Featured Post

Yeşil Kart Bir Çözüm müdür?

YEŞİL KART BİR ÇÖZÜM MÜDÜR? Üniversite’de iken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Orada bir ark...

Thursday, January 25, 2018

KIZMA BİRADER ve BÜYÜK TAKTİK



Eskiden, ben küçükken Büyük Taktik diye bir oyun vardı. Ben 10-12 yaşlarındayken erkek kardeşim Uğur ile çok oynardık. Hatta bir ara en gözde oyunumuzdu. Saatlerce oynadığımızı hatırlarım. Tabi şu anda elimizde her türlü imkan var, internet var, arşivler var, araştırıp oyunun ne olduğunu öğrenebiliyorum. Kızma Birader turu bir oyundu. Sanırım Kızma Birader’i birçok kişi bilir. Eğer Büyük Taktik oynadıysanız bana email atın arkadaşlar. Çok memnun olurum. Ekşi Sözlük’te Büyük Taktik oyununu şöyle anlatmışlar: “yıllar önce -muhtemelen- yuma aile oyunları serisi içinde karşımıza çıkan muhteşem bir strateji oyunudur. küçük plastik yuvarlaklar üzerine ilkel yöntemlerle geçirilen kartondan askerleriniz rakip oyuncunun göremeyeceği şekilde size dönük olarak satranç tahtası benzeri oyun tahtasına dizilir. çeşit çeşit görevi olan bu askerler (örneğin istihkam!) rakibin sancağını ele geçirmek için kıran kırana bir mücadeleye girerler. nostaljik bir strateji oyunu. mavi ordu - kırmızı orduya karşı. sırtları rakibe dönük şekilde, ortasında bir gol resmi olan, karelere bölünmüş oyun tahtasına dizili sancak, asker ve mayın figürleriyle oynanırdı. birer kare ilerletilen askerler karşı karşıya gelince "nedir bu ?" diye sorulur, teğmene karşılık yüzbaşı cevabı gelirse teğmen oyundisi kalırdı. rakip sancağa kadar ulaşan oyunu kazanırdı, mayına toslayan havaya uçardı bir de.”
Oyunun orijinalinin ismi Stratego imiş.
http://en.wikipedia.org/wiki/stratego
İlk defa 1942’de Stratego adıyla Hollanda’da ticaret kaydı yapılmış. 1958’de Amerika’da marka alınıp kayıt edilmiş. Halen satılıyormuş bu arada. Ama ülkemizde var mı bilmiyorum, hiç duymadım keşke olsa.
Neyse şimdi neden Büyük Taktik’ten bahsediyorum. Bir gün baktım ki çok oynamaktan askerler eskimiş. Bazıları hatta parçalanmış. Askerler kartondandı ama altlarına dik dursunlar diye koyulan altlik plastikti. Minik plastik ayaklıların üstüne küçük kartoncuk adamcıklar düşünün öyle birşey işte. Tabi adamcıkların hepsi değişik rütbelerde asker. Gerçekten beyinde büyük bir taktik geliştiren oyundu. Tıpkı satranç gibi. Ama bizim için satrançtan daha zevkliydi.
Ben tabi üzülmüştüm askerlerimiz fazla oynamaktan yıprandılar veya yırtıldılar diye. Sonra oyunun kutusunu aldım ve üzerinden üretici firmanın adresini buldum. Sonra beyaz bir çizgisiz A4 kağıdına bir mektup yazdım. Mektup yaklaşık olarak şöyleydi:
Sayın Yetkili,
Erkek kardeşim ve ben Büyük Taktik oyununu çok seviyoruz ve sürekli oynuyoruz. Ancak o kadar çok oynadık ki bazı askerlerimiz eskidi. Bize acaba aşağıda rütbelerini sıraladığım askerlerden birer tane gönderir misiniz? Ben de size parasını göndereceğim:
1 adet Mareşal (kırmızı)
1 adet General (mavi)
2 adet Sübay (bir mavi, bir kırmızı)
15 adet er (kırmızı)
İşte böyle birşeydi mektup. Sonra da Teşekkürler. Saygılarımla deyip adımı ve soyadımı yazıp imzaladım alta da adresimi yazdım. Bu arada tekrar hatırlatıyorum 10-12 yaşlarındayım. Tam olarak yaşımı gerçekten hatırlamıyorum ama ya ilkokul son sınıf ya da ortaokuldu.
İki hafta sonra birgün kapı çaldı. Annem ve ben kapıyı açtık ve kapıda gülen yüzleriyle genç bir erkek ve kız duruyorlardı, ellerinde paketler vardı. Büyük Taktik’i üretip pazarlayan firmanın Satış Elemanları olduklarını söylediler. Ve Esra Özışkender’İ arıyoruz dediler. Benim dedim. Sonra gülerek bana kocaman bir paket uzattılar. Mektubunu aldık, bunlar senin, güle güle oyna dediler. Bana oyunun tamamını bedava getirmişlerdi. Yanında da başka oyunlarını tanıtan bir reklam kitapçığı vardı. Nasıl sevindim anlatamam! Ağzımı kocaman açıp vayyy yapmıştım çocukluk işte. Şimdi düşünüyorum o mektubu alınca şirket yöneticileri ne kadar mutlu olmuşlardır.
Tüketici haklarından bahsediyoruz değil mi? Ya da Amerika’da tüketici haklarının ne kadar yüksek olduğundan.
Hak verilmez, alınır arkaslar. Ben o mektubu yazmasaydım kim bana oyunu hem de ayağıma kadar getirecekti? Evet kanunların değişmesi lazım, tüketicinin haklarının korunması lazım ama kanunlar durup dururken değişmiyor genelde. Bir talep oluyor onun üzerine eğer çoğunluk arzu ederse değişiyor yani çok genel çerçevede söylüyorum.
Her yıl 15 Mart tarihi, Dünya Tüketiciler Günü olarak kutlanmaktadır. Bu günde tüketicilerin bilinçlendirilmesi için seminerler düzenlenmekte, alışveriş merkezlerinde standlar kurulmakta, radyo ve televizyon programları yayınlanmaktadır.
Türkiye’deki Tüketici Hakları Dernekleri şunlardır:
• Tuder – Tüketiciler Derneği
• Tüketici Hakları Merkezi – TU-MER
• Tüketiciler Birliği
• Tüm Tüketicileri Koruma Derneği
• Tüketiciyi Koruma Derneği – TÜKODER
• Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
• Tüketici Hakları Derneği
• Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği
• Tüketici Dernekleri Federasyonu – TUDEF
• Tüketiciyi Koruma ve Dayanışma Birliği Derneği

Kaynak: http://www.tüketicifinansman.net/2008/06/tüketici-hakları-derneği-koruma-birliği.html#ixzz54Nk4vT5J
Amerika’da tüketici hakları üzerine çalışmalar 1960’larda başlamıştır. Ondan önce 1914’lere uzanan kanunlar var ancak geniş kapsamlı olarak tüketici haklarının korunması 1960’lardan sonradır. Bizde de TSE yani Türk Standartları Enstitüsü 1936’da kurulmuş olmasına rağmen Osmanlı Devletinden gelen Ahilikler, Localar ve bunun gibi organizasyonlarda tüketici haklarının korunmasına özen gösteriliyordu.
Amerika’da bir mali aldığınız zaman eğer memnun kalmazsanız genel olarak hiçbir sebep söylemeksizin geri verebiliyorsunuz. Çoğu yerde size sebebini soruyorlar ama herhangi bir sebep olmak zorunda değil. Yanlışlıkla almışım, vazgeçtim veya beğenmedim gibi sebepler de geçerli bir sebep. Veya sadece geri vermek istiyorum da diyebiliyorsunuz. Ender olarak bazı local ve küçük dükkanlar geri almıyorlar sattıkları bir mali ancak bunu da dükkana aştıkları bir afişle belirtmek zorundalar. Bazı küçük local dükkanlar da sadece nakit para kabul ediyor. İnanması zor ama Amerika’da hala böyle dükkanlar var. Çek veya kredi kartı vb başka ödeme yöntemlerini kabul etmiyorlar.
Kıssadan hisse: Hakkınızı aramak istiyorsanız hakkınızın peşine düşün! Hatta çekinmeyin beğendiğiniz malların başına birşey gelirse tıpkı benim Büyük Taktik’te yaptığım gibi üretici firmaya yazın! Şirketler her zaman müşterilerinden gelen email ve mektupları severler. Amerika’da birkaç kere hem de çok pahalı ürünler sadece eskidiler diye üretici firmalara yazdım ve bana hediye çeki gönderdiler. Anahtar kelime: Kominikasyon! Tüketici haklarını ancak üretici firmalarla komünikasyonumuzu kesmeyerek ilerletebiliriz.
Sağlıcakla kalın, bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Esra Öziskender
İnsan Kaynakları Uzmanı / Danışman / Gazeteci – yazar / Şair
HRLink Consulting, Inc.
(646) 660-0031
http://hrlinkconsulting.wixsite.com/hrlink
hrlink.consulting@gmail.com
https://www.facebook.com/HRLinkConsultingInc/
https://twitter.com/HRLinkConsultin
https://www.linkedin.com/in/hrlinkconsulting123