekleşir de. Ama bazıları için maalesef hiçbir zaman gerçekleşmez. Gerçekleşenler için de yıllar su gibi akıp gider. Bir bakarlar ki en az 10-15 yıl geçmiş bile hayallerini gerçekleştireyim derken ama gene de yılmaz, yorulmaz, çizdikleri yolda yürürler.

Şunu da unutmayalım, şu anda yasal ve başarılı olmuş birçok Amerikalı bir zamanlar kaçaktı!!! Arnold Schwarzenegger de bir zamanlar “undocumented” statüsünde idi! Aşağıdaki habere bakınız, orada bir zamanlar kaçak statüsündeki Amerikalı ünlüleri sıralıyor: http://www.foxnews.com/entertainment/slideshow/2010/12/09/celebrities-who-once-were-undocumented.html#/slide/salmawinnershot

9/11’den önce her 10 yılda bir özellikle Meksikalı kaçak göçmenler için Amerikan hükümeti af çıkarıyormuş. Tabi bu arada diğer göçmenler de bu aftan yararlanıyorlarmış. Ancak ikiz kulelerin yıkılmasından sonra her şey çok değişti biliyorsunuz. Artık öyle her 10 yılda bir af çıkmıyor. Çeşitli düzenlemeler var ama eskisi gibi genel bir af yok artık.

Kaçak arkadaşların çoğu niteliklerinin çok altındaki işlerde çalışmaya mecbur olduklarından aslında bu işten en çok Amerikan ekonomisi karlı çıkıyor. Gene de içlerinde şanslı olup kendi mesleğini yapma şansını bulanlar da var. Bu ülke kendi vatandaşları için bile artık çok zor bir ülke haline geldi ekonomik kriz nedeniyle o nedenle değil kaçak olarak bu ülkede bulunmak artık yasal çalışma ve oturma belgesine rağmen insanlar iş bulmakta çok zorluk çekiyorlar. O nedenle kaçak işçilik artık Amerika’da hiç ama hiç tavsiye edilmez. Bunun yanında bu ülkede halen kacak olarak kalıp, Amerikan vatandaşlığı olanlardan çok daha güzel isler yapıp, çok daha güzel paralar kazananlar da var!! Bu da Amerika’nın bir cilvesi sanırım. Allah bir kere yürü ya kulum demeye görsün, engel tanımıyor. Ama böyle olanlar çok ender tabi ki. O nedenle, bir kapağı atayım da nasılsa başarırım devri bitti artik.

Sağlıcakla kalın. Soru ve önerilerinizi bize yazın.

…………..

İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/kacak-makale,2614.html


Duvar Sokağı



“Para sonsuzdur, tıpkı Duvar Sokağı gibi.” (Steve Taylor)

Wall Street, Manhattan’da, dünyanın en büyük iki borsasını içinde barındıran 8 blokluk bir sokaktır; New York Stock Exchange (NYSE) ve NASDAQ.

Duvar Sokağı sadece fiziksel olarak bir cadde olmanın ötesinde finansal üstünlüğü ifade etmeye yarayan bir terim haline dönüşmüştür. Öyle ki firmalar Wall Street’te ofisleri olmasa bile borsada iş yapıyorlarsa kendilerini Wall Street’te yerleşmiş olarak tanımlamaya başlamışlardır.

Dünyanın finans kalbinin attığı yerlerden biridir Duvar Sokağı. Ama bakalım nasıl kurulmuş, adını nerden almıştır?

Duvar sokağının ismi gerçekten de bir duvardan gelmektedir. 17. Yüzyılda, Manhattan adasının güneyine yerleşmiş bulunan Alman kökenli (Dutch) göçmenler tarafından bir duvar örülmüştü. O sıralarda Alman ve İngilizler arasındaki savaşların Amerikan kolonilerine sıçramasını önlemeyi düşünerek kendilerince bir tedbir almışlardı. Ancak hiçbir zaman bu duvar bu amaçla kullanılmasa da yıllar sonra duvarın yıkılması ile sokağa ismini vermiştir.
1711’de Wall Street kölelerin alınıp satıldığı bir köle marketi olarak da kullanılmıştır. Öyle ki günlük veya haftalık köleler bile alınıp satılabiliyordu.
18. yüzyılın sonlarına kadar Wall Street finans merkezi olarak meşhur değildi. 18. Yüzyılda 24 Broker’in Buttonwood ağacının altına bir araya gelip imzaladıkları anlaşma gereği
New York Borsasının kurulması ile Wall Street de gelecekteki Finans Merkezi olma özelliğini almaya başlamış oldu. Herşey Wall Street’te Buttonwood ağacının altında başladı. 24 Broker o ağacın altında bir araya gelip Buttonwood Anlaşmasını imzalayarak New York Borsasını (NYSE) kurmuş oldular. New York borsası işlemlerine ilk önce bir kahvehanede başlamıştır. Artik bir sokaktan çok bir sistemin semboludur. Wall Street, dünya parasının döndüğü, dünya para endeksinin ona kilitli olduğu bir finans merkezi.

Yine de Londra borsasından sonra New York Borsası dünyada ikinci sıradadır.

Wall Street’te işlemler her sabah 9:30’da çanın çalınması ile başlar ve akşam üzeri 16:00’da sona erer. Bazen bu çanı ünlü biri çalar. Wall Street’te yeni ise başlamış bir Bankacı / Broker haftada 80-100 saat çalışır.

New York şehrinin gelirlerinin büyük kısmı Wall Street’te kazanılan gelirlerden gelmektedir. Wall Street’te çalışanların ücretleri aynı işi başka yerlerde yapanlardan hayli yüksektir.

Wall Street çok meşhur olmasına rağmen NYC’ nin Finans Alanının küçük bir kısmını kaplayan bir sokaktır, sadece 8 blok uzunluktadır buna karşın finans meydanı çok daha geniştir.

Eğer zamanda yolculuk edebilseydiniz ve 1956’da Warren Buffet’e $1000 yatırabilseydiniz bugün $ 300 milyon’dan fazla paranız olacaktı.

1929’daki Wall Street Borsa krizi Amerika’niı 1930’daki Büyük Depresyon’una yol açmıştır. 29 Ekim 1929 – Kara Salı olarak tarihe geçti. O gün tam 16,4 milyon hisse senedi New York borsasında işlem gördü ve bu rekor 40 yıl kırılmadı.

Wall Street’te çalışanların ortalama yıllık ücretleri $300,000 - $400,000’dir.

Duvar sokağının bir de önemli sembolü var: Kızgın bir boğa!!! 1989 yılında Arthur Di Modica tarafından hayata geçirilen bir eserdir. Bu da saldırgan, kızgın boğanın web sitesi: http://chargingbull.com/

Ayrıca, bu webcam aracılığı ile canlı olarak 24 saat Kızgın Boğa’nin etrafını seyredebilirsiniz: http://www.earthcam.com/usa/newyork/wallstreet/chargingbull//
Arthur Di Modica, Soho’daki stüdyosunda heykeli yapmak için iki sene uğraştı. Iki senenin sonunda bir gece yarısı arkadaşları ile beraber heykeli bir Noel günü Wall Street’e bıraktılar. Ertesi gün büyük olay oldu, tüm medyaya haber oldu, insanlar heykeli görmek için Duvar Sokağı’na akın ettiler. Önce heykel kaldırıldı. Sonra belediyenin izni ile şimdiki yerinde sabitleştirildi. Arthur Di Modica, New York’ta dünyanın dört bir yanından gelen insanların hep beraber hayat yarısında koşuşturup başarıya ulaşmak istemelerini sembolize etmek için ve tüm New York City halkına bir hediye olarak bu boğayı inşa ettiğini söylemiştir.

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/duvar-sokagi-makale,2540.html

Amerika Rüyası



California’da bir Türk çift var. Her ikisi de İTÜ’den mezun mühendisler. Okulda tanışıp evlenmişler, Türkiye’de beş sene iş hayatında çalıştıktan sonra kendilerine lotary’den yeşilkart (greencard) çıkmış ve Amerika’ya göç etmişler.

Buraya kadar normal bir hikaye olarak gözüküyor. Ancak, işte bütün problemler bundan sonra başlıyor. Türkiye’de her ikisinin de bir işi ve oturdukları güzel bir evi ve geleceğe yönelik hayalleri varken bakın burada neleri var. Küçük bir apartman dairesinde kalıyorlar, ara ara yanlarına ev arkadaşı alıyorlar geçinebilmek için. Tam iki senedir bilfiil iş arıyorlar ve bulamıyorlar. Buldukları en iyi işler geçici olarak yapabilecekleri alt düzey işler. Artık hayallerini ve umutlarını da kaybetmek üzereler ve bir
çıkış yolu arıyorlar.

Yeşil kartları olmasına rağmen neden bu kadar zorlanıyorlar iş bulmakta dersiniz?
Her şeyden önemlisi yabancı dil, İngilizceleri çok iyi düzeyde değil, ilerletmeye çalışıyorlar. Ancak hem geçim derdi, hem de iş arama yoğunluğu içerisinde İngilizceye adam akıllı odaklanıp ilerletmeleri çok uzun zaman alacak. İkincisi mühendis olarak Amerika’da hiç tecrübeleri yok ve Türkiye’de aldıkları eğitim ile burada nasıl çalışabilirler açıkçası ben de bilemiyorum. Bildiğim tek şey bazı mühendislik alanları için buradan ek ders almalarının gerektiği, çünkü mühendislik– mimarlık gibi teknik mesleklerde öğretilenler ve uygulamalar ülkeden ülkeye değişiyor(birkaç başka meslekte olduğu gibi.) Şimdi bir çözüm olarak doktoraya kayıt olmayı düşünüyorlar. Böylece okulda kalıp kariyer yapma şansları olabilir ancak birçok kişi bu yolu denediği için ve de doktora yaptıktan sonra okulda kalma garantisi olmadığı için o çözüm de pratikte ne kadar işleyecek bilemiyoruz.

Ekonomi eğer bu kadar kötü olmasaydı belki şansları daha fazla olabilirdi. Ama ekonominin bozuk olduğu ve uzun bir süre daha düzelmeyeceği beklenilen böyle bir dönemde yabancı bir ülkeden gelmiş, İngilizcesi çok iyi ve akıcı olmayan, Amerika’da hiç profesyonel iş tecrübesi ve eğitimi olmayan birinin yeşil kartı dahi olsa kariyer yapması çok zor.

Şansının çok yaver gitmesi lazım ki bulunduğu yerde hakikaten onun niteliklerine uygun bir iş açığı olacak ve de başka kimseyi de bulamıyor olacak bu şirket, belki o zaman işe alınması mümkün olabilir. Kaldı ki örneğimizdeki çift beraber iş aradıklarından her birinin ayrı bir eyalete gidip çalışması da pratikte pek mümkün değil. Aynı lokasyonda iş aramak zorunda olmaları da ayrı bir engel.

Texas’ta bir başka çift; onlar da Türkiye’de üniversiteden mezun olup, avukat olup gelmişler buraya, lotary’den yeşil kart çıkmış. Onlar hiç avukatlık işi aramadılar bile. Çünkü avukatlık yapabilmeleri için kesinlikle ek dersler almaları (hatta belki de yeniden okumaları) gerekiyor. Kanunlar tamamen farklı bildiğiniz gibi. Dolayısıyla direkt olarak bir lokanta açtılar. Şimdi bir bebekleri oldu ve lokantacılıkla geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar, çok süper gitmiyor ama en azından kendilerini geçindiriyorlar. Avukatlık diplomalarını da sandığa kaldırdılar. En azından çocuklarına güzel bir gelecek sağlamak için bu ülkeye geldikleri düşüncesi onları biraz olsun rahatlatıyor.

Connecticut’ta bir çift, gene aynı şekilde yeşil kartla gelmişler. Erkek Türkiye’den bilgisayar uzmanı emeklisi, eşi de muhasebe müdür yardımcısı emeklisi. Şimdi ne mi yapıyorlar? Erkek bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, bayan da temizliğe gidiyor. Sebep: İngilizceleri yok denecek kadar az. Amerikan sistemini, eğitim sistemini, çalışma ortamını hiç bilmiyorlar ve bu şekilde bir profesyonel hayata atılmaları çok zor. Kendilerini geliştirmeleri lazım ama geçim derdi olduğu için ona da zaman ayıramıyorlar ve bu durum tam sekiz yıldır bu şekilde devam ediyor.

Virginia’da bir çift, bayan Türkiye’de pazarlama müdürü imiş, eşi de satış müdürü. Şimdi bayan son dört yıldır çocuk bakıcılığı yapıyor, eşi de taksi şoförlüğü, yeşil kartla gelmişler ve şu anda her ikisi de vatandaş.

Doktorları saymıyorum bile çünkü doktorların işi çok zor, eğitimlerinin büyük bir bölümünü burada tekrar almak zorunda oldukları için bir çoğu hiç girişmiyor bile, zaten eğer evli ve çocukları varsa böyle bir “yeniden hayata başlama” şeklinde bir plan çok da uymuyor onların aile düzenlerine.

Hep evlilerden örnek verdim, bekarlar içinde de yeşil karta rağmen zorluk çekenler var tabi ki ama onların işi biraz daha kolay sanki çünkü en azından sadece kendilerini geçindirmek zorundalar, bir de teorik olarak (pratikte bu herkes için mümkün olmasa da) iş neredeyse oraya taşınmaları daha kolay. O nedenle onlar daha serbest bir şekilde iş arıyorlar. Ancak Maine’de oturan bir arkadaş, yeni vatandaşlığını aldı, son üç yıldır araba yıkama atölyesinde işçi olarak çalışıyor, Türkiye’den işletme bölümü mezunu.

Ne iş olsa yaparım, yeter ki oraya bir kapağı atayım, nasılsa bir şekilde yolunu bulur kariyerime de devam ederim mantığı her zaman, her yerde ve herkes için işlemiyor maalesef ve günler, aylar, yıllar su gibi gelip geçiyor. Çok arkadaşımız var bu şekilde, bir de dönüp bakıyorlar ki on-yirmi yıldır Amerika’dalar ama ideallerindeki işi yapma anlamında bir arpa boyu yol alamamışlar.

Güzel örnekler yok mu? Tabi ki. Çok var hem de. Ama bu seferki yazımda Amerika rüyasını gerçekleştirmek için bu ülkeye gelip aradıklarını bulamamış ya da bulmuş ama kaybetmiş vatandaşlarımızdan biraz söz ederek çok fazla pembe hayallerle gelinmemesine değinmiş olduk. Herkesin hayalleri tek tek gerçekleşsin İnşallah.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031 (What’s App)
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123

Haberin Linki: http://www.gazetebursa.com.tr/amerika-ruyasi-makale,2475.html

Amerika’dan Farklı Bakış



Pek çok kişi merak ediyor? Bu konuda eğitim almış insanlar var. Davranış Bilimleri adına yapılan pek çok olayların analizlerince ise, insanların gündemde kalabilme adına attıkları adımların ve sonuçların bilinmesine yönelik çalışmalar var.
Amerika, ismi her duyulduğunda, dünyanın neresinde olursa olsun insanların gıpta ile konuştukları isim. Dünyanın hem siyasi hem de sosyal gündemini belirleyen tek ülke Amerika. Liderleri ne yaparsa yapsın, alkışlanıyor.

Bakın, İsrail’le ilgili bir karar açıklandı. Dünyanın pek çok ülkesi tepki gösterdi. Fakat, Amerika, bu kararı açıkladıktan sonra hem ülke içinde hem de dünyada pek fazla sorun olduğunu belirtip, o defteri kapattı. Şimdi, dünyanın pek çok ülkesinde protestolar yapılıyor. Kınamalar açıklanıyor. Kararı desteklenmeyeceği yönünde ifadeler belirtiliyor.
Konuşulan gündem ise hep Amerika. Reklamın iyisi kötüsü olmaz gibi algı yaratılıyor.

Amerika bir ülkeye ambargo koyunca nasıl oluyor? Diğer bütün ülkeler ceketlerinin onunu ilikleyip: "Emrin olur abim" mi diyorlar?
Reza Zarrab Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde tanık olarak ifade veriyor. Hakkında pek çok suçlama var. Dünya bu davayı yakından takip ediyor. Nedeni, İran kökenli, Türk vatandaşlığına alınan ve pek çok ülkede şirket kurup, İran’a yönelik ambargoları delen, bu esnada para kazanan, kazandığı paradan da iddialara göre bazı kişilere avanta yada rüşvet vermekle suçlanan bir kişi. Reza Zarrab'ın davasını Türk ve Amerikalı gazetecilerin yanı sıra Amerika'da yaşayan Türkler'de takip ediyor.
Dava aralarında başta Facebook olmak üzere, Youtube ve Periscope'den canlı yayın yapan Türkler davayı an be an anlatıyorlar. Facebook'tan yayın yapan CHP' li Zeynep Erkan yaklaşık 1 yıldır davanın ilk gününden beri canlı yayın yapıyordu. Hemen hemen tüm davalara giren ve o duruşmalarla ilgili bilgiler veren Erkan, Reza Zarrab'ın tanık olduğunu sosyal medya hesabından duyuran ilk isimdi.

Bu hafta asıl duruşmalar başlayıp Reza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla'nın duruşmaya getirilmesiyle, Türk gazeteciler salona girmek için adeta birbiriyle yarıştı. 2 odada takip edilen duruşma ile ilgili bilgiler veren ABDPOST.COM 'un keşfettiği internet fenomeni Esra Öziskender (ki bu kişi benim) davayı takip ederek olayların dünyaya duyurulmasında aktif rol oynadı.

Amerikalı gazeteler bizimle ilgili olarak bu haberi kullandılar. Türk gazeteci ve gözlemciler olarak bizlerle ilgili görüş alıyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri'nde hafta başı başlayan Reza Zarrab davasının adı Halkbank Mehmet Hakan Atilla davası olarak değişirken, 20'ye yakın Türk mahkemeyi her gün takip ediyor.

Rıza Sarraf, ABD'de görülen davada üçüncü kez tanık kürsüsüne çıktı, Türkiye'de ise mal varlıklarına el kondu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, CHP Ankara milletvekili Murat Emir ve CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan ile yaşananları New York'ta mahkeme salonunun önünden değerlendirdik.
Onlarda, ortaya çıkan bilgilerin ve iddiaların Türkiye’ye karşı kullanılıp kullanılmayacağını merak ediyorlar. CHP’den söz etmişken gelelim birde Türkiye’deki siyasi davranışlarla ilgili bazı ifadelerde bulunmak istiyorum.

Bu arada, Türk siyaseti ile Amerikan siyasi arasında farklılıklar gözleniyor. Amerika’da yaşayan Türkler olarak bizler, Türkiye ile ilgili gelişmeleri sürekli izliyoruz. Vatan özlemlerimizi haberlerle, yakınlarından gelen bilgilerle gideriyoruz.

Bu ülkede yaşamanın birde sosyal bakış açısından geliştirdiği kazanımlar var. Ben, bir CHP'li olarak; CHP'nin Amerika'daki solu örnek almasını, Bill Clinton ve Obama kıvamında empati-sempati yöntemleri ile halkı etkilemesini tavsiye ediyorum.

Genelde, Amerika’da meydanlarla veya TV kanallarında izlediğimiz kadarıyla, ağzı köpürerek sürekli bağırıp çağıranlar (Trump gibi) sağ partilerdir. Sağ parti gibi davranıp sol parti oylarını almak zordur Amerika’da.

Türkçesi: Sürekli bağırıp çağırmaktan vaz geçin artık CHP yönetimleri. Empatik ve sempatik olun. Çok ciddiyim. Siz bilirsiniz tabi. Siyaseti neticede sizler yapıyorsunuz Türkiye’de. Ama ben Amerika'daki sol trendini daha çok beğeniyorum.

Halka, duymak istediklerini değil de gerçekleri söylemelerinden dolayı kazanıyorlar.

Sarraf Davası ve etkileri



(Yukaridaki resim Amerika'da yasayan ressam arkadasim Necdet Yilmaz'a aittir. Kendisi davayi basindan sonuna kadar takip edip resimler cizerek halki aydinlatmistir.)

Amerikan kamuoyu ile beraber Türkiye’ye dayatılmak istenilen Rıza Sarraf Davası ve etkileri üzerinde öyle olayları yaşıyoruz ki tam bir bilgi kirliliği var.
Konu, adalet mekanizmasına yansımış ve kanunlar çerçevesinde açılan bir davanın devamı olarak değil de ülkeler arasındaki çıkar çatışmasına kadar büyütülmek istenmesine anlam verebilmek güç. Tabi, olayların gelişime göre etki ve tepki yaşanması normal.

Gelelim davaya, “süper tanık” olarak isimlendirilen kişinin ABD eski avunma istihbarat ajansı direktörü Michael Flynn’in Sarraf davasında şahitlik edebileceği konuşuluyor. Bu çok önemli bir isim.

Kamuoyunun davaya bakış açısı özetle şöyle; Dünyada Man, ahirette iMan!

Ambargo koyma olayının artik dünyada kalkması lazım. Üçkağıda fırsat veriyor. Birde, toplumda tartışma yaratan bu olayla ilgili bazı düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Milletimizi daha da kutuplaştırmak için Sarraf davasını kullanmayın. Başarıya giden yol ayrışmak değil birleşmektir. “Yurtta barış, dünyada barış” diye boşuna dememiş Atamız. Akil ve sağduyuyu kaybetmeden davanın sonuçlanmasını bekleyelim. Sosyal medyada karşılıklı olarak çok çirkin saldırılar oluyor. Bu şekilde bir yere varamayacağımızı hala öğrenememiş bir milletiz. Sakin olalım, sakin…

Çocuktum, ufacıktım, bu “Hayali ihracat”, “Naylon Ticaret” laflarını ilk defa, dönemin başbakanı rahmetli Turgut Özal Amca’dan duymuştum.
Şimdi günümüze uyarlanıyor. Sarraf’in sahibi olduğu Safir Altın Ticaret, 2012 yılında Türkiye’nin 12 milyon dolarlık altın ihracatının yüzde 46’sını tek başına gerçekleştirerek, 2016 yılında ihracattaki üstün performansı nedeniyle ödül almıştır. 2012-2013 arasındaki altın ticaretinin büyük kısmı ambargoyu delmek için kullanılmış. İddia böyle….
Kaddafi’nin 200 milyar dolarlık servetinin 130 milyar dolarlık kısmının, altın, dolar, ve mücevherlerinin Türkiye’ye getirildiğini ve bu servetin getirenler tarafından paylaşıldığını söylersem? Bu iddiaları ilk defa duyanlar ve okuyanlar olarak şaşırmamak elde değil. Neyse, küçük bir hatırlatma; Milli eniştemiz Reza Zarrab, Gana’dan bir uçak dolusu ne getirmişti? Ve o bir uçak dolusu şey her neyse, Atatürk Hava Alanından nasıl sırra kadem basmıştı? Bu iddiaların neticesini hala öğrenemedik. Şimdi anladınız mı Reza enişteye geçenlerde neden ödül verildiğini? Ha de öptüm (Yorgo)

Reza Zerrab'ın avukatları davaya bakan hakim Richard Berman'ın 2014 yılındaki Türkiye ziyaretini ve Türkiye hakkındaki görüşlerini gerekçe göstererek reddi hakim talebinde bulunmuşlardır. Ancak kabul edilmemiştir.

Ambargoyu delmeyip İran’a ihracat yapsalardı ülke karlı çıkacaktı. Türkiye kazanacaktı. İran nakit alamadığı parası karşılığında bizden ürün alacaktı.
Bu arada, zaten tarihin çeşitli dönemlerinde var, şimdi bu dava nedeniyle artan Amerika düşmanlığı bizi nerelere götürecek acaba? Hem müttefik, hem düşman. Bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu?

Halkbank muhtemelen büyük bir ceza ile yargılanacak ki Hakim Berman, “Halkbank’tan hiç kimsenin savunmaya gelmemesine şaşırdım” dedi.

Ambargo delme faaliyetleri ile Türkiye’ye aktarılan, aktarıldığı iddia edilen herhangi bir para kayıtlarda yok. Öncelikle ülke için yaptılar diyenler bunu bir anlasın. Biz gene aldığımız petrol ve doğalgazın parasını ödemişik. Paralar Halkbank’ta birikmiş. Bu parayı ambargo dolayısı ile İran direkt alamadığı için altın ve hayali gıda ihracatları kullanılarak İran’a nakit para akışı sağlanmış. Arada da bu sistemi kurup yürüten kişiler ceplerini doldurmuş. Amerika fark edip birkaç kez uyarmış ama yöntem değiştirerek devam etmişler.

Sonunda, Rusya resmi bir raporla ihbar etmiş. Bu arada dikkat çekmemek için o paraların bir kısmı ile ilaç yardımları ve insani yardımlar da yapmışlar. Başka ülkelerde kurulu şirketler de kullanılmış. Adı gecen ülkeler şöyle:

Türkiye - İran - Hindistan - Suudi Arabistan - Azerbaycan - İtalya - Çin. Bu soruşturmalar Amerika güvenlik birimleri ve Amerika başkanlık seçimlerine kadar uzanıyor. Dünya çapında dev bir çete faaliyetinin küçük bir uzantısı bile olabilir Türkiye’de yaşananlar.

TC acısından bakıldığında can alıcı kısmı, nasıl olup da bütün devlet bankalarının bu düzenin içine sokulduğu iddialarının cevabıdır.

Bu dava ile ilgili olarak ortaya çıkan bir başka veriyi aktarıyorum; yurt dışında 5 bin 700 adet Türk vatandaşımız, çeşitli suçlamalarla hapiste tutuluyormuş.

Yazinin linki:

http://www.gazetebursa.com.tr/sarraf-davasi-ve-etkileri-makale,2828.html

Tuesday, December 12, 2017

Esra Öziskender'le Röportaj



Bu ay sizlerle Sevgili arkadasim, basarili dis hekimi Muzeyyen Topcu Tan’in Bizim Darica dergisi icin yapmis oldugu roportaji paylasmak istiyorum. Bircoklarinizin merak edip bana ilettikleri sorularin cevaplari burada. Iyi okumalar.
Röportaj: Müzeyyen Topçu TAN

Buayki konuğumuz dünyanın dört bir yanından insanları kendine çeken, özgürlükler ülkesi Amerika BirleşikDevletleri’nden…
Türkiye’de ki kariyerini tamamladığını düşünüp, yurt dışı tecrübesi için gittiği Amerika’da kendi şirketini kurup, başarılara imza atan Esra Öziskender ile Amerikada yaşamanın avantaj ve dezavantajlarını konuştuk.
Esra Hanım, kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Karabük doğumluyum. İlkokulu Hendek – Sakarya’da, Liseyi Kadıköy İstanbul Anadolu Lisesi’nde okudum. İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünü bitirdikten sonra gene aynı üniversitede, İnsan Kaynakları yüksek lisansı yaptım. Halen Çalışma Ekonomi’sinde doktora ögrencisiyim. Yaklasık 20 yıllık bir insan kaynakları deneyimim var, bunun 10 yılı Türkiye’de özel sektörde, yerli ve yabancı firmalarda, 10 yılı da Amerika’da çeşitli firmalarda geçti. Bir yandan da, 2005’den beri kendi şirketimi idare ediyorum. İnsan kaynakları danışmanlığı ve eleman bulma hizmeti veriyorum.
Neden Amerika?
Türkiye'de kariyerimde gelebilecegim en üst noktaya geldiğimi düsünüyordum ve bundan sonraki adım yurt dışı iş tecrübesi olabilirdi. Son işyerimde, işim gereği 11 ülkeye seyahat etmistim. Amerika dahil. Insan kaynaklari alanındaki birçok yenilik de oradan geliyordu. O nedenle Amerika'da yaşama ve calışma tecrübesinin Avrupa'ya nazaran daha degişik olacağını düşündüm. Aslında geldikten sonra, düşüncelerimde haklı olduğum da ortaya çıktı çünkü burada sadece Amerika'daki iş tecrübesine önem veriyorlar. Avrupa veya diğer dünya ülkelerindeki iş tecrübelerini takdir etmekle beraber, burada iş tecrübesi olmadığı müddetçe hep bir eksiklik oluyor. Buradaki iş yapma sistemi ve iş alışkanlıkları gerçekten cok kendine özgü. Bir de gözlemlediğim en önemli olay teknolojiyi bütün dünyaya satıyorlar ama kendileri önce bütçelerini düsünüyorlar, Mecbur kalmadıkça sistemlerini cok fazla yenilemiyorlar. Bu bağlamda cok gelenekci bir toplum. Mesela inşaat sektöründe halen daktilo ile doldurulan formlar vardır. Elektronik daktilosu calıştığı müddetçe, firma bu formu bilgisayar ortamına aktarmıyor. Buna karşılık mesela Turkiye'de gercekten ihtiyaç olup olmadığına cok fazla bakılmaksızın yeni teknolojileri şirkete uyarlamakta cok daha hızlı davranıyorlar.
Sizce Amerika’nın dünyanın dört bir yanından insanları kendine çekmesinin sırrı nedir?
Özgürlükler… Burası bir özgürlükler ülkesi. Dilediğiniz herşey olabilirsiniz yasal sınırlar içerisinde ve de kendinize ve çevrenize zarar vermeden tabi ki. Karışanınız, görüşeniniz olmaz. Kimse size takip edip dedikodunuzu yapmaz. Kimse sizin hayatınıza burnunu sokmaz. Son derece özgür ve rahattır insanlar. Bir de burdaki yaşam diğer ülkelere göre daha relax bir yaşamdır. Herşey rahatlık ve insanların rahat etmesi üzerine kurulmuştur. Az bir gelirle bile lüks ve rahat bir hayata kavuşabilirsiniz. Bir garson maaşı ile aile gecindirip, güzel bir evde oturup, güzel bir araba alabilirsiniz. Dünyanın birçok ülkesinde bu mümkün değildir. Ayrıca insanlar birbirlerini yaptıkları işlere göre küçük görmezler. Bu da göçmenlere büyük rahatlık verir. Ama bu özgürlük ve rahatlığın olumsuz yanı yaşlanınca ortaya çıkar. Dünyanın en yalnız yaşlıları bu ülkededir. Kimse ilgilenmediği için çok fazla yaşlı bakım evi vardır. O nedenle göçmenlerin büyük çoğunluğu yaşlandıktan sonra kendi ülkelerine geri dönerler.
Amerika’ya taşınmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
Bir kere her isteyen Amerika’ya taşınamıyor. Öncelikle oturma ve/veya çalışma hakkının olması lazım ya da öğrenci vizesi ile gelmesi lazım. O nedenle öncelikle kısa süreli bir seyahat düzenleyip gelip bir bakmalarını öneririm. Davulun sesi uzaktan hoş gelir. Gidip görmeden taşınmak bazı kültür şokları yaratabilir. Gerçi artık günümüzde internet ve medya sayesinde hemen hemen her bilgiye ulaşmak mümkün. Eskisi gibi illaki giden birilerini bulup bilgi almak gerekmiyor, dünyamız küçüldü. O nedenle internet üzerinden de kapsamlı bir araştırma yapılabilir. Amerikan hükümeti her sene yeşil kart çekilisleri ile dünyanın her yanındaki göçmenlere oturma ve calışma izni veriyor. Bu çekilişlere katılmak mümkün ancak çok katılım olduğundan çıkma şansı da düşük. Ben 11 kere katılıp hala cıkmayanları tanıyorum mesela. Ama ilk seferinde cıkanlar da var. Tam bir kumar yani. O nedenle eğer elinizde oturma ve çalışma izni yoksa diğer yollarla gelseniz bile bu ekonomik kriz ortamında uzun sürede tutunmanız mümkün olmayacaktır.
Amerika’daki Türklerin iş ararken en çok karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
Türklerin diğer tüm göçmenler gibi ilk problemleri yasal statü problemi tabi ki.
En büyük problemi H1B dediğimiz çalışma vizesi alacak bir sponsor firma bulma konusunda yaşamaktadırlar. Eğer hali hazırda vatandaş veya yeşil kartlı değillerse… İkinci problem deneyimlerin transfer edilememesidir. Özellikle Türkiye veya Avrupada iş deneyimine sahip olmuş adaylar buraya geldiklerinde %90 iş hayatına hemen hemen sıfırdan tekrar başlamak zorunda kalıyorlar. Bu durumdaki adaylara benim tavsiyem mütevazı olma etkeni diyeceğim. Kendilerini bunun geçici bir süreç olduğuna alıştırmaları ve birkac yıl tecrübe kazandıktan sonra Amerikan piyasasında kendilerine daha uygun islere yönelebileceklerine inanmalarıdır;.
Üçüncü problem Amerikada iş arama tekniklerini çok iyi bilmeyip, Türkiye’de iş aradıkları gibi iş aramaya kalkmalarıdır. Hedefe yönelik resume (özgeçmiş) yazmalar gerekiyor. Genelde adaylarımız tüm deneyim ve bilgilerini biraraya getiriyorlar ancak resumeye baktıgınızda bir bütünlük göremiyorsunuz. Bunda iki etken var birincisi bizim ülkemizde uzmanlaşmadan ziyade işletmenin her alanından anlayan çalışanların daha makbul olması ikincisi de Türkiye’de resume deyince hedefe yönelik resumeden ziyade tüm geçmiş eğitim ve deneyimlerin biraraya getirilmesidir. Ayrıca okullarda bilinçli bir kariyer yönlendirilmesinin daha okurken yapılamaması adayların ileride bocalamalarına sebep oluyor. Ben çok Türk adaya rastladım ki mezun olup bir iki sene iş deneyimleri olmalarına rağmen hala daha hangi konuda uzmanlaşacaklarına karar verememişlerdir. Genelde Amerikalı adaylarda bunu görmüyorsunuz
Dördüncü problem, dil problemi tabi ki. Her ne kadar yabancı dille eğitim veren okullardan da mezun olsalar günlük hayatta çok kullanmadıkları için bir akıcılık olmuyor bu nedenle bazı adaylar eğer şartları müsaitse önce dil problemini halletmeye yönelip, İngilizcelerinin akıcı olduğuna inandıklarında iş aramaya başlıyorlar.
Networking eksikliği, Networking bizim ülkemizde daha değişik genelde tanıdıklarla eş dostla yapılan bir networking var. Burda ise eğer ortak bir payda yaratabiliyorsanız hiç tanımadığınız insanlarla da networking yapabilmeniz çok doğal karşılanıyor.
Türk adayların iş aramaya başlamadan önce piyasayı iyi tanımaları, iyi bir kariyer planına sahip olmaları, Amerika’da ne yapmak istediklerini iyi değerlendirmeleri, Türkiye’ye dönüp dönmeyi düşünmediklerine göre bir kariyer planı cıkarmaları, gerekirse iki veya üç değişik resume ile hedeflere yönelik olarak iş aramaları gerekiyor.
Bu konularda biz de adaylara destek oluyoruz.
Amerika’daki hayat ile Türkiye’deki hayatın en belirgin farklılıkları nelerdir?
Türk halkı sosyal hayat odaklı yaşar. Bizim için aile, eş, dost, arkadaşlar, çevremiz cok önemlidir ve toplum tarafından saygı duyulmak, kabul görmek, iyi bir çevreye sahip olmak da çok önemlidir bu bağlamda. Ancak Amerika’da hayat iş odaklıdır belki de kapitalizmin beşiği olmasından dolayı böyle. Akşam saat 21.00’de yatan Amerikalılar çoktur mesela. Ben bu saatte yatan herhangi bir Türkle tanışmadım henüz. Türklerin bir işten önce bir de sonra hayatı olur. Hayatı doya doya yaşarlar, yaşamaya çalışırlar. Amerikalılar için haftanın beş günü sadece iş vardır hayatlarında. Ancak Cuma akşamından başlayarak Pazartesi’ye kadar biraz relax olup eğlenceye ve dostlara, akrabalara, aileye ve sosyal aktivitelere vakit ayırırlar. Ben bunu böyle söylediğim zaman Türkiye’deki arkadaşlarım “ne var yani biz de hafta içi calışmaktan başka birşey yapmıyoruz” diyorlar. Haklılar da biz çok çalışan bir milletiz ancak bu farkı anlatmak çok zor. Amerikalılar hakkaten hafta içi işten başka hiçbirşey düşünmüyor. İşten geliyor, gazetesini okuyor, yemeğini yiyor, biraz televizyon seyrediyor ve erkenden uyuyor ki sabah erken ve dinç kalkabilsin. Yıllar önce ben daha taşınmadan daha önce gelip burda yaşamış olanlara sorardım Amerika nasil bir yer diye. Amerika robotlar ülkesi derlerdi. Orda işten başka birşey yok. Sabah akşam robot gibi calışırlar. Tabiki o kadar abartılı bir şekilde değil ama burası şirket gibi yönetilen bir ülke olduğundan iş hayatı herşeyden önce gelir. Önce iyi bir işiniz ve geliriniz olmak zorunda yoksa kendinizi her an sokakta ve kimsesiz bulabilirsiniz. Bizdeki gibi akraba bağları çok kuvvetli değildir, bireysel yaşarlar, bunun sonucunda da başlarına bir felaket gelirse çoğunlukla tek başlarına ayakta kalmak zorundadırlar.
Amerika’da yaşamanın en zor tarafı nedir?
Kendi kültürünü koruyabilmek. Hem Amerikalı olmaya çalışıyorsun hem de kendi kültürünün kimliğini kaybetmemeye çalışıyorsun. İşte bu çok zor. O nedenle belli yetişkin olarak göç eden birçok insan bu konuda çok bocalar ve hep iki ülke arasında kalır. Ne tam olarak Türksünüzdür artık ne de tam olarak Amerikalı… Ayrıca çocuklara Türk kültürünü öğretmek, sürekli Türkçe konusmalarını sağlamak, örf ve adetlerimizi öğretmek çok zordur. Sırf bu yüzden vatanına geri dönen çok insan vardır. Bir de tabi Türkiye’ye çok uzak olması. Bir Avrupa ülkesi gibi 3-5 saatlik bir uçuşla gitmeniz mümkün değil. Çok uzun bir uçak yolculuğu ve çok pahalı bir seyahat planı yapmanız lazım. Hele ki dört kişilik bir aile iseniz 5-6 bin doları gözden cıkaracaksınız bir seyahat için. O nedenle Avrupalı göçmenlere nazaran Amerikalı göçmenler seyrek seyahat ederler ülkelerine.
Amerika’da yaşamanın güzel tarafları nelerdir?
Daha önce bahsettiğimiz gibi özgürlük, rahatlık, doğal güzelliklerinin çok fazla ve çok güzel korunmuş olması mesela burası bir milli parklar cennetidir. Herşeye kolayca erişebilirsiniz. Teknolojiyi dünyaya satan ülkedir. Hayat burda ucuzdur. Herşeyin hem en pahalısı, hem de en ucuzunu bulabilirsiniz. Toplumsal sınıf farklılıkları en azından yüzeysel olarak kalkmıştır. Sizinle hangi sınıfa ait olduğunuz için değil, kim olduğunuz ve görüşleriniz için sohbet ederler, dikkate alırlar. İnsanlar çok rahat ve doğaldır, fazla gösterişi sevmezler ve ilgilenmezler. O nedenle bu rahatlık bazen giyim kuşamına çok düşkün olan Avrupalılar tarafindan eleştirilir. Mesela pijamasının üstüne montunu giyip markete alışverişe giden bir Amerikalıya rastlamak çok olağandır burda. Eğitim – öğretim imkanları sınırsızdır ve her yaşta bu imkanlardan yararlanabilirsiniz. Kendi işinizi yapmak kolaydır ve devlet çok destek olur. Her türlü kaynağa ulaşmak mümkündür ve kaynaklar çok fazladır.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz, Esra Hanım.
Ben teşekkür ederim. Daha fazla bilgi almak isteyen veya iş ve eleman arayanlar, Amerika veya Türkiye’de bize basvurabilir. İstanbul’da da bir şubemiz var.
HRLink Consulting, Inc.
hr.link@yahoo.com
esra@hrlinkconsulting.com
www.hrlinkconsulting.com

Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123


Kariyer ve Sosyal Medya


Gittikçe büyüyen ve gelişen sosyal medya platformları ile (İnstagram, Twitter, Facebook, YouTube, Linkedin vb), milyonlarca insan özel bilgilerini diğer insanlarla paylaşıma açık tutuyor. Artık günümüzde neredeyse gizlilik kalmadı gibi birşey. Kişisel bilgileri tanıdığımız veya tanımadığımız diğer insanlarla paylaşırken aslında bu durumun bizim ilerdeki kariyerimize ve iş hayatımıza nasıl bir etkisi olacağını görmemezlikten gelmemek lazım.

Sosyal platformların ana amacı arkadaş ve aile çevresi ile daha yakından bir iletişim kurabilmek olmasına rağmen network ağı genişledikçe her seferinde daha fazla insan bizim bilgilerimize ulaşabilme yetisine sahip oluyor. Aslında bilerek veya bilmeyerek bu ayrıcalığı biz onlara vermiş oluyoruz.

İşverenlerin büyük bir çoğunluğu sizin kariyerinizdeki gelişmelerin yanında kişisel olarak şirket kültürüne nasıl uyum sağlayabileceğinizle de yakından ilgilenirler. İşe alma kararını vermeden önce bu konu da artık büyük önem taşıyor. Günümüzde işverenlerin sizin kişiliğinizle ilgili bilgi alabilecekleri önemli bir kaynak da artık sizin online profiliniz oldu.

İster kabul edin, ister etmeyin, internette yarattığınız profiliniz artık sizin bir markanız ve imajınız haline gelmiş durumda. Bu da işverenlere nasıl bir çalışan olacağınız hakkında biraz da olsa ipucu verebilir.

Kişisel bilgilerinizi internet ortamına koymadan önce dikkate almanız gereken bazı hususlar şunlardır:

•  Koyduğunuz bilgilerin başkaları tarafından kopyalanıp saklanabileceğini unutmayın. Veya aynı bilgileri alıp başka sosyal platformlarda yayınlayabilirler. Bunu iyi niyetli olarak da yapabilirler. Mesela Twitter’daki bilgiler tekrar tekrar kopyalanıp basılabilir.

•  Kendinizle ilgili bir resim ya da yazıyı basmadan önce kendi kendinize şu soruyu sormanızda fayda olabilir: “Eğer en yakınlarım bunu görse benimle gurur duyarlar mı?” Bu da size bir kıstas verebilir. Genel olarak çok geniş kitlelere açık platformlarda yakınlarınızın sizinle gurur duyabilecekleri tablolar çizmekte, sizin geleceğinizin güvencesi açısından fayda var.

•  Hayatta hırslı olduğunuz ve sevdiğiniz alanlar sizin genel olarak imajınızı çok etkiler. Bunlar işle alakalı olabilir de olmayabilir de. Mesela hobi olarak resim çekmesini çok sevdiğini bildiğim bir arkadaşım, sırf bu hobisini sosyal network sitesinde yayınladığı için, tam iş aradığı bir dönemde fotoğrafçılıkla ilgili çok güzel bir iş buldu. Dolayısıyla sizi heyecanlandıran ve özel ilginiz olan bir alanı başkalarının da bilmesini sağlamak kariyerinizde size çok farklı kapıları açabilir.

•  İnsanların sizinle ilgili yorumları da potansiyel işverenler için bir ipucu olabilir sosyal network sitesinde. Dolayısıyla her zaman için olumlu yazışmaları tutun, olumsuzları kaldırın.




•  Güvenlik açısından arzu ederseniz iki profil yaratın, mesela Facebook’ta. Biri kişisel öbürü profesyonel profiller olsun, bunları birbirinden ayrı tutun ve profesyonel olanı sadece kariyer hayatınızla ilgili gelişmeler için kullanın. Kişisel profiliniz için güvenlik noktalarını artırın, sadece güvendiğiniz insanlarla bilgilerinizi paylaşın, ama profesyonel profiliniz daha geniş kapsamlı ve potansiyel işverenlere yönelik olarak daha geniş paylaşımlı olabilir.

•  Linkedİn daha çok kariyer odaklı oldugu için iş hayatınızın detaylarını buralarda verin, mesela Facebook’ta çok fazla kariyer detaylarına girmeyin. Onun yerine bu sitelerde Linkedİn vb sitelerdeki profillerinizin linkini koyabilirseniz, arzu edenler o linkler vasıtasıyla sizin kariyeriniz hakkında bilgi alabilirler.

Tabiki asla kendinizle ilgili yanlış bilgiler veya yanlış imaj vermeyin. Ne kadar bilgi koyarsanız koyun, kesinlikle doğru bilgiler olsun. Bunların yanlış olduğu ortaya çıkarsa yaratmak istediğiniz imaj silineceği gibi tam tersine çok daha kötü bir imajı düzeltmeniz yıllarınızı alabilir.

Altın kural şu: Profilinizi sizin en değer verdiğiniz insanlar incelerse ne hissedeceğinizi düşünerek öyle hazırlayın; bu kişiler aileniz, en samimi arkadaşınız, en değer verdiğiniz müşteriniz veya eski veya şimdiki patronunuz olabilir. Böylece eğer yeni bir işveren veya sizinle çalışmak isteyen birisi profilinizi görürse: “Senin Facebook veya Linkedin veya Twitter Profilini gördüm” dedikleri zaman panik yaşamazsınız.

Iyi haftalar. Soru ve onerilerinizi bize yazmayi unutmayin.

Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031 (What’s App)
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com 
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123