Featured Post

Yeşil Kart Bir Çözüm müdür?

YEŞİL KART BİR ÇÖZÜM MÜDÜR? Üniversite’de iken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Orada bir ark...

Monday, February 26, 2018

Amerika’nın Evsizleri



Hani süper güç veya süper devlet olmak, ülke insanlarının dertlerine çare bulunması anlamına gelmiyor. Dünyanın pek çok bölgesinde iç karışıklık çıkmasına yol açan politikalar izleyen ve halk arasında “dünya jandarması” olarak tanınan Amerika, kendi ülkesindeki evsizlerle mücadelede sıkıntı yaşıyor.
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD'de son yılların en soğuk kış mevsimi yaşanıyor. Kar fırtınalarının etkili olduğu ABD'de hava sıcaklığı rekor seviyelere düştü. Ülkedeki yaklaşık 550 bin evsiz kış aylarının zor şartlarına karşı ayakta durmaya çalışıyor. ABD'de geçen sene evsiz olan kişilerin 374 bini (yüzde 68) barınaklarda veya günübirlik kentsel konutlarda kalırken, 176 bini (yüzde 32) kamusal alanlarda yaşadı.

Ülkedeki 550 bin evsizin 355 bini (yüzde 64,5) yalnız başına hayatla mücadele eden bireylerden, 195 bini (yüzde 35,5) çocuklu ailelerden oluşuyor. ABD'deki Evsizliği Bitirmek İçin Ulusal Birlik adlı kar amacı gütmeyen kuruluşun verileri, ülkede evsizlerin en fazla olduğu bölgenin, finans merkezi olarak kabul edilen New York şehri ile yakınındaki New Jersey metropolitan bölgesi olduğunu gösteriyor.

Bu bölgede yaşayan toplam 20 milyon kişi içinde 86 bin evsiz bulunurken, bölgedeki 297 barınak ve 84 günübirlik kentsel konut soğuk kış aylarında evsizlerin yüksek talebini karşılamaya yetmiyor. New York'taki evsizler, dünyaca ünlü Times Meydanı, Broadway Caddesi ve en lüks markaların mağazalarının bulunduğu 5. Cadde gibi meşhur bölgelerde yaşama tutunmaya çalışıyor.

Ayrıca, şehrin en işlek yerlerinden biri olan Grand Central tren ve metro istasyonundaki evsizler, insanlara dış kapıları açarak yardımcı olmaya çalışırken, içeriden esen ılık havayla ısınmaya çalışıyor. New York'un en işlek istasyonlarından olan Port Authority otobüs terminalinde yerlere uyku tulumu ve battaniye seren evsizler dışarının dondurucu soğuğundan korunmaya çalışıyor. Ancak, istasyonlar ve vagonlarda uyumaya çalışan evsizler sık sık New York polisi tarafından uyarılırken bu alanlarının dışına çıkarılıyor. Soğuk kış gecelerini dışarıda geçirmek zorunda kalan evsizler çoğunlukla sokaklarda kartonlardan barınak yaparak yaşam mücadelesi verirken, yanlarında sadece birkaç parça eşya bulunuyor.

Evsizler, New York kaldırımlarındaki mazgallardan çıkan buharla ısınmaya çalışırken, kat kat battaniyelere sarılarak ve giysilerinin içlerine gazete ve dergi parçaları yerleştirerek soğuk kış gecelerini atlatmaya çalışıyor.

New York'taki restoranların önlerinde yemek yiyebilmek için bozuk para talep eden evsizlerin çöpleri karıştırarak yiyecek araması dikkati çekiyor. Gündüzleri köşe başlarında ve sokaklarda oturarak yardım talep eden evsizlerin ellerindeki pankartlarda "İşimi ve evimi kaybettim", "Evsiz, çocuklu ve hamile", "Lütfen yardım edin" gibi yazılar göze çarpıyor. Ünlü Hollywood film serisi "Rocky" ile sinemaseverlerin gönlünde taht kuran aktör, senarist ve yönetmen Sylvester Stallone da meşhur olmadan önce New York'ta bir süre evsiz olarak yaşadığını söylemişti. Stallone, 1978'de verdiği bir mülakatta, New York'un Port Authority otobüs terminalinde art arda dört gece geçirdiğini belirtmişti. Ünlü yıldız, mülakatta, 1970'lerin başında mali açıdan çok zor bir dönemden geçtiğini vurgularken, "Kaldığım evden atılmıştım. Port Authortiy otobüs terminalinde uyumaya çalışıyordum. Kalem ve kitaplarımı tuttuğum 25 kuruşluk bir dolap kiralamıştım. Gerçekten çok çaresizdim." ifadelerini kullanmıştı. Stallone'nin yazdığı ve başrolünü oynadığı Rocky filmi 1976 yılında "En İyi Film" dahil 3 Oscar Ödülü kazanmıştı.

ABD'nin Chicago kentinde 80 binden fazla kişinin sokaklarda yaşadığı tahmin ediliyor. Kentte dondurucu kış aylarında sokaklarda evsizlerin yoğunluğu dikkat çekiyor. Yetkililer, evsizlerin donarak hayatını kaybetmemeleri için kış aylarında kentin farklı bölgelerinde çok sayıda sığınağı hizmete sokarken, bazıları da düzenledikleri yardım kampanyalarıyla bu kesime destek olmaya çalışıyor. Araştırmalara göre, Chicago'da 19 binin üzerinde evsiz öğrenci olduğu tahmin edilirken, bu kişiler barınaklarda veya geçici aile konutlarında hem öğrenim görmeye çalışıyor, hem de yaşam mücadelesi veriyor.

Uluslararası yardım kuruluşu The Salvation Army'nin araştırmasına göre, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'de evsizliğin temel nedenlerinin başında işsizlik ve yoksulluk geliyor.

Amerika, her ne kadar rüyalar ülkesi olsa da insanların yaşam koşulları bakımından da sorgulanması gereken bir ülke. Buraya gelenlerin, hayatta kalabilme adına çile çektikleri çok gözleniyor.

Bir önceki yazımda, Amerika’daki soğuk kış günlerinde hayatta kalabilme adına evsizlerin yaşamlarını konu etmiştim. Bu konuya devam ediyorum.
Çünkü, bu yaşam tarzı Amerika’daki halkın hiç hoşuna gitmiyor. Her yıl göçmen alan ve bu göçmenlerin dertlerine çare bulunamadığı için sokaklarda yaşayanların sayısı artıyor.

Ülkede işini herhangi bir nedenle kaybeden veya iş bulamayanlar, konut kredisi, sağlık sigortası masrafları, kişisel borçlar ve tüketici kredileri altında ezilirken zamanla ev taksitlerini veya kiralarını ödeyemiyor ve sokağa atılıyor. Birde, bu sokakta yaşamın ekonomik bedelleri var.

Normalde işleri ve yaşantısı güzel olanların bir anda sıkıntıya düşmesiyle, sokaklardaki bu olumsuz yaşam nüfusu da artabiliyor. Araştırmaya göre, bu kişilerin büyük bir oranı evsizler için hizmete sunulan düşük maliyetli konutlarda yer bulmakta sorun yaşıyor.

Federal ve yerel hükümetlerde evsizler için ayrılan bütçelerin son derece düşük olması nedeniyle yeni evsizler söz konusu konutlardan faydalanabilmek için bazen yıllarca beklemek ve sokakta yaşamak zorunda kalabiliyor.

ABD'de evsizliğin nedenleri arasında fiziksel ve ruhsal bozukluklar, psikolojik sorunlar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, kumar alışkanlığı, aile içi şiddet, bireyin sosyal ilişkilerinin bozulması gösteriliyor. Bu yılın başında ülkede etkili olan soğuk hava dalgası ve kar fırtınaları hava sıcaklığında rekor düşük seviyelerin görülmesine neden olmuştu.

ABD'nin kuzey eyaletlerindeki kar fırtınalarında 60 binden fazla konut ve işyeri elektriksiz kalmış, 20'den fazla kişi yaşamını yitirmişti. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi verilerine göre, ülkenin kuzeyindeki Minnesota eyaletinde 1 Ocak'ta hava sıcaklığı - 33 dereceye kadar inerek 1936'dan beri eyalette en düşük sıcaklık olarak kayıtlara geçti. Ülkenin kuzeyindeki Güney Dakota eyaletinde de 1 Ocak'ta hava sıcaklığı -41 dereceye kadar indi ve bu bölgede 1916'dan beri görülen en düşük sıcaklık olarak kayıtlara girdi.

ABD'nin kuzeybatısındaki Montana eyaletinde ise 31 Aralık'ta termometreler - 45 dereceyi gösterdi. Bu, eyalette 1983'ten beri en düşük sıcaklık olarak tespit edildi.

Bütün bu olumsuzlara rağmen, Amerikan halkını mutlu eden ekonomik gelişmeler ise dünyanın gündeminde. Dünyanın En Pahalı Şehri New York Oldu. Bu başlığın çıkmasına yol açan haber şöyle;

2018 yılının en pahalı tatil kentlerinin belirlendiği araştırmaya göre, listenin ilk sırasında günlük 391 euro ile ABD'nin New York kenti yer aldı.

Alman Statista araştırma şirketinin otel ücretleri, yeme-içme, taksi ve eğlence yerlerinde günlük harcanan para miktarına göre hazırladığı listeden derlediği bilgilere göre, 100 tatil kenti arasına Türkiye'den de üç şehrin girdiği tespit edildi. Türkiye'den Marmaris en pahalı turizm merkezi seçildi.

Listede en pahalı şehir olarak öne çıkan New York'un ardından günlük ortalama 370 euro harcamanın yapıldığı Danimarka'nın Kopenhag şehri gelirken, turistler için üçüncü en pahalı şehrin ise 360 euro ile Hollanda'nın Amsterdam kenti olduğu anlaşıldı. Bu şehirleri 345'er euro ile İtalya'dan Venedik ve ABD'den Los Angeles şehirlerinin takip ettiği görüldü. Turistler için dünyanın en pahalı kentlerinin belirlendiği listeye Türkiye'den giren merkezler neresi?

Bu sorunun cevabı değişti. Daha önceleri en pahalı merkez olarak İstanbul seçiliyordu. Şimdi ise pahalı merkez sıfatı Ege’ye kaydı. Dünya listelerine göre Muğla’nın Marmaris ilçesi günlük ortalama 111 euro harcama ile 76. sırada yer aldı. Marmaris’i, günlük 104 Euro otel ücreti harcama ile 83. sırada yer alan İstanbul ve 79 euro ile 99. Sırada bulunan Antalya'nın yer aldığı tespit edildi.

Turizm firmalarının ortaya çıkan bu durumu izah etmeleri epey zor. Çünkü, dünya ülkelerinden en fazla turist çeken Türk Merkezi Antalya. Son yıllarda Antalya’da yeni yapılan otel sayısının artması ve böylece turizme hizmet eden yatak sayılarının yükselmesiyle beraber, fiyatların Euro bazında düşmesi etkili oldu.

Marmaris ise her geçen yıl daha da pahalı bir merkez haline geliyor. Geçen yıl dini bayramlarda, Kurban Bayramı tatili sırasında Marmaris’teki bütün otellerin dolması, turistlerin ise deniz kenarlarında sahillerde yatmaları, fiyat yüksekliğine yol açtı.

Depreme karşı Türk- Amerikan işbirliği



Türkiye, bir deprem bölgesi. Amerika’da da deprem fay hatları nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. İki ülke arasında, deprem konusunda üniversiteler arasında akademik işbirliğinin adımları atılmaya başlandı.
Boğaziçi Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), ABD ve Türkiye için en önemli güncel deprem tehlikesi taşıyan San Andreas Fayı (SAF) ile Kuzey Anadolu Fayı (KAF) üzerinde bilimsel araştırma yapmak üzere iş birliği yapacak.

MIT Bilim ve Teknoloji Girişimleri Çekirdek Fonu’nun (MIT MISTI) destek verdiği bilimsel araştırma projesinde, iki ülkeden bilim insanları deprem fay hatları incelemelerinden elde ettikleri veri ve bulgularını karşılıklı paylaşarak deprem olayını anlamak için küresel boyutta modeller oluşturmayı amaçlıyor. Amerika’daki San Andreas Fayı ve Türkiye’deki Kuzey Anadolu Fayı, her iki ülkenin yüzde 40’ından fazla bir bölgede sosyal yaşam ve ekonomi açısından büyük risk taşıması gibi benzer özellikler taşıyor.

İki ülkedeki Kuzey Anadolu ve San Andreas Fay hatlarının geniş ve karmaşık davranışını anlamak için uzun dönemli davranışlarının inceleneceği araştırmada sismolojik, jeodezik ve jeolojik olarak incelemeler yapılacak.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeodezi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Ergintav ve MIT’den Prof. Reilingerat’ın ortak projesi olan ve “NAF-SAF Seed” projesi olarak adlandırılan çalışmaya ayrıca Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden Prof. Dr. Hayrullah Karabulut ve Doç. Dr. Özgün Konca da destek veriyor.

Her iki fay hattı da iki ülkenin yüzde 40’ından daha büyük bir kısımda büyük risk oluşturuyor

Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Semih Ergintav, San Andreas (SAF) ve Kuzey Anadolu (KAF) fay hatlarının pek çok ortak özelliğe sahip olduğunu, her iki fayın iki ülkenin de yüzde 40’dan büyük bir kısımda sosyal yaşam ve ekonomi açısından büyük bir risk oluşturduğunu ifade etti. Ergintav, “Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nden bilim insanları olarak iki ülkedeki fay hatları üzerinde ortak araştırmalar gerçekleştireceğiz. Bu noktadaki en büyük kaynağımız her iki fay hattının pek çok ortak özelliğe sahip olması. Kuzey Anadolu ve San Andreas fay hatları, kıtasal-okyanusal levha sınırları boyunca benzer kayma hızlarına, benzer hareket davranışlarına sahip. Ayrıca her iki fay hattı boyunca sismik bölgelerin varlığı, bir başka deyişle Amerika’da San Francisco ve Türkiye’de İstanbul civarı gibi kilitlenmiş deprem üretme potansiyeli olan bölgelerin benzerliği, her iki fayın davranışına yönelik mekanik modellerin oluşturulması sırasında paralel çalışmalar yapılması ihtiyacını ortaya çıkarıyor” diye konuştu.

Altı kişilik bir çekirdek gruptan oluşan proje ekibi, her iki ülkedeki farklı kurumlardan ve üniversitelerden araştırmacılar ile birlikte geniş bir araştırmacı ağı meydana getirecek.

Prof. Dr. Semih Ergintav, projenin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile MIT arasında 20 yıla yakın zamandır devam eden iş birliğinden de destek alarak iki ülkenin bilim insanları arasındaki mevcut ilişkileri güçlendireceğini ve her iki taraftaki öğrencilerin üretkenliğini artıracağını belirtti.

Engintav, “20 yılı aşkın süredir fayların davranışlarını gözlemeye yönelik teknikler geliştirmeye ve deprem süreçlerini anlamaya yönelik üretken bir şekilde devam eden iş birliğinin, yeni genç araştırmacılarla genişlemesini ve ivmelenerek sürdürülmesini hedefliyoruz. Hedefimiz iş birliğinin sadece proje süresince değil, daha uzun yıllar devam etmesi” açıklamasını yaptı.

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük tehlikesi olan deprem konusunda, iki ülkenin beraber hareket edecek olması, alınacak önlemler için olumlu karşılanıyor.

Monday, February 5, 2018

Trump’ın İlk Ulusa Seslenişi

Trump’ın birinci yıl sonundaki ilk ulusa seslenişi gerçekleşti. Dün akşam Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin katıldığı mecliste ulusa ve dünyaya önemli mesajlar verdi. Bu mesajların belli başlıları ve bizleri en çok ilgilendirenleri şöyle:

1) Yeşil Kart Çekilişi kalkıyor: 1990 yılında democrat bir senatör olan Chuck Shummer’ın başlattığı ve tüm dünyada yürütülen yeşil kart çekilişleri artık tarih olacak. Bu arada değerli okuyucularım ben de bu ülkeye yeşil kart çekilişi ile gelmiş biriyim. Onun yerine merit – ihtiyaç ağırlıklı, Kanada benzeri bir göçmenlik sistemi getirilecek. Ayrıca yeşil kartlıların ve vatandaşların, yeşil kartı olmayan tanıdıklarına yeşil kart sponsorluğu olabilemelerine de sınırlamalar getirildi. “Bir gelen, bütün sülalesini getiriyor” diyerek serzenişte bulunan Trump, bundan sonr asadece çekirden aileye sponsor olabileceklerini söyledi o da: sadece eş ve 21 yasını aşmamış çocuklar.

2) Meksika Duvarı örülecek: Büyük tartışmalara sebep olan Trump planı Meksika duvarının en kısa zamanda örüleceğini böylece de kanlı ganster ve kartel üyelerinin ellerini kollarını sallayarak ülkeye giriş çıkışlarının ve suç işlemelerinin önleneceğini belirtti. Ancak daha önce birçok defalar söylediği gibi bu duvarın finansmanında Meksika’dan da destek isteyeceğinden bahsetmedi.

3) Nükleer silahlar yenilenecek: Trmup konuşmasında "Nükleer silahlarımızı yeniden inşa ve modernize etmeliyiz. Belki gelecekte bir gün ülkeler nükleer silahların ortadan kaldırılması için bir araya gelecek; ancak şu anda o noktada değiliz” dieyerek nükleer silahların modernleştirileceğinin altını vurgulamış oldu. Trump bunun nedeni olarak da dünyada hala nükleer silahların büyük caydırıcılığı olduğundan bahsetti. Bu arada İran’la nükleer anlaşmanın yeniden ele alınmasını da değerlendireceklerini söyledi.

4) İranla ilişkiler: "İran halkı yozlaşmış diktatör rejimlerinin suçlarına karşı ayaklandığında sessiz kalmadım. Amerika, cesur özgürlük mücadelesinde İran halkının yanında duruyor" diyen Trump, böylece neden isyan eden İran halkına destek verdiğini de belirtmiş oldu.

5) Küba, Kuzey Kore ve Venezuela: Bu üç ülkenin de en vahşi şekilde diktatörlük uyguladıklarından bahsedip en çok Kore’ye çatan Trump, "Ancak hiçbir rejim, kendi halkına Kuzey Kore'nin vahşi diktatörlüğü kadar baskı kurmamıştır" yorumunda bulundu.

6) 1.5 trilyonluk altyapı yatırımı çağrısı: Seçimlerde vaat ettiği gibi altyapının yapılması için bütün partileri bir araya gelmeye davet etti.

7) Amerikan enerjisine yönelik savaşı bitirdik: Başta enerji sektörünü ilgilendiren düzenlemeler olmak üzere birçok düzenlemenin iptal edildiğini anımsatan Trump, “Washington’ı hesap verebilir kılmak için bir senede ülkemizin tarihindeki bütün yönetimlerden daha fazla regülasyonu kaldırdık. Amerikan enerjisine yönelik savaşı bitirdik. Güzel temiz kömure açılan savaşı bitirdik. Şimdi dünya için enerji ihracatçisiyiz.” diye konuştu. Trump, ayrıca on yıllardır ABD’nin refahını, şirketlerini ve istihdamını yurt dışına gönderen adaletsiz ticaret anlaşmalarına arkasını döndüğünü belirtirken,“Teslim olma dönemi sona erdi. Bundan sonra ticari ilişkilerimizin adil ve karşılıklı olmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

8) Rusya ve Çin: Dış politika ve güvenlikle ilgili bölümünde Rusya ve Çin'den "ABD'nin çıkarlarına, ekonomisine ve değerlerine meydan okuyan rakipler" diye bahsetti.

9) Guantanamo: Trump, "Bugün bir sözümü daha tutuyorum. Bakan (James) Mattis'e askeri alıkoyma politikamızı yeniden gözden geçirme ve Guantanamo Körfezindeki tutukevini açık tutma talimatı veren bir başkanlık kararnamesi imzaladım" ifadelerini kullandı.

10) İsrail: Ben İsrail’in başkenti Kudüs olmalıdır dedikten sonra birçok ülke buna hayır oyu kullandı bu ülkelerin birçoğu bizim dost bildiğimiz ülkeler artık bu ülkelere maddi yardımda bulunmayacağız.

11) Afganistan: Afganistan’daki varlıklarına devam edeceklerini ancak artık planlarını dışarıya söylemeyeceklerini belirtti.

12) İşid: İşid ile savaşta başarılı olduklarını ve Rakka’yı teorristlerden temizlediklerini belirtti. Terör grupları ile savaşa devam edeceklerini söyledi.

13) Uyuşturucu: Ülkede uyuşturucu ve ağrı kesici bağımlılığının arttığını, bunun için ülkede acil önlem alınması gerektiğini söyleyerek yeni sağlık reformları ile bu problemin üstüne gideceklerinden bahsetti.

14) MS13 Gangsterleri: Meksika kökenli MS13 gangsterlerinin yaptıkları hunharca cinayetlerden bahsederek MS13’un üzerine kararlılıkla gideceklerini söyledi.

Bu arada demokratların konuşmadan hiç memnun olmadıkları yüz ifadelerinden anlaşılıyordu daha sonra demokratlar da kendi aralarında toplanıp Joe Kennedy’nin Trump’ın konuşmasına verdiği cevabı dinlediler, bu konuşma da canlı yayınlandı.

Bakalım ilerideki günlerde dünyadan bu konuşmaya tepkiler nasıl olacak?

Sağlıcakla kalın,

Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123





Nusr-Et’e Manhattan’da Fiyat Tepkisi

Sosyal medyada ete tuz serpiştirmesiyle fenomen olan, Türkiye’nin en ünlü gıda yüzü Nusr-Et Gökçe’nin New York Manhattan’da yeni açtığı restoran büyük ilgi çekti. New York Post, Independent ve Eater gibi önemli uluslararası basın kuruluşları Nusr-Et’e giderek deneyimlerini yazdılar.

New York Post Nusr-Et’in New York restoranı ile ilgili olarak yazdığı yazıda, “Bazı yemeklerin fiyatı şişirilmiş. Şaşlık lezzetli ama fiyatı 70 dolar ve bir kahve bardağını bile doldurmayacak büyüklükte” diyor. Öte yandan yazıda patates kızartması ve ekmek için alınan ücretler de eleştirildi. ABD’de yaşayan Türkler de Gökçe’nin Manhattan’daki restoranını ziyaret ederek ve özellikle kendisi ile resim çekilerek bunları sosyal medyada paylaşıyorlar.

ŞAŞLIK İÇİN 70 DOLAR

Ben de sosyal medya sayfamda bir fatura paylaştım ve bütün Türkiye’de meşhur oldum. Yaklaşık 50 kadar medya kuruluşunun online web sitesinde ve bazı Arap medya kuruluşlarının online haberlerinde, ayrıca da bazı gazetelerin baskılı haberlerinde bu konu ile ilgili adım geçiyor. Ronn Torossian isimli bir Amerika’liya ait bir fiyat fişini paylaştım. Halkla İlişkiler şirketi bulunan Ronn Torossian, 4 kişilik bir grup halinde arkadaşları ile Nusr-Et’e yemeğe gitti ve karşılığında $1413 ödedi. Daha sonra bu yemek fişini sosyal medya sayfasında paylaştı ve fiyatları çok yüksek buldu. Özellikle rica etmelerine rağmen, garsonların çeşmeden şu getirmemesini de eleştirdi (Amerika’da lokantalarda çeşmeden şu içmek çok yaygındır ve ücretsizdir). Ayrıca bahşiş olarak 200 dolar istenmesini de eleştirdi. Faturaya göre et spagetti için 70 dolar, bir şaşlık için 70 dolar yazılmıştı. Bahşişin %18 üzerinden hesaplanıp fişe eklenmesi de tepki çekti. Amerika’da ortalama bahşişler %18 ile %20 arasında. İsteyen daha az veya daha fazla da verebiliyor. Ancak normalde %10-15’ten az vermiyorlar bahşişi. Bazı işletmeler de faturaya ekleyebiliyorlar ancak çok yaygın değil bu durum. Bazen de belli bir sayının üzerinde grup olarak yemeğe gidilmişse otomatik olarak faturaya ekleniyor bahşiş.

New York Post Gazetesi'nin gürme yazarı Steve Cuozzo, Nusr-Et'te yediği yemeği değerlendirdi. Yazar, servis edilen eti, salatayı ve şarabi “kötü” olarak nitelendirdi maalesef.
Fiyatların pahalılığından yakınan Cüözzo, üç kişi gittikleri restoranda yemek, birer kadeh şarap ve kokteyl için tam 521 dolar (yaklaşık 1950 TL) ödediklerini belirtti. Cüözzo, ayrıca porsiyonların oldukça küçük olduğunu ve yemekten sonra atıştırmak zorunda kaldıklarını yazdı.

New York Post’un orjinal yazısını aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. Gazeteye göre; yemeğin lezzeti ile karşılaştırınca fiyatlar kazık dendi.
Hızlı girdi piyasalara hızla fiyatlara tepkiler yağıyor!!! https://t.co/JhAXk7JXFz

1 PORSİYON ET 275 DOLAR!

Resimdeki fişe baktığınızda Tomahawk isimli bifteğin faturada $275 öldüğü görülüyor.



Tabi olumlu yazılar da çıktı. Gerçekte aslında ne Türkler, ne de yabancılar, hiç kimse Manahttan’daki Nusr-Et mağazasının bu kadar ilgi göreceğini ve bu kadar eleştiri alacağını tahmin edemedi. Sanırım Sn. Nusret Gökçe de çok şaşkındır bu konuda çünkü Miami sessiz sedasız açıldı ve hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir eleştiri duymadık ama nedense Manhattan’da yorumlar patlama yaptı. Sanırım bunun en büyük nedeni Manhattan’ın dünyanın finans kalbi olması ve yiyecek bakımından dünyanın en zengin şehirlerinden biri olması. Eğer Manhattan’daki her yiyecek kuruluşunu sadece 5 dakika içeride kalarak ziyaret etmek isterseniz bitirmeniz tam 3 yılınızı alıyor. Artık siz düşünün ne kadar çok yiyecek hizmeti veren kuruluş olduğunu.

Ancak Nusr-Et bütün bu olumsuz eleştirilere karşı restoranının dolup taştığını belirterek doğru yolda olduklarını ve gittikçe daha artan bir müşteri kitlesi ile New York’lulara hizmet vermeye devam edeceklerini bir gazeteye yaptığı röportajda belirtti.

Bu arada dün gene bir köşe yazarı Nusret’in çıplak elleri ile etlere dokunduğunu ve tuz serptiğini söyleyince Nusret bugün eldiven kullanmaya başladı. İşte Nusret’in eldivenli bir şekilde tuz serpmesini görüyorsunuz aşağıdaki resimde.



Genelde sosyal medyada halkın sevgilisi olmuş kişiler halka yönelik olarak hizmet ve ürün servisinde bulunuyorlar, sanırım ilk tepki en çok ordan geldi çünkü yemeğe gidenler daha orta halli bir fatura bekliyorlardı, orta direkt halka yönelik ama fatura miktarı çok yüksek gelince o zaman restoranın hitap ettiği kesim de anlaşılınca orda bir kafa karışıklığı oldu gibime geliyor.

Nusr-Et lokantalarına Amerika’da başarılar diliyoruz. İnşallah olumsuz tepkiler azalır ve güzel iş yaparlar. Belki ilerde Türkiye’deki gibi orta direğe yönelik bir et lokantası zinciri de acar (Burger vb) o zaman birçok gurbetçi Türk sadece bir kerelik veya özel günlerde değil sürekli müşteri olarak giderler.

Sağlıcakla kalın!

Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123