Featured Post

Yeşil Kart Bir Çözüm müdür?

YEŞİL KART BİR ÇÖZÜM MÜDÜR? Üniversite’de iken daha çok okey, tavla oynamak için öğrencilerin gittiği bir kahvehane vardı. Orada bir ark...

Saturday, February 20, 2010

GURBETTEN GELMISIM, YORGUNUM HANCI!

Arkadaslar,

Asagidaki e-mail beni cok duygulandirdi. Aklima hemen Bekir Sitki Erdogan’in cok sevdigim “Hanci” siiri geldi… Aslinda ne kadar da uyuyor bu siir tum gurbetcilere..

Asagida mesajini okuyacaginiz sevgili Erdem Cat’a bu guzel emaili ve yasadiklarini tum acikligiyla bizlerle paylastigi icin sonsuz tesekkurler. Insallah en kisa zamanda butun sorunlari cozulur, bizler de elimizden gelen yardimi yapabiliriz.

Sayin Erdem Cat’in bu kadar guzel bir mektubunun uzerine ben baska bir yorum yapamiyorum, hersey cok acik ve net, icten ifade edilmis. Sadece ornek olsun, dersler alinsin, uzaktan davulun sesi nasil da hos gelirmis gorulsun ve de insallah bundan sonraki gurbetci arkadaslar daha bilincli olsun, daha sansli olsun, birbirine daha cok destek olsun.

Bize yazmaya devam edin...

Sevgiler,

Esra OZISKENDER

kariyer@tadf.org

HANCI

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm,
Beyaz perdeleri ger yavaş yavaş...
Sıla burcu burcu ille ocağım...
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur başucuma sor yavaş yavaş.

Güç bela bir bilet aldım gişeden,
Yolculuk başladı Haydarpaşa 'dan...
Hancı, ne olur, elindeki şişeden
Bir kaç yudum daha ver yavaş yavaş!..

Ben o gece hem ağladım hem içtim,
İki gün diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan Niğde'yi geçtim,
Uzaktan göründü Bor yavaş yavaş...

Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar hafif bir sancı,
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş...

Bende bir resmi var yarısı yırtık,
On yıldır evimin kapısı örtük...
Garip birde sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş...

İşte hancı! ben her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim?
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim?
Şu benim hesabı gör yavaş yavaş...
B.S.E

----- Forwarded Message ----
From: erdem cat
To: hr.link@yahoo.com
Sent: Tue, February 16, 2010 2:15:59 AM
Subject: Baskadir bir turist Omer HIkayesi

BASKADIR BIR TURIST OMER HIKAYESI

Adim Erdem, soyadim Cat. Istanbul’da dogdum buyudum. Sehir cocuguyuz, kurnariz, zekiyiz. 99 Marmara Reklamcilik mezunuyum da ustune. Onun da ustune yabanci dilimiz yok, piyasa Ingilizce konusmazsa olmaz diyor, is yok diyor, is varsa da yukselme olmaz diyor. Eh durum boyle ya, kalbimizde de yatan bir gocmenlik durtusu, hayali, okyanusu gecmesi var ya. Var!! Ille ki, dedigim dedim caldigim zurna belki de ama geldik buralara.

Abiler ve ablalar dinlendi defalarca, oglum git kendini kurtar dendi, yabanci dili olmayana, at, avrat, silah yok dendi, esek degiliz ya dinledik buyukleri, cikti uzun ince ama dar bir yola, cukurlari olan, camurlari olan, karanlik bir yola.

Neyse yil 2000, uc aylik kira parasi ve uc aylik okul parasi ile geldik New York’a. Okula basladik. Sifir ingilizce ile ama uc ayda ogrenilir mi bu illet, yok. Alti ayda? Yok. Bir bucuk sene hakkidir bence haksizin. Neyse dedik para limitli diye ya, uc ay sonra cep delik, cepken... Girdik bir Turk abinin caycayli supermarketine, raflari doldurmaya, yerleri supurmeye, peynirleri kesmeye, aksam dokuzlardan bitmeyen sabahin yedilerine kadar saatine bes yirmibes yapilan gunleri saymaya, aglamaya, inlemeye basladik.

Ama okula da gitmek zorunlu, yoksa vizeni kaybedersin, kacak kalirsin dendi. Devam ettik. Uyudugum saatler gun basina dordu gecmez. Gunde dort saat uyumalisin ki, okula gidesin, ogrenesin, ise gidesin, kirayi veresin, temizlik yapasin, imandan gelir ya, yemek piseresin, kemiklerin sayilmasin. Uzar gider liste boyle. Baktim uzamiyorum, kisaliyorum, gozlerimin alti karanlik, ayaklarimin alti sis, dislerim kiriliyor, ufalaniyor gunler gectikce, gunler gectikce saclarim sereliyor, gunler gectikce agliyorum kana kana, agliyorum ana, baba.

Duyan yok, isiten yok!!!

Daraldik, bunaldik ve baska bir Turk abimizi dinledik, hali firmasi vardi aldi bizi ise, gel seni ……’ya goturek dedi, seversin oralari. Sevdik, calistik, haftada 115 saat, 120 saat calistik, hali tasidik, tas tasidik. Gel sen gor firmanin ortagi (….) cikti, bilemedik kim oldugunu………… Bilemedik bizi uc ayligina buraya getirip de sonra sepetleme planlari yaptiklarini bilemedik. Uc ay sonra valizlerimle sokaktayim, sehrin ortasindayim, otobus duragindayim ve kacagim, kimlik, telefon yok, araba, ehliyet yok, cepte bes dolar var ve gece gecer sokakta, karin guruldar.

Cevirdigim iki numaradan biri cevap verir ve iki Turk ogrencisi gelirler alirlar beni sokaktan, koyarlar evlerine. Bos olan tek yer vardir o da laundry (camasirhane) odasidir, cami yoktur, sadece boylu boyuna uzanirsin, saga sola donemezsin, duvardir her tarafi, tabut gibi dar ve karanliktir, nefes alamazsin, kemiklerin sizlar sabahleyin. Alti ay boyle surer.

Vakit olmus calisma iznim olmadan masa altinda bir Yunanli’nin lokantasinda is bulurum aksam besten sabah bese kadar calisirim, tecrubesiz, restoran ingilizcesi bir farklidir, Ispanyolca konusman sarttir, cunku resroranlar Meksikali iscilerin tekelindedir, ascisi, komisi her bir seyi, bulasikcisi. Ingilizce konusmaz onlar, sen Ispanyolca konusmak
zorundasin onlarla, vakit gecer Ispanyolca da ogrenirim, Mudurluk teklifleri de alirim ama geri teperim, cunku calisma iznim yoktur halen, vatani gorememisimdir halen.

Israilli’den teklif gelir bu sefer onun lokantasina gider masa altindan garsonluk yapariz, iki yil daha gecer. Toplam olmustur sana alti yil, evleniriz bir sekilde, izin aliriz calismaya. Guzel, luks ve pahali restoranlarda is kapariz, ama Turkiye’deki dertler patlak verir. Eve demir lazimdir, eve soba lazimdir, ablaya avukat lazimdir bosanmak icin, babaya ilac lazimdir.

Yapariz ne gerekirse, aile onemlidir bizim icin. Gun gelir baba ameliyat olur, gun gelir baba vefat eder, gun gelir anne ameliyat olur, gun gelir dui (ickili araba kullanmaktan ceza almak) aliriz, kirbac eksilmez olur sirtimizdan belimizi kirarcasina, gun gelir bosaniriz.

Bir de bakmisim sehrin en pahali lokantasinda calisiyorum, politikacilara, aktorlere, mankenlere, milyonerlere servis veriyorum, gecesi kisi basina 250-300 dolara gelen mekanlarda calisiyorum, dort ayri restoranda calisiyorum. Saraptan, ickiden, yemekten, isletmecilikten anliyorum, guzel para kazaniyorum, gecmis on seneye bakiyorum. Bakiyorum, Ingilizcem var Ispanyolcam var, arabam, evim var, param var. Ama sonunda cok iyi bir garsonum, ne olursan ol yine de bir garsonsun. Bir de bakiyorum hakkimda sinir edilme karari alinmis yine avukatlara gidiyor, paralar saciyorum. Kalip da buralarda daha iyi garson olmak icin.

Duruyorum, dusunuyorum, bir sise daha aciyorum ustune, vur dibine diyorum, kalk geri don diyorum, ben kalkmisim Caddebostan’dan gelmisim, okul bitirmisim, sosyeteyle takilmisim, radyo programlari yapip, resim yarismalarinda birinci gelmisim bir zamanlar benim Istanbul’umda, kalk don diyorum kendi kendime ama birakmasi da zor oluyor
aliskanliklari tipki tuten sigaram gibi.

Saygilarimla,

Erdem Cat


NOT: Okuyucu mektuplarinin icerigi ile ilgili tum sorumluluk, mektubu gonderenlere aittir. Gerekli gorulen duzeltme ve kisaltmalari yapmak yayincinin imtiyazindadir.

No comments:

Post a Comment